M.Fatih ERDOĞAN
Yola Çıkmak
Eskiler; “insanın hedefleri olmalı. Hedeflerine ulaşmak için çeşitli planlar, projeler hazırlamalı. Bu plan ve projelerini destekleyen dostları olmalı. Amacına ulaşmak için ‘yola çıkmalı.’ Çıktığı yol dikenli, taşlık, kayalık olabilir. Çok zahmetli, meşakkatli olabilir. Hedefine ulaşmak istiyorsa asla geri dönmemeli, vazgeçmemeli, pes etmemeli ve asla ‘yoldan çıkmamalıdır.’ Yola çıkanların arasında ihlâs ve samimiyet olmalıdır. Bir birine güven olmalıdır” derlerdi.
Yolda ilerlemek her zaman kolay değildir. Yola çıkanların karşısına bazen akla gelmedik tuzaklar, bazen bir birinden çetin engeller çıkabilir. Bazen ana, bazen baba, bazen yar, bazen ıyal düşer gönüllerine. Bazen dünyalık, bazen de nefis hâkim olur düşüncelerine. Yola devam edebilmek, ayakta durabilmek güç ister, donanım ister, erdem ve fazilet ister, hepsinden önemlisi yanmak, yok olmak ister… Azim ve kararlılıkla yola çıkanlar bazen hedeflerine ulaşırlar. Bazen de hedef şaşırırlar, nefislerine yenik düşerler ve başarısız olurlar. İşte o zaman dünyalar başlarına yıkılır. ‘o gencecik boyunlarına yağlı urganlar’ takılır. Vesselam zor iştir yola çıkmak!
YOLDAN ÇIKMAK
Bir grup arkadaşınızla yola çıkarsınız. İğneyle kuyu kazmaya talip olmuşsunuzdur. Bazen‘İbrahim olup ateşlerde yanmaya,’ bazen ‘Eyüp olup kuyularda kalmaya’ yeminler etmişsinizdir. Bu yolda ölmeye, bu uğurda yok olmaya, bu uğurda eriyip akmaya söz vermişsinizdir. Bir müddet işler güzel gider. Sonra kopmalar ve dağılmalar başlar. İdealini gözden geçirenler, sorgulayanlar, yolundan vazgeçenler, pişman olanlar, yol arkadaşlarına beddua ve ihanet edenler, satanlar, satılanlar çıkar bir bir ortaya. Tek tek ayrılırlar yola çıkan kervandan. Anlayacağınız; ‘Yola zor çıkanlar’ bir müddet sonra bir bir yoldan çıkarlar…
En zorudur en kötüsüdür yoldan çıkmak. Hayatı altüst olur adamın. Eskiden kalma kim ve ne varsa yanınızda hepsi bir bir el olur. Şartlar değişir, ‘eski çamlar bardak olur.’ Yoldan çıkanı kimse sevmez, kimse güvenmez. Yaptığını kimse hoş görmez, kabul etmez, onaylamaz. Ayrılış sebebi ne olursa olsun kimse anlayış göstermez. Yola çıkanların gözünde ‘gemiyi terk eden fare gibidir’ onlar. Bazen dönek bazen hain bazen de dönme denir onlara. Yolundan dönenleri kimse sevmez kimse yanında görmek istemez…
YOLDA CANI ÇIKANLAR
Davalarına inanmaktan asla vazgeçmeyen idealist insanlar vardır. Çizgilerini asla değiştirmeden yola devam ederler. Davasına inanmış olan bu iman abidelerine çoğu kez mutlu sonu görmek nasip bile olmaz. İdealleri uğruna canlarını seve seve verirler. Bu serdengeçtilerin isimleri, bazen‘vatan haini’ bazen‘kahraman’ olur. Bazılarına göre ‘ahmak’ bazılarına göre ‘er kişidir’ bunlar. Hayatları hep zorluklarla doludur. Bu dünyayı hep küçümserler. ‘Bir lokma, bir hırka’ felsefesidir onlara uyan. Para verilecek olsa, almazlar. Makam verilecek olsa, oturmazlar. Değişen düzeni, yenilenen idealleri kolay kolay kabullenmezler. Değişimi ve değişenleri hiç sevmezler. Gittikçe yabancılaşan arkadaşlarını gördükçe kendilerini aldatılmış, terk edilmiş kabul ederler. Bu yüzden de çoğu zaman yalnız ve mutsuzdurlar. Mutlu oldukları tek bir şey vardır; ‘Yolda canları çıkmıştır ama yoldan çıkmamışlardır.’ Bu idealist insanlar kendileri için değil, başkaları için yaşarlar. Az yerler, az konuşurlar, kimseyi yoldan çıkartmazlar, azmazlar, azdırmazlar. Başkalarını canlarından bezdirmezler.‘Elif’ gibi dost doğrudurlar. Alplere, Erenlere, Yarenlere benzerler. Hep doğruların yanında yer alırlar. Açlıktan öleceklerini bilseler haram lokma geçmez boğazlarından.
İtilirler kakılırlar, sürekli azar işitirler en sevdiklerinden. Kimse anlamaz onları, anlamak da istemezler. Bazen Yunus’tur onlar bazen Akif bazen de Asım. Yaşadıkları çağ farklı farklı olsa da hepsi bir birine benzer bu insanların. Hak uğruna, hakkaniyet uğruna çıktıkları yolda canları çıkar çoğu kez.
Budur işte insanın has-ı. Şahı, Padişahı. Yaşarken ölü gibidir onlar, ölünce canlanırlar. ‘Yolda canı çıkanlar’ Cennet bunların olsa gerek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.