Popüler Tarih

İlki "Türkiye'de Tarihçiliğin Dünü ve Bugünü" teması ile Bilgi Üniversitesi'nde gerçekleştirilen çalıştayın ikincisi, “Lisansüstü Tarih Programlarının Durumu (Sorunlar, Çözüm Önerileri)” teması ile Prof. Dr. Süleyman Seydi'nin ev sahipliğinde Süleyman Demirel Üniversitesi'nde, 3. sü Küreselleşmenin Tarihyazımına Etkisi: “Tarih Araştırmaları ve Yazımında Yeni Yaklaşımlar” teması ile Prof. Dr. Fatma Acun’un ev sahipliğinde Hacettepe Üniversitesi’nde, 4. sü ise  “Türkiye’de Popüler Tarih” teması ile Doç Dr. İbrahim Şirin’in ev sahipliğinde Kocaeli Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.

Prof. Dr. Ahmet Şimşek’in organizatörlüğünde ciddi bir hazırlık ve disiplinle gerçekleştirilen bu çalıştaylar önemli tarihçilerin katkıları ile alanda önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Her yıl belirlenen bir partner üniversitede gerçekleştirilen çalıştaylar; hem akademide belirli temalar altında konuların detaylı biçimde ele alınıp tartışılmasını sağlamakta hem çeşitli üniversitelerde çalışan akademisyenlerin bir araya gelmesine katkı sunmakta hem de önemli projelerin ve müşterek çalışmaların başlanmasına ortam hazırlamaktadır.

Katılmayı çok arzu ettiğim ama Tsk’da vatani görevimi ifa ettiğim sürece denk gelmesi hasebiyle katılamadığım çalıştayın 4. sünün videolarını yeni izleme imkanı buldum. Popüler tarih/tarihçilik alanında söz sahibi hocaların katkısı ile her yönü ile detaylı bir biçimde ele alınmış ve getirdiği öneriler ile alana önemli katkılar sunmuş. Sonuç raporunda önemli hususlara değinilmiş. Çalıştay ile ilgili detaylı bilgi edinmek isteyenler  http://www.tarihyazimi.org/ adresine göz atabilirler.

Türkiye’de Popüler Tarih Çalıştayı sonuç raporu:

1.Popüler tarih kavramı farklı kültürlerde farklı anlamlara gelmektedir. Türkiye’de ise popüler tarih, anlam kapsamı bakımından “muğlak” ve pejoratif (küçümseyici) nitelikte görünmektedir. Türkçede popüler kelimesinin anlamındaki bu belirsizliğin ve olumsuzluğun aşılması, yapılan işlerin daha iyi tanımlanması için yeni ve farklı bir kavram ile ifade edilmesi önerilebilir.

2. Geleneksel tarihle birlikte başladığını düşünülen, “halk için tarih”e karşılık gelebilecek popüler tarihin, Modern tarihyazımı sürecinde kendini akademi dışında konumlandırdığı, postmodern süreçte ise akademik tarihçiliğin iktidar alanını sarsacak kadar yaygınlık kazandığı söylenebilir. Özellikle Fransa, İngiltere ve Almanya’da popüler tarih; “tabandan tarih”, “sosyal tarih”, “folklorik tarih” anlamlarına gelmiştir. Akademilerin ve genelde devletin dışında, sivillerin ve ayrıma uğramış kesimlerin, dezavantajlı grupların anlatıldığı tarih olarak ifade edilir. Dolayısıyla, popüler tarih alanında yapılan çalışmalar, öyle ya da böyle ideolojik perspektiflerden oluşturulmaktadır. Bu durum popüler tarih eserlerinin tamamının propagandif olduğu gibi haksız bir niteleme yanında, okurların sağlıklı bir geçmiş algısı geliştirmelerinde ihtiyaç duyacakları tarihsel gerçekler konusunda bilgi kirliliği yaşayabilme risklerini de taşımaktadır. Okurda/İzleyicide tarihin gerçekliğine ve toplumsal hafızanın kesintisiz biçimde devamına yönelik oluşabilecek dezenformasyonu engellemek adına, tarihçilik formasyonuna sahip, meslekten tarihçilerin popüler tarih alanında ürettikleriyle daha aktif yer almaları beklenebilir.

