İbrahim Gülsu

İbrahim Gülsu

Eğitim Sürecimiz-1

‘’Hep durum tespiti mi yapacağız?’’

ANNE OLMAK

Eğitim, anne karnında başlayıp bireyin ölümüne kadar devam eden bir süreçtir.

Çocuğun fıtri güzelliği; anne ve babanın doğum öncesi ve sonrası helâle harama dikkat etmesiyle, aralarındaki sevgi saygı bağıyla, iletişim ve duygu kalitesiyle doğru orantılıdır.

Çocuğun ilk mürebbîi, terbiyecisi anne olduğuna göre ‘’eğitim’’ kavramına anne ile başlamak gerek. Sağlıklı çocuk eşittir sağlıklı anne, sağlıklı aile ortamı demektir.

Annenin eğitimi sadece çocuğun değil, toplumun da sigortasıdır. Anne olmak; topluma, ülkeye yürek olmaktır. Anneyi iyi yetiştirmek bu kadar önemlidir.

Bu nedenle kız çocuklarımıza anne olmanın kutsiyetini, şuurunu kazandırma, eğitilme sürecinin ana hedefi olmalıdır. Yaş olgunlaşınca anne okulları devreye girmeli; konu ile ilgili kutsallarım, değerlerim anne olma istekliliğini tetiklemeli, toplumun her kesimi anne olma konusunda aynı havayı solumalı, kitle iletişim vasıtaları, sosyal ve kültürel hayat anne olmayı özendirmelidir.

Kız çocukları iş hayatından önce anne olmayı düşünmeli. Mesleki kaygı ve iş hayatı bunun üzerine inşâ edilmeli. Kızlarımızın ihtisas alanı öncelikle annelik olmalı. Sağlıklı çocuk yetiştirmek, kızlarımızda bir tutkuya dönüşmeli. Eğitim sistemi, iş hayatı, sosyal hayat buna göre yapılandırılmalıdır.

İş hayatı bugün adeta anneliğin ve sağlıklı çocuk yetiştirmenin tıkacı olmuştur.

Adeta annesiz büyüyen ve beş yaşına gelen bir çocuğa eğitimin, okulun çok da etkisinin olmadığını herkes görüyor. Onun için okul öncesinin öncesi, iyi çocuk yetiştirmenin can damarıdır. Onun için okul öncesine kadar çocuğu anne büyütmeli.

EĞİTİM SÜRECİ

Birden beşe, yediden yetmişe eğitim sürecinizi, kitle iletişim vasıtalarınız, yaşayan kültürünüz, sosyal, ekonomik ilişkileriniz desteklemiyorsa, çocuklarımıza model olamıyorsak iş yazboz tahtasına döner; yani eğitimin bir ayağı yazar, bir ayağı bozar.

Çocuğu çepeçevre saran her şey; ses, görüntü, hareket çocuğu etkiler.

Anneden sonra dört yaş itibari ile yedi yaşa kadar kaliteli insan olmayı öğreten ve yaşatan okul öncesi eğitim kurumları devreye girmeli. Çok hayati olan bu dönemde okullaşma yüzde yüzlere çıkarılmalı.

Bu dönemin öğretmenleri çok iyi yetiştirilmeli. İki yıllık eğitimle geleceğimiz bu eğitimcilere teslim edilemez.

Yedi, sekiz, dokuz yaşında (ilkokul) çocuğa eğitimle beraber kavram, gözlem, sorgulama, öğrenme kültürü verilmeli. On yaş itibari ile de öğrenme alanına geçilmeli. Ortaokul; on, on bir, on iki yaş arası olmalı ve bu dönemde öğrenciyi izleme, mesleki yönlendirme dosyası tutulmalı.

Eğitimin her basamağında küme çalışmalarına önem verilip, çocukları birlikte iş yapmaya, çözüm üretmeye teşvik etmeli.

ÖĞRETİM SÜRECİ VE YETENEKLERİN KEŞFİ

Öğrenme kültürünün verildiği, yetenek keşfinin yapıldığı yaş, on iki yaş destekli on üç olmalı.

Çocuktaki yetenek ve beceri keşfi on üç yaşında bitirilmeli ona göre çocuk mesleki okullara yönlendirilmeli. On dört yaş akademik( lise) çalışmanın başlangıç yılı olmalı.

Akademik çalışmadan kastımız, mesleki formasyonda ihtisaslaşmaya adım atmaktır.

