Zafer Bayramı Kutlamaları

30 AĞUSTOS Zafer Bayramı, Bu destansı zafer her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutlanıyor. ... Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır.

30 AĞUSTOS Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 tarihinde:

AFYONKARAHİSAR, DENİZLİ, KAHRAMANMARAŞ, ANKARA VE İZMİR'DE kutlanmıştır. İşgale uğrayan bu iller, kurtuluşun ne anlama geldiğini en çok bilen illerdi...

Daha sonra  İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaya devam etmektedir.  Bu zafer sağlanmamış olsa idi... Minarelerimizde ezan bile okunamayacaktı...

Örneğin, Konyalı bir kişi pasaport almadan İzmir'e gidemeyecekti...

Bana göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temeli atılmıştır. Bu sağlam temelin atılmasını sağlayan zaferin 98. yıl dönümünü yaşıyoruz. Tüm Vatandaşlarımın ZAFER BAYRAMI kutlu olsun

 

HATAY'IN ANAVATANA KATILMASI

 Otomatik alternatif metin yok.

Halkının büyük çoğunluğu Türk olan ve Misak-ı millî sınırları içerisinde bulunan
Hatay (İskenderun Sancağı), Fransa’yla 20 Ekim 1921’de imzaladığımız Ankara
Antlaşması ile Türkiye sınırları dışında kaldı. Bölge, Suriye ile birlikte
Fransız mandası altına girdi. O günün şartları gereği böyle bir karar almak
zorunda kalan Türkiye, Hatay’daki Türklerin haklarının korunması ve bölgeye
özerklik verilmesi için gerekli ortamı hazırlayacak hükümler eklemeyi de ihmal
etmedi. Anlaşmanın ilgili maddesine göre İskenderun bölgesi için özel bir
yönetim kurulacaktı. Bölgede Türk kültürünün gelişmesi için her türlü imkândan
yararlanılarak Türk dili resmî bir niteliğe sahip olacaktı. Fransa manda
yönetimi 1921’de İskenderun Özerk Sancağı’nı Halep’e bağladı. İskenderun
Sancağı’nda kurulan bu statü, bölgede ve Türkiye’de olumsuz etkiye neden oldu.

 Fransa, 1926’da İskenderun Sancağı sınırları içinde, yapılan seçimler ve
hazırlanan anayasa sonucunda burada “Bağımsız İskenderun Hükûmeti”ni kurdu. Bu
durum, Suriye’de tepkilere yol açtı. Fransa, ikinci bir kararnameyle bu
hükûmetin adını değiştirerek “Kuzey Suriye Hükûmeti” adını verdi ve bundan sonra
İskenderun Sancağı Şam’a bağlandı. Bölgede yaşayan Türk halkının bu gelişmelere
büyük tepki göstermesi üzerine 1930’da Milletler Cemiyeti Mandalar Komisyonu
İskenderun Sancağı’nın özel bir statüye tabi olduğunu kabul etti. Böylece,
İskenderun Sancağı’nın mali ve yönetim özerkliği uluslararası bir belgeye
bağlanmış oldu.

 Fransa, 1935’te Suriye ve Lübnan üzerindeki mandasını kaldırdı. 9 Kasım 1936’da
Suriye ile bir anlaşma yaparak İskenderun dâhil bölgedeki, bütün yetki ve
haklarını Suriye Hükûmeti’ne devretti. (Fransa 1946’da tamamen Suriye ve
Lübnan’dan çekildi.) Bu durum Türkiye tarafından tepkiyle karşılandı ve kabul
edilmedi. Bu arada Türk Hükûmeti, 9 Eylül 1936’da, Milletler Cemiyetinde
İskenderun sorunu hakkında Fransa’ya ikili görüşme yapılmasını önerdi. Fakat
öneri kabul edilmedi.

 Almanya ve İtalya’daki totaliter rejimlerin yayılmacı politikaları başta Fransa
olmak üzere, birçok Avrupa ülkesini endişeye sevk etti. Bu durum Fransa’yı Hatay
konusunda anlaşmaya zorlamaktaydı. Türkiye ise sorunlarını diplomasi yoluyla
çözen ve dostluğu aranan bir devlet olmuştu. Türkiye, 9 Ekim 1936’da, Fransa’ya
bir nota vererek Suriye ve Lübnan’a olduğu gibi İskenderun Sancağı’na da
bağımsızlık verilmesini istedi. Fransa, verdiği cevapta, İskenderun Sancağı’nın
bağımsızlığının tanınması hâlinde Suriye’nin parçalanmış olacağını, buna da
kendisinin yetkili olmadığını bildirdi. Türkiye’nin isteğinde ısrar etmesi
üzerine Fransa, sorunu Milletler Cemiyetine götürmeyi önerdi. Türkiye de bunu
kabul etti.

 İskenderun sorunu, 14 Aralık 1936’da, Milletler Cemiyetinde ele alınarak Sancak
için yeni bir statü kabul edildi. Buna göre İskenderun ve Antakya iç işlerinde
tam bağımsız, dış işlerinde Suriye’ye bağlı, kendisine özgü bir anayasa ile
yönetilen bir statüye kavuşturuldu. 1937’de Türkiye ile Fransa arasında
imzalanan bir antlaşma ile Sancak’ın toprak bütünlüğü güvence altına alındı.

 Türkiye, Milletler Cemiyetinin kararıyla Hatay’da oluşturulacak yeni statüsünün
hemen uygulanmasını istedi. Fransızların engellemeleri üzerine iki ülke
arasındaki ilişkiler gerginleşti. Bu arada Türkiye, Milletler Cemiyeti nezdinde
durumu protesto ederek Hatay sınırına asker yığmaya başladı. Siyasi gelişmelere
paralel olarak Fransa, Hatay’la ilgili tavrını yumuşattı. 6 Haziran 1938’de
Hatay’daki valisini geri çekerek yerine bir Türk vali atadı. Daha sonra iki ülke
arasında anlaşma ile Hatay’ın toprak bütünlüğü ve siyasi statüsünün ortaklaşa
korunması kararlaştırıldı ve 5 Temmuz 1938’de, Türk askeri Hatay’a girdi.

 Türkiye ve Fransa’nın gözetimi altında Hatay Meclisi için seçimler yapıldı.
Eylül 1938’de Sancak Millet Meclisi, ilk toplantısını yaparak Hatay
Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanlığına Tayfur Sökmen
seçilirken Başbakanlığına da Abdurrahman Melek atandı. Türkiye Cumhuriyeti
kanunları ve parası kabul edildi. Hatay Devleti yöneticileri, Türkiye’ye
katılmak isteğinde bulundular. Bu sırada Avrupa’da savaş ortamına girilmesi
Fransa ve İngiltere’yi Türkiye’ye yaklaştırdı. Fransa ile yapılan anlaşma sonucu
Fransa, askerlerini bölgeden çekerek Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etti.

 Hatay Millet Meclisi, 23 Haziran 1939 günü yaptığı toplantıda oy birliği ile
Anavatan’a katılmak kararını alarak Hatay Devleti’ne son verdi. Aynı gün Fransa
imzalanan Ankara Anlaşması ile Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etti ve bir
süre sonra Hatay’dan çekildi. TBMM 30 Haziran 1939’da, Ankara Antlaşmasını
onayladı.

23 Temmuz 1939 günü yapılan törenle de Hatay 47 000(bin) kilometre kare arazisiyle Türkiye’ye katıldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan GÜLLÜ Arşivi