VAY “ANGUT” KUŞU

Geçenlerde kuşlar dünyası ile ilgili ansiklopedik bilgileri incelerken, “Angut” isimli kuşun özellikleri çok dikkatimi çekti. Çünkü bizim toplum da angut kelimesi genellikle argo da aptallığı ifade etmek için kullanılır. 'Angut'.  Genellikle biri laftan anlamayınca, boş boş bakınca ya da aptallık edince hemen 'Angut musun?' der günümüzün insanı. Ayrıca Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir sürü insan var ülkemizde. Ancak kuşun özelliklerini okuyunca bu saygısızlığı dilimize kimler haksızca yerleştirmişse çok büyük yanlış yapmıştır. Çünkü bu asil kuş bunların hiç birini hak etmiyor, tam tersi mükemmeliği, sadakatlığı simgeliyor. Gerçi biz insanlar bazı hayvanlara hak etmediği yanlış benzetmeler yaparak, kendi zavallılığımızı kapatmaya çalışıyoruz. Bunu yapmakla her şeyden önce kendi kendimizi aldatıyoruz.  

Konuyu uzatmadan gelin angut kuşunun özelliklerine bakalım ve kararı siz okuyuculara bırakıyorum.   

Angut kuşunun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan, o da ölene kadar onun başucunda bekler. İşte bu canlının yaptığı en büyük 'Angut'luk budur. Ayrıca bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen bir şey değildir. Dişi olsun erkek olsun bütün Angut kuşlarının çok ürkek bir hayvan olmasına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elinizi uzatsanız dahi oradan kaçmaz. Hani derler ya

-Angut gibi bakmasana

 Diye... Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine. Bundan sonra bazılarına 'Angut' demeden önce bir kere daha düşünün. Bir "Angut" bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde...  Saygılarımla

BİR DEMET HİKAYE

Küçük bir jest…

Okuduğum bir kitap da bu hikayeye rastladım beni oldukça etkiledi, siz değerli okurlara sunarak paylaşmak istedim. Gelin okuyalım yaşamdan lezzet almasını bilelim, çünkü yaşam düşünemediğimiz kadar kısadır.

Kapı kapı dolaşarak, eğitimi için para kazanmak gayesiyle, elbise satan fakir bir çocuk, o gün cebinde sadece 10 sent kadar bir para kaldığını görür. Karnı acıkmıştı ve kapısını çalmak üzere olduğu evden birazcık yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi. Ancak, ne var ki ,kapıyı açanın genç ve güzel bir hanım olduğunu görünce  açlığını unutuverdi ve yiyecek yerine bir bardak su istedi.  Genç bayan onun aç olduğunu hissederek ona su yerine büyük bir bardak süt verdi. Çocuk sütü yavaşça içti ve bitirdiğinde sordu…-

«Size ne kadar borçluyum? » 

Bana hiç bir borcun yok, »  diyerek cevapladı, kız

« Annem bana, yapılmış olan bir  ikramın karşılığında hiçbir şey beklememiz gerektiğini öğretti ».

  • Çocuk bu cevabın karşısında  : « o zaman lütfen, size bütün kalbimle teşekkür etmeme izin verin ». Diyerek kapıya yöneldi.

Howard Kelly, fiziksel  gücünün geri geldiğini hissetmiş olarak evden ayrıldı ve neredeyse kaybetmekte olduğu, Tanrı’nın varlığına inanma  duygusunun da geriye döndüğünü fark etti.          .

Yıllar sonra, aynı genç hanım çok ağır bir hastalığa yakalanarak yatağa düştü. Oradaki doktorlar bir teşhis koyamadılar ve onu yakındaki büyük şehre gönderdiler. Biliyorlardı ki bu ender rastlanan hastalığı teşhis edip, tedavisini yapabilecek doktor ve hastaneler ancak orada bulunabilirdi.

Doktor Howard Kelly, bir hasta için görüşü alınmak üzere hastaneye çağrıldı. Hastanın geldiği kasabanın adını duyunca artık uzaklarda kalmış bir hatıranın içini yakarak canlandığını hissetti ve gözleri doldu.  Doktor Kelly hastaneye giderek ve hastanın odasına girdi. Odaya adımını atar atmaz, artık oldukça yaşlanmış olan bayan hastayı tanıdı. Muayenesini bitirdikten sonra konsültasyon (görüş alışverişi) odasına döndü ve içinden, kadının hayatını kurtarmak için elinden ne geliyorsa yapmaya karar verdi…

Doktor Kelly o günden sonra bu vakaya özel bir ilgi gösterdi. Uzun ve zorlu uğraşmaların sonunda hastalığa karşı verdiği savaş kazanılmıştı. Doktor Kelly, taburcu olmadan hastanın faturasının incelenmesi ve onaylanması için önce kendisine  gönderilmesi  talimatını verdi. Faturaya göz gezdirdi ve sonra faturanın kenarına bir şeyler yazarak faturayı kadının odasına gönderdi.

Kadın fatura zarfını aldı ve onu açarken hayatının geri kalan kısmını onu ödemekle geçireceği bir meblağla karşılaşacağını ister istemez aklından geçirdi. Ancak zarfı açıp faturaya bakarken bir şey dikkatini çekti.  Faturanın kenarında farklı bir el yazısıyla yazılı bir şeyler vardı… Kadın yazılı olanları okudu:

’Faturanın tutarı bir bardak süt karşılığında ödenmiştir.’’ Doktor Howard Kelly

Kadının gözleri yaşlarla ve kalbi de tarif edilemez duygularla doldu.    « Tanrım, sana sonsuz şükürler olsun, çünkü senin sevginin bir adamın gönlünü doldurduğuna şahit oluyorum».      Bu duruma uyan bir özdeyiş vardır:

Denize atılan iyilik bir gün sana döner. Yapılmış olan küçük bir iyilik bir gün sana veya bir sevdiğine hiç beklemediğin bir anda bir şekilde geri döner.Eğer yaptığın iyiliğin geri dönmediğini,karşılık bulmadığını da görürsen, o zaman da düşün ki sen bu dünyada karşılıksız iyilik yapan ender kişilerdensin.Karşılık bulmayan iyilikler, düşününüz ki, bu dünyada yapılmış olan  farklı bir davranış şeklidir ve bu dünyada var oluş nedenlerimizden bir tanesi de küçük de olsa bir fark yaratmak değil midir… Ve sonuçta tüm yaşam ne içindir ki…???

Şimdi önünüzde iki seçenek duruyor: Bunu başkalarına da iletirsin veya bu mesajdan hiç etkilenmediğine kendini inandırır ve bir şey yapmazsın.

Dünyadaki en zorlu ders; bir hedefe giderken önünüzde duran iki köprüden hangisinin geçilmesi ve hangisinin de yakılması gerektiğini bilmektir…     

Hayatımız boyunca birçok insanla karşılaşır ve geçeriz ancak pek az ‘’gerçek’’ dost kalplerimiz de bir iz bırakabilir.

            Tüm insanlara, menfaatimize göre değil, vicdanımıza göre yaşayacağımız bir hayat dileğiyle  MUTLU GÜNLER DİLERİM….

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan GÜLLÜ Arşivi