Prof. Dr. Recep Dikici
Geçmişten Ders Alınmalıdır
Allahü teâlâ, o kötü günleri bir daha göstermesin. Sultanahmet semtindeki bazı anarşirt genel merkezler, Teknik Lisedeki bazı öğrencileri de yoldan çıkarmak istiyorlardı.
Nitekim derste peygamber efendimizin dünyaya İslâmiyeti yaymak amacıyla bir sahabiyi Çin’e gönderdiğini ve bu sahabi’nin Pekin’de bir cami yaptırdığını anlattım.
Bu yolu devam ettirmek için, II. Abdülhamid’in de panislamist görüşü yaymak amacıyla, Pekin’de bir İslam Üniversitesi kurduğunu, Çin Millî Eğitim Bakanı’nın çok soğuk olduğundan açılışa katılamadığı için özür dilediğini ve bu hareketin akıllı bir düşünce olduğunu söyledim. Maraşlı iki esmer genç hocam akıncı dediniz diyerek güya bilinçli olarak beni fikren töhmet altında bırakmak istedi. Akşam öğretmenler odasına çağırıp, ikisiyle başbaşa iken yanlış yolda olduklarını söyledim ve gerekli nasihatlarda bulunarak hadlerini bildirdim.
Bir akşamleyin sınıfta ders anlatırken, malum derneklerin sempatizanı iki cüsseli anarşist öğrenci sınıfa girdi ve Salahaddin adlı edepli ve inançlı bir öğrenciyi dışarı çıkartıp, sakat bırakmak veya öldürmek istediler. Hemen müdahele ederek kıvrak bir zeka ile Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde iken aldığım belediye otobüs pasosunu uzaktan gösterdim. Çünkü pasoda köşeden köşeye kalın siyah şerit vardı. Tekbando siyah kuşağı işareti zannederek benden korkup hiçbir şey yapamadan gittiler. Çünkü başka çare yoktu. Bir zaman sonra Salahaddin, “Hocam üç arkadaşla biz de sizi korumak için evinize kadar sizi takip ediyorduk” dedi. Bu öğrencim yıllar sonra Konya’da bir bankanın müdürlüğünü yaptı.
Diğer taraftan Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde okurken, komünistler yanımızda inançlı bir arkadaşı şişleyip öldürdüler. Kantinde ortada polisler olmak üzere, bir tarafta sağcı öğrenciler, diğer tarafta ise anarşist öğrenciler oturuyorlardı. Stalin, Lenin ve Mao’nun sempatizanları olan bu öğrenciler yüzünden namazımı kütüphanenin vestiyerinin ortasında kılardım ve elbiseleri siper edinirdim.
Bir sabah erken dekanlık katında iken en aşağıda Maraşlı Mehmet Yaprak, en yukarıda da iki sağcı öğrenci yaklaşık 30 anarşist öğrenciyi merdivende ortalarına almış, sandalyeler havada uçuşuyordu. Hemen yanımda ise sarı yağmurluklu iki metre boyunda bir kız duruyordu. Mehmet Yaprak, vur komünist kıza dedi ve ben de ne olduğunu bilemeden gayri ihtiyarî komuta uyarak kızın sırtına vurdum ve kız merdivenden aşağı yuvarlandı. Meğer o kız, Mehmet Yaprak’ın gözüne yumrukla vurmuş ve gözünü kan çanağına çevirmişti. Hemşehrim Mehmet benden büyük olduğu halde, anarşist kızdan intikamımı aldın diyerek zorla elimi öperdi.
Allahü Teâlâ hidayet versin. Maraş İmam-Hatip Okulu’nda yatılı okurken, aynı dönem birlikte okuduğum Dörtyollu bir arkadaşım, fakültenin girişindeki Farabi salonunda anarşist talebelerin başını çekiyordu. Maalesef İmam-Hatip Okulu mezunu olan bir kişi, böyle alçaklaşırmış. Cibilliyeti bozuk olursa, din ve devlet düşmanı olurmuş, şaşırmamak lazım. Çünkü satın alınmış ve vatan haini olarak eğitilmiş. Nitekim Şeyh Sadi, “İsa’nın eşeğine altın semer taksan ve Kabeye gidip gelse, yine eşektir, yine eşektir.” buyurmaktadır.
Allahü Teâlâ her türlü iç ve dış şerlerden neslimizi korusun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.