M.Fatih ERDOĞAN
Tok Açın Halinden Anlamazmış
İktidara yakınlığıyla bilinen bir sendika olan ‘Memur-Sen’ Eylül ayı açlık ve yoksulluk rakamlarını açıklamış. Memur Sen tarafından yaptırılan bu araştırmaya göre; ‘açlık sınırının bin lirayı geçtiği ve 1.004.069 TL’ye ulaştığı’ görülüyor. Aynı araştırmada ‘yoksulluk sınırı ise, 2.647.127 TL’ olarak ilan edilmiş. Bu ne demek? Bir adamın eline bir ayda 1.004 TL geçiyorsa bu adam aç, 2.647 TL geçiyorsa yoksul demek. Peki, bu rakamlar doğru mu dersiniz? Memur Sen açıklıyorsa tabi ki doğrudur. Doğru değilse eğer bu Sendikanın yetkililerine; ‘halkı yanlış bilgilendirdiği için’ mutlaka hesap sorarlar. Aynı araştırmada yer alan başka bir bilgi ise; ‘Yumurta fiyatları, bir önceki aya göre, yüzde 16,26’ artmış. Yani ‘ekmek aslanın midesinden daha derinlere’ inmiş. Peki, bu ülkede kaç kişinin ayda 1.000 TL den az kazandığını, kaç kişinin ise 2.600 TL den az kazandığını bize kim söyleyecek?
Yanılmıyorsam asgari ücretle çalışan ve 16 yaşından büyük olan ve sayıları 4 milyondan fazla olduğu belirtilen kişilerin eline ayda 658,95 TL para geçiyor. Yine yanılmıyorsam sayıları 5 milyonu aşan SSK ve Bağ-Kur emeklisinin eline geçen aylık rakam asgari ücret düzeyinde. Bu rakamlara dulları, yetimleri, hastaları ve işsizleri de eklerseniz, en iyimser rakamlarla bu ülkede yaşayan15 milyon kişinin açlık sınırının altında bir yaşam sürdüğünü görürsünüz. Bu insanlarımızın yaşam kalitesini yükseltecek iyileştirmeleri kim ne zaman yapacak. Memur Sen yetkililerine bu araştırmaları için teşekkür ediyorum. Tüm Sendikaları, Bağ Kur ve SSK’lıları asgari ücret ve emekli maaşları konusunda demokratik eylemlere davet ediyorum. Dünyanın her yerindeki muhtaçlara yardım elini uzatan hükümete ve her fırsatı değerlendirerek yurt dışındaki muhtaçlara ciddi yardımlar toplayan bazı STK’ları birazda içerideki muhtaçlara ( asgari ücretle çalışan ve sadaka gibi emekli maaşı alan milyonlarca kişiye) yardıma davet ediyorum. Bu kişi ve kurumları “ Komşusu açken tok yatan bizden değildir” Hadisi Şerifinin gereğine davet ediyorum.
DÜNYANIN EN İYİ 400 ÜNİVERSİTESİ
Üniversiteler konusunda yapılan sıralamalarda dünyanın en saygın sıralamalarından biri kabul edilen Times Higher Education’un 2011 yılı en iyi üniversiteler sıralamasını açıkladı. Sıralamada Bilkent, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi üniversiteleri yer aldı. Bu yılki sıralamada 400 üniversiteye yer verilmiş. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi ilk defa dünyanın en iyi üniversitelerinin arasına girmeyi başarmış. Türkiye'de en yüksek puan alan üniversite Bilkent Üniversitesi olmuş. Listenin 204'üncü sırasında Bilkent yer almış, İstanbul Teknik Üniversitesi 285, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 289, Boğaziçi Üniversitesi ise listede 307'nci sırada yer almış. Bu üniversitelerimizin yetkililerini kutluyoruz. Darısı diğer üniversitelerimizin başına diye dua ediyoruz.
Listeyi incelerken gözlerim şehrimin üniversitesini, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesini arıyor. Ama nafile bir arayış olduğunu biliyorum. 20 yıldan beri daha yolunu bitiremeyen, binalarını tamamlayamayan, Eczacılık, Dişçilik, Hukuk, Mimarlık gibi fakülteleri ve Eğitim Bilimleriyle ilgili tek bir bölümü bile açamayan, bünyesindeki TIP Fakültesinin öğrencilerini hala Çukurova Üniversitesinde okutan benim zavallı Üniversitemi elbette ‘Dünyanın en iyi 400 üniversitesinin arasına’ almayacaklar… İlk 400 belki bir hayal ama şimdiki durumumuz utanç vesilesi. Zengin her zaman arabasını dağdan aşırabiliyor. Kahramanmaraşlı fakir fukara aklını başına almalı. Bu ve benzeri konularda avazı çıktığı kadar bağırmalı. Yetkilileri protesto etmeli. Şükretmek farklı, hakkını istemek farklı şeyler olsa gerek.
BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU
06 Ekim 2011 Perşembe günü Fransa Cumhur Başkanı Sarkozy'i Erivan da Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan ile ortak bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye’ye tehtitler savuruyor. ‘Gerekirse Ermeni soykırımının inkârını suç sayacak yasayı çıkartırız. Türkiye tarihinin karanlık sayfasını kabul etmeli. Fransa, Türk kamuoyu ve hükümetinin tepkisini bekleyecek. Bir yanıt alamazsak benim Cumhurbaşkanlığı dönemim sona ermeden inkâr yasasını gündeme getiririz’ diyor.
07 Ekim 2011 Cuma günü ise Ankara’da Türkiye ile Fransa arasında “İç Güvenlik Alanında İş Birliği” anlaşması imzalıyoruz. Kafam karışıyor. ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu bilemiyorum.’ Bilen okuyucularım beni aydınlatırlarsa söz kendilerine dua edeceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.