Liselerin tamamı mesleki kimlik kazanmalıdır. Böylece düz liselerin vasıfsız insan yetiştirmesinin önüne geçmiş oluruz. Bu, ülkemin eğitim sürecinin kırmızı çizgisidir.

On iki yıl mecburiyetine, mesleki eğitimde evet, düz lise eğitiminde hayır, diyoruz.

Liseler gibi üniversiteler de mesleki tanımlamaya, daralmaya gitmeli. Bir üniversitedeki bölüm sayısı birbirini destekleyen mesleki alanlarla sınırlı tutulmalıdır. Ve Üniversiteler adeta aynı alana yönelik liselerin bir izdüşümü olmalıdır.

Bu yönelimle zaman, eleman, kaynak, bina, laboratuvar, yetenek israfının önüne geçmiş olacağız.

Öğretimin, mesleki kalitenin can damarı burasıdır.

Üniversite sayısı acilen azaltılmalı. Üniversitelerin ülkeye işsiz yetiştirmesine ve çocuklarımızı oyalamasına son verilmelidir. Kaliteli insan ve meslek erbabı yetiştirmek, üniversite sayısı ile doğru orantılı değildir.

Teknolojinin son halini, maliyetli araç gereçleri, özellikle dijital eğitimi tüm okullarda kullanmak mecburiyetinde değiliz. Ülkenin ihtiyaç duyduğu eleman sayısına göre bu hizmet verilmelidir. Ayrıca ülke bu ekonomik yükü de kaldıramaz.

Yaklaşık on milyon öğrencinin iki milyonu ile son teknolojiyi buluşturursak, ülkemin kalifiye elaman ihtiyacını karşılamış oluruz.

Yetenekleri keşfetme mekanizması ve yeteneklerin yetiştirilmesi kurumsallaşmalı. Fen liselerinin yerini alacak olan MUCİT OKULLAR veya AR-GE liseleri acilen açılmalı. Mucit okullarda okuyanların sosyal güvencesi, iş ve mesleki gelişimi, maaşı garanti altına alınmalıdır.

Ehil olmayan, sığ siyasetin ve dış dayatmaların baskısından da eğitim kurumları kurtarılmalı.

Eğitim felsefemiz Amerikan, Japon, Finlandiya … gibi modellemelerden ve Fulbright şaibesinden kurtarılmalı ve ‘’ Eğitimde Türk Modeli’’ oluşturulmalı. İkinci, üçüncü ülke olma kompleksinden kurtulmalıyız.

Mesleki eğitim sadece okullara hapsedilmemeli, çağın çok odaklı çocuğunu sınıflara hapsedip edilgen hale getirmemeliyiz. Yarım gün teori, yarım gün alan uygulaması, araştırma- geliştirme çalışması muhakkak olmalı. Ayrıca devletin imkân verdiği bu uygulamada iş hayatının konuyu istismarına da fırsat verilmemeli.

Mesleki okullar LGS ve YKS sınavlarını da kaldıracaktır. Sınavlar her meslek grubuna göre çeşitlenecektir. Öğrencinin ölçülüp değerlendirilmesi, basamak atlaması bulma, çözme, üretme becerisine bağlı olmalı.

Böylece sınav odaklı bilgi hamallığı ve öğretim tarzı ortadan kalkacaktır.

Bu arada sınavlara hazırlıkta kurslar konuşulurken, resmi okulunu ihmal ederek özel ders veren ve milyar dolarlık piyasası olan kayıt dışı özel derslerin konuşulmaması da ülkem adına bir talihsizliktir.

Maarif, marifetli insan yetiştirecektir. Her lise mezununun bir mesleği olacaktır.

Tamamen Ar-Ge çalışan meslek liseleri ile; bilgi, teknoloji üreten meslek okulları da açılmalı.

Meslek liseleri çeşitlendirilmeli. Söz gelimi; sadece enerji, tarım , hayvancılık, yazılım, yapay zeka, fizik, kimya, inşaat, tohum… liseleri açılmalı.

Bu mesleki alan daraltımı, mesleki ihtisaslaşmanın kalitesini ve bilgi, teknoloji üretimini hızlandıracaktır.

Bu okulları açmadan önce alanında donanımlı öğretmen yetiştirilmezse verilen emek sonuçsuz kalacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İbrahim Gülsu Arşivi