Dr. Ali Akben
Zalimler İçin Yaşasın Cehennem
Son günlerde yaşadıklarımızı tarih nasıl kaydeder acaba? Gerçekten merak edilecek bir soru. Hangi tarafa hangi gözle baksak gözümüzün içine mertek gibi saplanan gerçekler var. Nato mato Amerika Avrupa İran Rusya.. Dört bir tarafımız ilk çağ insanları! ile dolu.
Her şey ayan beyan ortada. Dil altında saklı duran baklalar iyice kabardı artık ağızlara sığmadığı için dışardan çıplak gözle görülüyorlar .Maskeler bir bir düşüyor. Ortaya çıkan yüzleri gördükçe aman Allahım bu gerçek olamaz diyerek küçük dillerimizi yutar olduk.
Örnek mi dersiniz. En yakın müttefikimiz ve dostumuz Amerikadan mı başlasak yoksa çözüm sürecinde timsah göz yaşı döken en yakınımızda duran maskeli liboşlardan mı? Nerden başlarsak başlayalım dostlarımızı ona yüze katlayacak kadar fazla sayıda düşmana sahibiz. Suçlu arayacak değilim ama bu bir gerçeklilik.
Hafızalarımızı son bir yıl içerisinde yaşadıklarımızı dünden başlayarak geriye doğru yoklamaya ne dersiniz? Hatırladıklarımız ne kadar korkutucu ve ürküntü verici değil mi? Ülkemizi bu yoğun boğucu gündemden çıkartmak için gayret eden devletimize elbette duacıyız.
Hoca Nasreddinin hırsız hikayesini hepimiz biliriz. Değerli dostlar gündemimizi ve içimizi karartan hırsızlar elbette esas suçlu. Bu hırsızları doğru tanımak deşifre etmek konusunda bir çoğumuzun kafası karışık. Ayet-i Kerime ‘de “ Bize bir haber geldiğinde araştırmamız soruşturmamız ve aklımızı mantığımızı kullanmamız” tavsiye ediliyor. Bu günler bu tavsiyeye şiddetle ihtiyacımız var.
Geçtiğimiz yıllarda yapılan Amerika ile ilgili güvenilirlik anketini hatırlıyorum. Halkımız sağ duyusunu kullanarak bu ülkeye güvenilmez notu vermişti. İyi ki olumlu not vermemişiz. Dünyayı bir kez daha Müslümanlara dar edecek projenin mimarı olan bu ülke bize gerçekten dost olabilir mi? Cevabı dil ile değil akıl ile verelim. Aklımız karışık ise vicdan ile verelim.
Ya Rusya ve İran. Her iki ülkeye zor günlerinde kucak açıp tüm dünyaya haykırışımızı ne çabuk unuttular. Hafızalarından ne çabuk silindi müşfik duruşumuz. Dünya ambargosunu hakka adalete insanlığa yakışmaz diyerek delmiş onlara can suyu olmuştuk.
Bendeniz, acizane şu gerçekliği gördüm kavradım ve hafızama silinmeyecek izlerle kazıdım. Mazlumun yanında durmak ve hakkını sonuna kadar savunma konusunda omurgalı durmanın büyük bir bedeli var. Bu Filistin halkı içinde geçerli Suriye ,Irak ,Somali ve diğer mazlum halklar içinde geçerli.
Devletimiz son yıllarda dünya mazlumlarına karşı omurgalı duruşu nedeni ile bugün yalnızlığa itilmiş durumda. Bizi yalnızlaştıranlarda omurga yok. Hak, hukuk, vicdan, adalet, hürriyet gibi kavramlar da yerine ve zamanına göre istenilen şekil verilerek bize yutturulmaya çalışılıyor. Bu kavramlar plastik hale getirilmiş. İstenilen yere sündürmek onların elinde . Bu algı zülf-i yâre dokunur. Mazlumun ahı tutar. Yaşadığınız kaygı sizi bir kaşık suda boğar.
Afganistan’a Irak’a demokrasi ve hürriyet getirme bahanesi ile girenlerin yedikleri herzeler tüm dünyanın gözü önünde ayan beyan ortada. Can , mal , namus güvenliği ve emniyeti sıfırlanmış. Nerde Saddam’ın nükleer silahlar? Nerde Kaddafi’nin gizli planları ? Sorular sorular…
İslam coğrafyası acımasız gerçek film stüdyoları haline getirilmiş . Hollywood filmleri için stüdyo kurmaya gerek kalmadı. Oyuncu ve figüranlarada ihtiyaç yok.Müslüman coğrafyasında Müslüman figüranlarla müslümanı müslümana kırdırtarak gerçek bir temizleme yapılıyor.Avrupa ve Amerika içerisinde yaşamasına tahammül edemediği ne kadar Müslüman varsa bu filmlerde oynatarak bir taşla iki hatta üç kuş vurarak güya kazançlı çıkacak.Ama evdeki hesap çarşıya uymadığı için bazı engelleri aşmak zorundalar bu kez.
Müttefik yutturmacası ile bir yere kadar gelselerde bu oyuna biz alet olmuyoruz .Film stüdyoları ülkemiz sınırlarında. Bir kıvılcım ile oldu bittiye gelmiyoruz .Esas amaçlarına alet olacak bir devlet olmadığımız için de kuduruyorlar. Beter olsunlar. Zalimler için yaşasın cehennem.Sağlık ve mutluluk dileklerimle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.