Yaşar İçen
Irak-Türkiye-Kerkük Hattı Fazlasıyla Gergin
Son günlerde Kerkük üzerinden çıkarılmaya çalışılan Irak-Türkiye gerginliğinin sinyallerini bir süre önce vermiştim hatırlarsanız.
4 Ağustos ve 23 Ağustos’ta köşemde yazılarımda yer verdiğim saha okumalarım, geçtiğimiz hafta yaşanan gerginliklerin ayak sesleri niteliğindeydi adeta. Geçtiğimiz hafta Türkiye’ye ait İHA’nın Kerkük üzerinde düşürülmesi ve ardından yapılan Türkiye karşıtı açıklamalar/bildiriler yazılarımda yer verdiğim endişelerimde ne kadar haklı olduğumu göstermişti. Bağdat Hükümeti İHA’nın düşürülmesini haklı gösteren ve Türkiye’yi suçlayan bir beyan veren askeri yetkiliyi açığa alsa da Irak’tan yükselen “Türkiye karşıtı” sesler dinmemişti.
Haşdi Şabi’den 30 Aralık 2020’de ayrılan ve “Haşdül Etabat” adı ile bilinen yapıya bağlı olan grup, Türkiye’nin Irak’ın içişlerine karışmasını ağır bir dille eleştirdiği bildirisiyle adeta tüm Irak’ın sesi olmaya çalıştı. Yazılarımdan hatırlarsanız son yıllarda Irak’ta yükselen “Irak Milliyetçiliğine” ısrarla vurgu yapıyorum. “Bizim kimseye ihtiyacımız yok. Iraklı kimliği kocaman, güçlü, kadim bir şemsiyedir ve dillerimiz-dinlerimiz-mezheplerimiz-kültürlerimiz farklı olsa da saygı çerçevesinde hepimiz öncelikle Iraklı olmak zorundayız” diyen Iraklı Milliyetçiler şu an Kürt Yönetimi de dahil olmak üzere Irak genelinde giderek güçleniyor.
Irak Milliyetçileri bir yandan Irak’ta yabancı devletlerin varlığını ve karar etkilerini görmek istemiyor diğer yandan da Iraklı siyasetçilerin Irak’ın menfaatlerini korumaları gerektiğini savunuyor. Yani hem içeriye hem de dışarıya yönelik baskı yapıyorlar. Iraklı Milliyetçilerden söz etmişken önemli bir son gelişmeyi de aktarmam gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye ve Irak arasında yapılan güvenlik toplantısında alınan kararları tanımayan Şii siyasetçiler/partiler Bağdat Hükümet yetkililerine “Türkiye ile yaptığınız toplantıda alınan kararların uygulanması için parlamentonun onay vermesi gerekiyor ve biz bu onayı vermiyoruz bu nedenle alınan kararları uygulayamazsınız” baskısını yapıyor. Kerkük’te başlatılmaya çalışılan gerginliğin temelinde de bu var aslında.
İran/KYB etkisinin giderek arttığı Kerkük’te yeni kurulan yerel yönetim kadrolarına müdahaleyi reddediyor Irak Milliyetçileri. Ayrıca Kerkük’te başlatılmaya çalışılan gerginlikte en büyük tedirginliği Türkmenler yaşıyor çünkü “Haşdi Şabi’nin, PKK’nın, KYB’nin, Peşmerge’nin dahil olacağı çekişme ortamında biz ne olacağız” diyorlar. Irak’tan son sürece dair aktaracağım önemli bir notta şu: İngiltere’nin Kerkük’te varlığını hissettirmeye başlaması. Bilindiği üzere Kerkük yaklaşık yüz yıldır İngiltere etkisinde ve bu etki son yıllarda biraz perde arkasına çekilmiş olanları izleme durumdaydı. İngiliz petrol şirketlerinin yeniden üretime hız verme kararının Kerkük’e ve Türkiye’ye etkilerini önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Irak’tan aktaracağım diğer bir önemli gelişme de Yezidilere ait. DEAŞ’ın en fazla mağdur ettiği Yezidiler şimdilerde Haşdi Şabi çatısında silahlanıyor. Musul ve Sincar merkezli bu silahlanmanın ardında elbette ki İran var. Yezidilerin Musul ve Sincar merkezli silahlı eğitimler almasının ve Haşdi Şabi’ye dahil olmasının arka planını okursak çok fazla ihtimal öne çıksa da benim için önemli olan başlık şu; Irak’ta din- mezhep-kültür ayırt etmeden farklı kesimlerin Türkiye-Kerkük sınırlarında silahlanması ve Kuzey Suriye’deki Kürt yapılanmasını desteklemeyi hedeflemesi ilerleyen sürece dair “masada ve sahada” hareketli günleri işaret ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.