 3. Popüler tarihin kitleye sunumu; roman, dizi, film, TV, İnternet gibi kitle iletişim araçları üzerinden gerçekleşmektedir. Popüler tarih eserlerinde “kurgu” (inşa) ya da “kurmaca”dan hangisinin baskın olacağı üzerine tartışma sürmektedir. Bu aşamada şu soruların tartışılmaya değer olduğu düşünülmektedir: tartışılmaya değer olduğu düşünülen şu sorular ortaya çıkmıştır:  Popüler tarih ürünü “hakikat”i yansıtabilir mi? Yansıtmalı mıdır?Ø  Popüler tarih kültür, eğlence endüstrisinin bir metası mıdır? Yoksa ideolojik yaØ da salt meraktan doğan amatör bir çaba mıdır?  Popüler tarih bir ideolojik aygıt mıdır? Yoksa sanat eseri midir?Ø  Popüler tarih kültür endüstrisinin bir metası ise tarihsel gerçeklikleri gözardıØ etme ya da saptırma imkanına sahip midir? Bu saptırmalar toplumsal ve hukuki olarak herhangi bir sorumluluk taşır mı? Etik midir?

4. Bazı görüşlere göre popüler tarih eseri, tamamen bir kurgudur. Bazı görüşlere göre kısmen kurgu, kısmen gerçeklere dayanır. Bazı görüşlere göre ise tamamen gerçeklere dayanarak yapılabilir. Ancak “piyasa koşulları” olarak tabir edilen yayınlama ve pazarlama sürecinde bir tür “patronaj ilişkilerinin” varlığının da popüler tarih eserlerinin ortaya çıkışında etkili olduğu bilinmektedir. Bu yönüyle popüler tarihçilik, okuyucu açısından tarihsel gerçekleri temsil etme bakımından “güvensizlikle” yaklaşılan bir alan olabilmektedir. Tarihi sevdirmek ve merak ettirmek konusunda çok başarılı olduğu gözlenen popüler tarih, çoğu zaman akademik tarihin gerçekleri ile uyuşmamakta, hitap ettiği kitleye “hakikaten” uzak ama eğlenceli bir geçmiş yaratabilmektedir. Burada popüler tarih eserlerinin, bir “gerçeklik” beklentisi aranmadan takip edilmesi önerilebilir.

5. Çoğu akademisyen, akademik tarih ile popüler tarih arasında bir tasnife gitmektedir. Bu tasniflerde belirgin farklılıklar göze çarpmaktadır: Bunlar biçime yönelik olduğu gibi muhtevaya da yöneliktir. Örneğin akademik tarih, belli bir metodoloji sonunda üretilmiş bilginin, belirli bir formata göre yazılmış, dipnotlu, orijinal kaynağın kullanıldığı, üniversitelerde yapılan tarih iken; popüler tarih, düz bir metin halinde kaleme alınan, dipnotsuz ama kurgusu çok daha güçlü, kolay okunur ya da izlenebilir, ikinci el eserlerden derlenen üniversite dışında yapılan tarih türü olarak tanımlanabilmektedir. Akademik tarihçiliğin bilgi üretim süreçlerindeki sorunlar dolayısıyla son elli yıldır yapılan haklı eleştirilere rağmen, akademik tarihçiliğin kontrol edilmiş, bu anlamda daha “güvenilir” bilgi sunduğu söylenebilir. Bu durum çoğu akademik tarihçinin, popüler tarh eserlerine yönelik daha önyargılı ve küçümseyici yaklaşmasını beraberinde getirebilmektedir. Diğer yandan akademik tarihçiler de popüler tarih ürünü ortaya çıkarabilmektedir. Ancak bu durum Türkiye’de azınlıkta sayılabilir.

