Mehmet GÜLER
''Tarihi Sevdiren Adam'' Ahmet Refik Altınay
1900 yılı başlarında yazı hayatına başlayan Ahmet Refik, ölümüne değin arı gibi çalışmış ve güzide eserler vücuda getirmiştir. Eserlerini oluştururken bilimsel disiplini ve eserlerinin hitap edeceği okur kitlesini dikkate almayı asla ihmal etmemiştir. Tarihe olan ilgi ve merakın, milliyetçilikle harmanlanmış yükselişinde Ahmet Refik Altınay’ın kalemi önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle çeşitli gazete ve dergilerde yazdığı makaleleriyle çok sayıda okura ulaşmış ve dönemin olumsuz şartlarına rağmen büyük bir okunma oranı yakalamıştır. ''Eski eserlerimdeki görüş hatalarımı yeni eserlerim de baştan nihayete kadar tashih edeceğim. Belki ve ancak ondan sonra milletime hasrettiğim hayatımı mükâfatlandırmış olacağım.'' sözüyle zihinlere kazınan Ahmet Refik, unutulmaması ve unutturulmaması gereken bir müverrihtir.
Yaşadığı dönem itibariyle hem Osmanlı dönemi hem cumhuriyet dönemi tarihçisi olan Ahmet Refik; cumhuriyetin ilanından sonra ileri sürülen Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisiyle ilgili makaleler yazsa da genel anlamda bu tezleri desteklememiş bu nedenle ideolojik açıdan dönemin tarih anlayışıyla ters düşmüştür. Her ne kadar yeni rejimin bazı tezlerine karşı çıksa da yazmış olduğu ders kitaplarında harita, resim vb. unsurlar kullanmış eğitim alanında yapılan yeniliklere kayıtsız kalmamıştır. 1933 yılında yapılan üniversite reformuyla birlikte akademi dışına itilse de Ahmet Refik titiz çalışmalarından asla ödün vermemiş bir karınca edasıyla çalışmalarına devam etmiştir. Ahmet Refik ismi için bir hakikat varsa o da ‘’müverrih’’ sıfatını hayatındaki tüm zorluklara rağmen ürettiği eserleriyle Muzaffer Gökman’ında kullanmış olduğu tabirle alın teriyle hak etmiştir.
Yaşıtları arasında Hoca ve Müverrih olarak adlandırılan Ahmet Refik; İmparatorluğun sırlarını deşmek için devlet arşivine el atanların başında yer aldığı, eski belgeleri ilk defa karıştırıp, özellikle Osmanlı tarihinin gerçek kimliğini ve yüzünü ortaya çıkarmaya çalıştığı kadar, tarihi halka okutan sevdiren bir yazar olarak da ün yapmıştır. Başka bir deyimle; yüzyıl önce halka okuma terbiyesi veren Ahmet Mithat Efendi’den sonra; tarih yolu ile okutan kişi o olmuştur. Yarım yüzyılı aşan yaşantısı içinde, öğrencilik yıllarından başlayarak yüzü aşan kitap yayınlayan, gazete ve dergilerde el değmemiş konularda, her birine halkın beğendiği adlar bulan, binlerce araştırma dizisi, tarihi hikâye, tarihi tefrika yazan biridir.(Gökman, 1978;11)
Ahmet Refik, Fransız ve Alman tarihçilerin etkisiyle içinde bulunduğu durumu birleştirmeye çalışmış ve tarihin eğitici ahlaki yönüne ağırlık vermiştir. Bunu yaparken de “bilimsel”(pozitivist olarak) yöntemin kullanılabileceğini belirtmiştir. Ahmet Refik “tarihin en müşkül zamanlarında ibret ve ders verebilen bir niteliğe sahip olması” gerektiğini belirtmiştir. Tarihin yararlarından biri olarak gördüğü bu anlayışı daha çok okullara ve halka yönelik olan eserlerinde uygulamıştır.( Işık, 2002;55) O tarihçilerin geçmişin başarılarını ya da başarısızlıklarını parlak bir üslupla dile getirmesi gerektiğini vurgularken aynı zamanda milli duyguların ve vatan sevgisinin yaratılmasında, tarihçilere ve tarih öğretmenlerine büyük sorumluluklar yüklemiştir.
Ahmet Refik’in arşiv malzemesiyle iştigali modern tarihçiliğe uygun tarzda yazan Osmanlı tarihçileri arasında yer almasını sağlamış ve ilk modern tarih müessesesi sayılabilecek Tarih-i Osmani Encümeni’nde üyeliğin yanı sıra daha sonra bu encümenin reisi olmasının önünü açmıştır. Bunların ötesinde kendi kuşağı arasında popüler tarih yazımını; tarihçiliğiyle tanınarak profesyonel olarak icra etmiş tek örnektir. Onun ele aldığı konuların birçoğu sonraki kuşağın, eserlerinde tekrar malzeme olmuştur. ‘’Lale Devri’’ adlandırması onun sayesinde popülerlik kazanmıştır.
Mehmet Dervişoğlu, Ahmet Refik hakkında;“Ahmet Refik, gazete ve dergilerde halk için yazdığı yazılar yanında, Avrupa tarihçiliğini yakından izleyen, ilk defa Osmanlı arşiv belgelerini geniş ölçüde kullanan ve yayımlayan; Silahdar Tarihi, Tarih-i Gılmani gibi önemli vakayinameleri gün ışığına çıkaran, sosyal tarihin ilginç konuları üzerinde orijinal incelemelerle tarihimizi aydınlatmış bir tarihçimizdir.”(Dervişoğlu,2004;104) değerlendirmesinde bulunmuştur.
Ahmet Refik sadece bir tarih araştırmacısı değil aynı zamanda tarihi öğretmeye, sevdirmeye kendini adamış bir tarihçidir. Türk tarihçileri arasında en çok eser verenlerden biri olmuştur. Okullara yönelik yazdığı ders kitapları, gazete ve dergilerde yazdığı makaleler, halkın ilgisini cezbeden kitapları, onun çok yönlü bir tarihçi olduğunu göstermektedir. Çoğu eserinin aynı yıl içerisinde döneminin diğer yazarlarıyla kıyaslanamayacak kadar çok baskı yapması ise onun halk nezdinde gözde ve popüler bir tarihçi olduğunun kanıtıdır. Onun tüm bu özelliklerini ele alıp analiz ederken tarih ve tarihçilik alanında onu hak ettiği konumda değerlendirmeliyiz. Çünkü Ahmet Refik halen eserleriyle diplerine inilmesi gereken koca bir deryadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.