Mehmet TAŞ
Yeni Bir Dünya’ya Doğru
Taraf olmayan ortadaki büyük fotoğrafa bağımsız ve bağlantısız bakan köşe yazarlarının yazılarını okudum bu yazıyı kaleme almadan önce.
Laf ile peynir gemisinin yürümeyeceğini, söz ile yapılan milliyetçilik ve eylem ile yapılan milliyetçiliği ayırt edecek kadar aklı başında olan insanlar 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerine bakış açılarını yansıtırken şu görüşlerin üzerinde durdular.
Dediler ki; Mesele Erdoğan değildir. Mesele Erdoğan’ın şahsında Türk Milletini dize getirmek ve bu milleti bir 50 yıl daha geriletmektir.
Tabii değişen dünya şartlarını göremeyen, Anadolu’ya hükmedenin Ortadoğu, Avrasya ve Afrika ile Balkanlara da hükmedeceğini göremeyen kör gözler, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın politikalarını anlayamadılar.
Diyorlar ki; Türkiye Dış Politikasında iflas etti. Suriye politikasında iflas etti.
Bilmiyorlar ki; Türkiye Ortadoğu’da bütün kapitalist ve sömürgeci devletlerin birleşik güçlerine karşı tek başına muharebe meydanında.
Suriye, Irak, Filistin, Mısır, Libya, Sudan, Yemen gibi ülkelerde yapılan iç savaş ve bu savaşta bütün kapitalist sömürgeci ülkelerin yeni silahları denenmekte adeta haç ile hilal savaşı olurken, haç’ın birleşik Hilal’in ise dağınık, per perişan olduğunu siz hiç fark edemezsiniz. Çünkü sizin böyle bir savaşınız olmadı.
**
Türkiye’de dün yapılan 1 Kasım seçimlerinde alınan sonuçlarda, Arakan’da, Eritre’de, Etiyopya’da, Sudan’da, Libya’da, Kosova’da, Hacılı’da, Urumçi’de, Kırım’da, Bosna içlerinde yapılan soykırımlarda öldürülen insanlar için dua eden yüreklerin katkısı vardır, payı vardır.
Cuma gecesiydi; Suriye Türkmenlerinden bazı dostlarımız, Suriye’de cephe hattında şimdi Anavatanımızdaki seçimler için Fetih duaları okunuyor. Türkiye düşerse, Türk ve İslam Dünyası düşer diyordu. İşte 1 Kasım seçimlerinin bu coğrafya üzerindeki sosyal, siyasal ve ekonomik yansımaları.
Dünya 5’ten büyüktür diyen bir lider var bu ülkede. İslam coğrafyalarında yaşanan savaşlara, katliamlara karşı küresel güçlere karşı dimdik duran, eleştiren bir lider var bu ülkede.
Bu lideri sevmeyen ülkelere, şirketlere, çok uluslu güçlere baktığımızda eğer gerçeği fark edemiyorsak, biliniz ki bizde bir sorun vardır.
Dünya’da eskimiş sistemlerin yenilenmesi için ülkeler ve bilim adamları, entelektüel insanları bir arayış içine girmişken bundan Türkiye’nin farklı davranması beklenemez.
Türkiye’de de artık yönetim sisteminin değişmesi ve sorgulanması zamanı gelmiştir.
**
Türkiye’de insanlar enerjilerini günlük ve boş işler için harcamaktadır. Bu anlayışın değişmesi gerekmektedir.
Dün seçim yapılmıştır. Bu günden tekrar seçimi konuşmak, siyaseti konuşmak bu millet için zaman kaybından başka bir şey değildir.
Batı ülkelerinde siyasi partilerin bizdeki gibi bir örgütlenme modeli yoktur.
Türkiye’de siyaset meslek olmaktan çıkartılmalıdır. Bu sağlanmadığı takdirde ülkede insanlar üretim odaklı yaşamaktan çıkar tüketim odaklı savurgan ve israf eden bir toplum haline gelir.
Gerçekte batılı emperyalist ülkeler, Türkiye’nin üreten bir ülke değil de tüketen bir ülke olmasını istiyorlar.
İşte Ak Parti iktidarı son 14 yılda üreten bir politika oluşturduğu için bütün batılı ülkelerin hedef tahtası olmuştur.
Dün kendilerine bağımlı bir ülke olan Türkiye, bu gün elindeki prangaları kırmaya çalışarak,
Tank,
Uçak,
Füze,
Gemi,
v.s. yapmak istiyor ve bunun için çalışıyor.
**
1 Kasım seçimleri sonuçlarına baktığımızda; eski Türkiye gitti. Yeni bir Türkiye’nin inşaası için yeni hedefler ile yeni bir yola giriyor.
Dünya’nın dört bir yanında mazlumların umudu olan Türkiye, yeni bir dünyanın kurulmaya başladığı bu gelecek yıllarda, kurucu bir ülke olarak yerini alacaktır.
Merhum Özal; 21 asır TÜRK asrı olacaktır demişti.
Şimdi işte o sürece giriyoruz.
Ve bu yüce Millet’in önü açıldı. Dünya’nın dört bir yanında üreten, pazarlayan, mazlum milletlerin yanında olan yeni bir nesil, yeni bir düzen geliyor.
Ve çok yakında bunun ayak seslerini duyacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.