Adnan GÜLLÜ
Osmanlının Yıkılış Nedenleri
“Tarihini Unutan Milletlerin Coğrafyasını Başkaları Çizer”
Değerli dostum olan Doktor ve yazar arkadaşım Zafer Eren ile bu konuyu yıllar önce uzun uzun tartışmıştık. Bu konuda bana çok yardımı olmuştu. Huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyor ve saygı ile yad ederken sonucu da siz okurlarla da paylaşmak istedim…
Osmanlının yıkılışı ile ilgili birçok neden ileri sürülmekle birlikte bunların önem sıralaması yazardan yazara, tarihçiden tarihçiye değişmektedir. Bize göre şu iki nokta ilk iki sırayı alır: Birincisi Kadızadeler olayı (Çok iyi incelenmesi gereken bir konudur.) İkincisi de Osmanlının okyanuslara dayanıklı gemiler yapamamasıdır.
Bu yazıda karşılaştırmalı, eleştirel yaklaşımla size birkaç örnek verip Osmanlının yıkılışı hakkında düşünce sahibi olmanızı istiyoruz. Bu yazımız da diğerleri gibi özgün olup (ister köşe yazısı ister makale deyin) onu kesip saklamanızı veya genel ağdan (internet) çıktı almanızı ve bu vesileyle Cumhuriyet’in değerlerine bir kez daha sımsıkı sarılmanızı öneririm.
1600’lü yıllarda Osmanlı medresesinde fen bilimleri ve matematik öğretiminin meşru olup olmadığı tartışılıyordu.
1600’lü yıllarda Avrupa’da Harvey kan dolaşımını; Toriçelli, cıvalı barometreyi buldu.
1600’lü yıllara gelmeden Takiyüddin’in yaptığı ve Avrupa’da benzeri olmayan gözlemevi Kadızadelerin “Uğursuzluk getirir, yıkılmalıdır.” şeklindeki kışkırtmalarıyla yıkıldı.
1600’lü yıllarda Alman Kepler güneş sistemi yasalarını keşfetmişti.
1600’lü yıllarda Osmanlıda Hızır peygamberin sağ olup olmadığı tartışılıyordu.
1600’lü yıllarda Avrupa’da Gueriche ilk jeneratörü; Thomas Savery de ilk buharlı makineyi yaptı.
1600’lü yıllarda Osmanlıda Hazreti peygambere saygı olsun diye “Sallallahu aleyhi vesellem” demenin gerekip gerekmediği tartışılıyordu.
1600’lü yıllarda Avrupa’da Pascal, ilk hesap makinesini; Newton, yerçekimi yasasını buldu.
1700’lü yıllarda Osmanlıda Hz. peygamberin anne ve babasının mümin kabul edilip edilmeyeceği tartışılıyordu.
1700’lü yıllarda Avrupa’da Newton, ”Optik” adlı kitabını yayımladı. Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı.
1700’lü yıllarda Osmanlıda firavunun imanla ölüp ölmediği tartışılıyordu.
1700’lü yıllarda Avrupa’da J.Watt, uzun süreli çalışan buharlı makineyi yaptı; Montgolfier kardeşler ilk uçan balon yolculuğunu gerçekleştirdiler.
Osmanlı bu yüzyıllarda Muhyiddin Arabî’nin Şeyh-i Ekber (Büyük Şeyh) kabul edilip edilmeyeceğini tartışırken Avrupa’da Trevithick, ray üzerinde giden ilk treni (1804) yaptı.
Bu yüzyıllarda Osmanlı kahve ve tütünün haram olup olmadığını tartışırken Avrupalı stetoskobu ( Kalp ve akciğer dinleme cihazı,1816) bulmuş; Ampere, elektrik akımını ölçen ampermetreyi yapmış, Faraday, elektromanyetik kuramları geliştirmişti.
Bu yüzyıllarda Osmanlı ezanı güzel sesle okumanın gerekli olup olmadığını tartışırken; Avrupalı Londra’da ilk yer altı trenini (metro) (1863) yapmış; Plante, kurşunlu akümülatörü(1859) ; Graves Otis ise asansörü bulmuştu.
Bu yüzyıllarda Osmanlı medresesi Yezit’e lanet etmenin gerekip gerekmediğini tartışırken Batı’da Cooke ve Wheatstone ilk elektrikli telgrafı buldu.
Kanuni’den sonra yozlaşmaya başlayan Osmanlı medresesi türbelerin ziyaret edilip edilmeyeceğini tartışırken Batı’da Lavoisier (1781) kimyaya nicel yöntemleri yerleştiriyor, kütlenin korunumu yasasını buluyordu.
Bu tarihlerde Osmanlı medresesi, kandillerde toplu olarak namaz kılınıp kılınamayacağını tartışırken Batı’da Avogadro Birleşen Hacim Oranları Yasası’nı buluyor (1811) ve kimyada yeni bir çığır açıyordu.
Yozlaşan ve gittikçe geriye giden medrese “Selamlaşırken eğilmeli mi?” gibi (!) çok önemli bir soruya yanıt ararken Batı’da J.J.Thomsonatomun yapısındaki elektronları keşfediyordu.
Daha neler neler… Osmanlının yıkılışıyla ilgili hangi neden veya nedenler ileri sürülürse sürülsün bu iki neden bizim gözümüzde çok önemlidir: Başta da belirttiğim gibi, birincisi Osmanlı okyanuslara dayanıklı gemi yapamadı; ikincisi yobazlara dayanıklı bir kafa yapısı geliştirecek felsefe oluşturamadı. Yani Osmanlıyı her şeyden önce, ama her şeyden önce felsefeden ve bilimden uzak olmak yıktı.
Atatürk’ün şu vecizesi ile noktalamak istiyorum
“Hayatta en hakiki gerçek bilimdir”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.