M.Fatih ERDOĞAN
Tatili Zehir Etmeyelim
Öğrencilerimiz, bu hafta sonu karne alacaklar. Dört gözle beklenen ve 17 gün sürecek olan yarıyıl tatili başlayacak. Başta ilk kez bu yıl uygulamaya konulan 4+4+4 kapsamında okula alınan 60 aylık çocuklar da dâhil toplam 1 milyon 750 bin birinci sınıf öğrencisi olmak üzere öğrencilerin tamamı inanın çok yoruldular ve beklenen tatili hak ettiler. Bırakalım tadını çıkartsınlar.
Her yiğidin ayrı bir yoğurt yiyişi olduğu gibi her anne ve babanın da ayrı bir tatil anlayışı mutlaka vardır. Bazı anne ve babalar çocuklarının hak ettiği tatilde yatıp yuvarlanmasını, gönlünce dinlenmesini isterken bazıları sürekli ders çalışmasını isteyeceklerdir. Biz eğitimciler her iki davranış için de doğrudur diyemeyiz. Bizce doğru olan her öğrenci için tatil süresince neler yapacağını gösteren düşük yoğunluklu bir tatil planının olmasıdır. İçerisinde oyun, eğlence, gezi, kitap okuma ve konu tekrarlarının yer aldığı bir tatil planı olan öğrenciler 17 gün boyunca ne yapacaklarını bilir ve günlerini o programa göre geçirirler. Doğrusu budur.
Bu programı kim yapacaktır. İlkokul 1, 2, 3 ve 4. Sınıf öğrencileri için en güzel yarıyıl tatil programını sınıf öğretmeni ve anne ikilisi yapabilir. Öğrenciyle sürekli beraber olan anne gün içerisinde kendi boş vakitlerini belirleyip çocuğunun sınıf öğretmeninden bu boş zamanlara program yapmasını istemelidir. Bu mantıkla hazırlana programda çocuğun ihtiyaç duyması halinde annesinden yardım alması sağlanmış olacaktır. Ortaokul öğrencilerinin tatil programlarını ise anne, sınıf öğretmeni ve okulun rehber öğretmeni birlikte yapmalıdır.
Sevgili öğrenciler; yarıyıl tatilinde nasıl bir yol izleyeceğinizi önceden belirlemeniz sizleri oldukça rahatlatacaktır. Rehber öğretmenlerinizle tatil programı yapmaya oturmadan önce okulunuzda ve dershanenizde işlenen konulardan hangilerinden eksiklerinizin olduğunu mutlaka belirleyin. Konu eksiklerinizi branş öğretmenlerinizden öğrenmeniz mümkün. Konu eksikliklerinizin yer aldığı bir program sayesinde tatil süresince tüm konularla boğuşmak yerine eksiğiniz olan konuları tekrarlamış olursunuz.
Hazırlanan yarıyıl tatil programında mutlaka kitap okuma saatine yer vermelisiniz. Kitap okudukça anlama kabiliyetinizin geliştiğini söylememe gerek var mı bilmem? Tatil süresince ders çalışmanın yanı sıra kitap okumayı sakın ihmal etmeyin. Çünkü hangi yaşta olursanız olun başarılı olmak istiyorsanız mutlaka etkili okuma alışkanlığını kazanmış olmanız gerekiyor. Çevrenizi ve dünyayı doğru biçimde algılayıp yorumlayabilmeniz, yaşadığınız sosyal çevreye uyum sağlayabilmeniz, akademik başarınızın artması sürekli kitap okumanıza bağlı. Özellikle SBS’ ye girecek olan 8. sınıf öğrencilerine seslenmek istiyorum; “ kitap okumanız sınav başarınızı artıracağı gibi kendi gelişiminizi de etkileyecek ve sizi dinlendirecektir. Kitap okudukça anlama, yorumlama, fikir yürütme gibi özellikleriniz gelişecektir. Okuduğunuz kitaplar sizi yepyeni dünyalarla tanıştıracaktır.”
Siz sevgili anne ve babalar; tatil boyunca çocuklarınızla uyumlu ve yararlı vakit geçirmelisiniz. Yavrunuzun tatil sürecini çok iyi planlamasına ve değerlendirmesine yardımcı olmalısınız. Bu dönemde bilgisayarları başında özellikle şiddet içeren oyunlar oynamalarına mani olmalısınız. Bunu yaparken evladınıza alternatifler sunmanız gerekecek. Aksi takdirde tatil boyunca evde geçirdiği vakitlerde kendisine bilgisayar oynamaktan başka yapacak bir şey bulamayan bir öğrenci elbette bilgisayarının başından kalkmayacak ve çok daha fazla oyun oynayacaktır. Bu sebeple siz anne ve babalar şimdiden tatilde çocuklarınızla birlikte nitelikli vakit geçirilebilecek programlar ayarlamalısınız. Böylece hem evladınıza gerçekten yardımcı olurken hem de aile içi ilişkilerinizi geliştirmiş olacaksınız.
Gelelim çocuklarımızın eve getirdiği karnelerini nasıl okuyacağımıza. Her anne ve baba şüphesiz ki çocuğunun eve iyi bir karne getirmesini her çocuk ise eve anne ve babasını mutlu edecek bir karne getirmeyi arzu edecektir. Karnedeki zayıflar, onların isteyerek aldıkları bir not değildir. Karnede zayıfı olan öğrenciler anne ve babalarının üzüldüğünden çok daha fazla üzülürler. Sınıf arkadaşlarından geri kalmak, onların arasında zayıflı bir öğrenci olmak anne ve babasına kötü bir karne getirmek bir çocuğu zaten derinden yaralar. Bunun üzerine birde anne ve babaların karne karşısındaki olumsuz tutumları, çocukları duygusal açıdan yıpratacak ve belki de telafisi mümkün olmayan davranışlara sebep olacaktır.
Karneyi değerlendirmeye düşük notlardan değil, yüksek notlardan başlamalıyız. Karnede ki beden, resim, müzik gibi dersleri küçümsememeliyiz. Zayıf notlar karşısında üzüldüğümüzü belirterek ikinci yarıyılda daha yüksek notlar almasını istemeliyiz. Özetle, çocuğumuzun karnesini öyle yorumlamalıyız ki, yanımızdan ayrılırken bizim için kendisinin her şeyden daha değerli olduğunu ve her şeyden daha fazla sevildiğini hissedebilsin. Çocuklarımız elbette karnelerinden daha değerlidir. Lütfen özlemle bekledikleri tatillerini zehir etmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.