Durdu Güneş
YILAN SOKMASINDAN BETER LAF SOKMASI
Laf sokmak argo bir tabir olup hem günlük hayatta hem de siyasi polemiklerde sık kullanılan imalı sözel saldırı biçimidir. Öfkeler, kızgınlıklar üstü kapalı şekilde diyalogların içine girer. Laf sokan kişi kendini zafer kazanmış ve karşı taraf gol atmış gibi bir üstünlük duygusuna kapılır. Oysa laf sokmak kişinin saldırgan, öfkeli ve çirkin yüzünü gösterir.
Laf sokma tabirinin nereden geldiğini düşündüm. Hacivat-Karagöz, Pişekar- Kavuklu oyunlarında diyalog zıtlık üzerine kurulur. Bir taraf bir söz söyler, karşı tarafa espri yapma imkânı verir. Karşı tarafa böyle bir fırsat veren kişi “dişi konuşan” olarak adlandırılır. Diğer taraf taşı gediğine koyar. Bir nevi karşı taraf gol atacak söz söyler. Bu tarafa da “erkek konuşan” denir. Hacivat karagöz oyunlarında Hacivat “dişi konuşan” Karagöz” ise “erkek konuşan”dır. Pişekar Kavuklu diyaloglarında ise Pişekar “dişi konuşan” Kavuklu ise “erkek konuşan”dır.
Kanaatimce laf sokma deyimi, Pişekar-Kavuklu ve Hacivat Karagöz oyunlarında yer alan diyaloglardaki “dişi konuşan” “erkek konuşan” rollerinden ilham alınarak üretilmiş bir deyim olabilir.
Laf sokma komedi de bizi güldürebilir ve bu durum anormal olarak görülmez. Ama sosyal ve siyasal hayatta laf sokmanın sık yer alması kavgayı ve husumeti besleyen bir tutumdur. Çünkü laf sokma, karşı tarafı küçük düşürmek, iğnelemek, taşlamak kısacası düşmanca bir duyguyla yapılmaktadır. Haberlerde siyasilerin birbiri aleyhinde konuştukları diyaloglara bakın, hep karşı tarafa laf sokma derdi taşımaktadır. Bu nedenle siyasiler birbirlerini dinleme ve anlama gibi bir kaygı beslememekte sadece çok güçlü bir laf sokmanın derdini taşımaktadırlar. Dolayısıyla her laf sokmada seviye ve kalite dip yapmaktadır.
Laf sokmak dilin afetlerinden bir türdür ve çirkin bir tutumdur. Gıybet, bir kişinin aleyhinde onu kötüleyecek sözler söylemektir. Laf sokma ise bir kişinin yüzüne karşı örtülü, imalı, kinayeli kötü sözler etmektir. Gıybeti bir hırsızlığa benzetirsek, laf sokma bir gasptır. Bence gıybetten daha çirkin bir davranıştır. Gıybet ne kadar günahsa onun değişik bir versiyonu olan laf sokmada o kadar günahtır.
Yazımı bir kıssadan hisse ile bitireyim. Bilhassa siyasilerin bundan hisse almasını dilerim.
Dilin de bir ahlakı vardır. Molla Camî’ye ait şu hikâye bize söz söylemenin sorumluluğunu hatırlatır.
Şair Derviş Dihekî, bir gün Molla Câmî'nin (1414-1492) huzurunda, kendini methedip:
-Hüsrev'e şöyle cevap verdim, Kemal'a şöyle cevap verdim. Zahir'e şöyle nazire söyledim, Selman'a böyle nazire söyledim ve şairlere de şöyle cevaplar verdim." diye tabiri caizse laf sokmalarıyla övününce Molla Câmî şöyle ikaz etti:
-Derviş Diheki, bunlara bugün bu cevabı vermişsin amma, Allah'a yarın ne cevap vereceksin! Sen onu söyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.