İbrahim Gülsu

İbrahim Gülsu

Eğitim Sürecimiz-2

‘’Hep durum tespiti mi yapacağız?’’

EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN ÜLKEYE DÖNÜŞÜMÜ

Bir ülkenin hastanesini, hapishanesini, adliyesini, eğlenme yerlerini azaltmayan eğitim o ülkeye bir yüktür.

Eğer bir Norveçli bize göre okumaya, üç yüz kat, bir İngiliz seksen yedi kat ayırıyorsa; Türkiye kitap okumada seksen altıncı sıradaysa; bir Japon bir yılda yirmi beş, bir Fransız yılda yedi kitap okuyorsa, biz de on yılda bir kitap okuyorsak… eğitim adına bu bir cinayettir; birey ve toplum olarak analitik düşünmediğimizin, akletmediğimizin, olayları sorgulamadığımızın bir göstergesidir.

Eğitilen her bireyin; coğrafyasına, ülkesine, değerlerine, kültürel aidiyeti; dürüstlüğü, çalışkanlığı, üretimi, öz güveni, erdemi, merhameti üst düzeyde olmalı ki eğitim karşılık bulsun.

Eğitim; gönül, erdem, ahlâk, merhamet, empati… dir. Bu değerlerin olmadığı eğitim değersizdir. Hatta eğitim sistemi ülkeye düşman, adliyeye, hapishaneye, hastaneye, eczaneye müşteri yetiştiriyorsa bu eğitim sürecini iyi sorgulamak gerek.

Devletimin yaptığı eğitim yatırımının sağlıklı dönüşümü; iyi insan, devletine problemsiz ve en az maliyetli vatandaş olmaktır.

Maarif, mârifetli, ruhu ve gönlü diri, irfan ve izzet sahibi, onurlu, toprağına ve mediyetine bağlı insan yetiştirmeli.

Hem Müslüman olacaksın hem de ülkeye, topluma problem, yöneticilere zorluk çıkaracaksın, hem değerlerin ile kavga edeceksin. Bu durum, ülkem adına çok ciddi bir çelişkidir.

Ben, bir Japon kadar dürüst, ödevine ve çevreye duyarlı çocuk yetiştiremedim, yetiştiremiyorum. Neden?

İslâm Müslümanda hayat bulursa, dünyanın en problemsiz ülkeleri, Müslüman ülkeler olur. Çünkü onlar mümindir, emindir, güvenilirdir. Çünkü onlar vicdanları ile kalpleri ile yerinde yönetilir. Öğrencinin akademik başarısını bunlar tamamlamalı.

Eğitimde dönüşüm tasarruftur, üretmedir.

Kültürüm kapitalizmin tüketim ve israf ekonomisini kabul etmez.

Eğitim; edilgen olan çocuğumu, etken, üreten, kendisini keşfeden, hayal kurduran, problem çözen insan haline getirmelidir. Şu an bu amaca ulaşamamanın acısını yaşıyoruz.

Eğitimin tüm paydaşları aynı dili konuşmalı, aynı sesi çıkarmalı. Akılla irfan buluşturulmalı. Değerleriyle yaşayan değil, savaşan bir toplum olmak, bir medeniyet krizi, bir sosyal ve ahlaki depremdir.

YABANCI DİLDE EĞİTİM

En sağlıkla eğitim, ana dille yapılır. Ana dil, ana sütüdür.

Bugün ana sınıflarına kadar inen yabancı dil özentisi tamamen bir aşağılık kompleksinin eseri ve Batı’ nın zaferidir.

Emperyalist güçlerin en masum; ama en etkili silahı dilleridir. Emperyalistler ülkeleri dilleriyle sömürgeleştiriyor.

Bu konuda Prof. Oktay Sinanoğlu’nu dinlemek gerekir.

Çocukta öz güven, dili ile başlar. Yabancı dil çocukta, dilin ait olduğu ülkeye özenti oluştururken, kendi diline olan aidiyeti de zayıflatır.

Dil, ihtiyaca dönüşürse öğrenilir. Her çocuğa İngilizce öğretmek Türkçe’miz adına bir intihardır.

Prof. Fuat Sezgin gibi ihtiyaç hissedilirse yirmi yedi dil de öğrenilir.

Dil bir milletin egemenliğinin göstergesidir.

Yabancı hayranlığı, üç yüz yıldır öz güvenimin önünde bir tıkaçtır. Çözüm, sekizinci yüzyılda başlayan, on dördüncü yüzyılda duraklayan, on yedinci yüzyıldan sonra çöken; bilim ve teknolojideki medeni hamlemi yeniden diriltmektir. Bu kültür, öğretimin her aşamasında analist bir yaklaşımla çocuklarıma öğretilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Gülsu Arşivi