6. Popüler tarih anlayışı özellikle de günümüzde olduğu gibi akademik tarih anlayışını zaman zaman etkisi altına almıştır. Akademik tarih, kendi bilgisini popülerleştirme yoluna gitmeye başlama yanında bazı tarihsel tespitlerde popüler eserlerin öngörüsünden kendini kurtaramamaktadır. Kimi zaman popüler tarih, tarihi gerçekliği olmayan bilgileri bünyesine dahil etmiş, okuru/izleyiciyi sık sık tarihi anakronizme düşürdüğü görülmüştür. Bunun gibi durumlarda bilgi üretimi noktasında kendini yeniden üreterek eğitim sistemi içerisine bir gerçeklik olarak girmiştir. Gerçekliği olmayan bazı bilgiler, bu suretle tarihi hakikat gibi algılana gelmiştir. Bu kritik noktada popüler tarih akademik tarihe, olumsuz yönde tesir etmiştir. Bu aşamada popüler tarihçilik gibi akademik tarihçiliği de günün siyasal, sosyal ve ekonomik ihtiyaçları şekillendirebilmektedir. Bu noktada tartışılması gereken diğer bir soru, akademisyenin bilimselliği mi popülerliği mi önemseyeceği olmuştur? Yoksa hem bilimsel hem popüler olan bir tarih mi ağırlık kazanacaktır? Bu sorun, akademik tarihçilerin üzerinde düşünüp, değerlendirmesi gereken bir durum olarak ortaya çıkmıştır.

7. Türkiye’de akademik tarihçiliğin 100 yıllık serüveni, tarihçilerin eserlerinde kullandıkları dil ve benimsedikleri anlatımının genelde herkesin okuyup anlayabileceği bir türde olmaması, akademik tarih çalışmalarının okunmasını zorlaştırırken, halkın da akademik tarihçilerden bilgi edinimini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu sebepten akademik tarihçilerin bazı eserlerini akademik terim ve kavramları kullanmadan, okuyan herkesin anlayabileceği şekilde kaleme almaları, sorunu büyük ölçüde çözebileceği düşünülmektedir.

8. Akademik tarihçilerin popüler tarih eseri vermelerinin sebepleri arasında, psikolojik sebepler olduğu kadar, kültür endüstrisine hizmet, maddiyat ve 1990’lar sonrasında bilimin genelinde görülen popülerleşmenin tesiri olmuştur. Bu dönemden itibaren tıp, hukuk, ilahiyat vb. alanlarda görülen popülerleşmenin bir uzantısı da tarihte görülmüş, gelişen İnternet ve sosyal medyanın da tesiriyle popüler tarih hızla yayılmıştır.

 9. Türkiye’de popüler tarihçiliğin, tarihsel gerçekleri sunma ve halihazırda toplumsal tarih algısında oluşan dezenformasyonu azaltma bağlamında sağlıklı bir eksene oturması için, akademik tarihçilerin popüler tarihçiliğe yönelmesi verimli sonuçlar doğurabilecektir. Bilindiği üzere popüler tarihyazımında olaylar akademik yazımdan beslenir, ancak olaylar arası yorum ve bağlantılar kurgusaldır. Akademik tarihyazımı olmadan, popüler tarihyazımının olması sağlıklı bir gelişme sayılamayacağı düşünülmektedir. Diğer yandan da popüler tarih, tarihi öğretmez fakat sevdirebilir.

 10. Hem akademik hem de popüler tarih alanında geçerli olan kural, okuyucunun/izleyicinin ilgili eserden neyi, nasıl anladığıdır. Bu noktada popüler tarih eserleri için önerilen eleştirel okuma/izleme ve değerlendirme süreçlerinin akademik tarih eserleri için de geçerli olduğunu yeniden vurgulamak gerekmektedir. Tarihsel düşünme becerileri olarak adlandırılan, herhangi bir tarih kaynağından elde edilen verilerin gerçekliğini sorgulama ve anlamlandırma süreci olarak tanımlanan bu beceriler, aslında her bir tarihçinin tarihsel bilgiyi üretme sürecinde başvurduğu yeterlilikleri içermektedir. Bireylere tarih derslerinde formal olarak kazandırılacak bu tarihsel düşünme becerileri sonucunda tarihsel iddiaya sahip herhangi bir eserin sunduğu tarihsel gerçeklerin, okuyucu/izleyici çapında kontrolü mümkün olabileceği için, akademik tarihçiliğin “tarihsel gerçeği şimdiki zamanda kusursuz ortaya çıkardığına” ilişkin yaygın ama yanlış kanı gibi popüler tarihçiliğe yönelik yaygın olarak paylaşılan dezenformasyon kaynağı olduğu şeklindeki önyargı da kendiliğinden ortadan kalkabilecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet GÜLER Arşivi