
Prof. Dr. Recep Dikici
Ezansız Harabe
İstanbul Müftü Yardımcısı iken, İstanbul-Güngören Akıncılar Camii temel atma töreninde İstanbul Vali Yardımcısı, Bakırköy Kaymakamı ve Bakırköy Müftüsü ile birlikte idik. Bir yaz günü aşırı derecede sıcak hava altında halk da toplanmıştı. İlk konuşmayı bana verdiklerinde, “Bir bölgede fildişi gibi yüksek binalar olsa bile, adeta kalem gibi gökleri delen, camilerin yüksek minarelerinden ezân-ı Muhammedî okunmuyorsa, orası harabeden başka bir yer değildir.” dedim. Diğer devlet ricâlinin her biri de, konuşmalarında sadece “Hocama katılıyorum.” diyerek kürsüden ayrıldı. Bu arada halk da yakıcı ve dayanılmaz sıcaktan kurtuldu.
65 yaşında iken vefat eden Hazret-i Âişe (radıyallahü anha),her zaman ezânı dinlerdi. Kendisine: “Ey müminlerin anası, niçin ezân okunurken işini terk ediyorsun?” diye sorulunca, resûlullahın (sallallahü aleyhi vesellem) “Ezân okunurken iş işlemek, dinde noksanlıktır.” buyurduğunu söylemiştir. Bu arada bir rivâyete göre ezân okunurken yapılan duâlarım kabul olacağı da bildirilmektedir.
Bir hadîs-i şerîfde, “Her kim ezân-ı Muhammedî sesini işittiği zaman müezzin ile beraber hafifçe okusa, her harfine bin sevap verilir ve bin günahı afv olur” buyuruldu. Elbette ezan dine uygun bir şekilde okunmalıdır.
Peygamber efendimizin ilk müezzini, Şam’da medfûn olan Bilal bin Rebah Habeşî’dir. Aslen Habeşistanlıdır. 581 senesinde Mekke'de doğdu, Peygamber efendimize ilk iman eden ve müşriklere karşı Müslüman olduğunu açıkça ilan eden yedi sahabiden biri olan Bilal-i Habeşî, Ümeyye bin Halef'in kölesiydi. Sahibi, Bilal-i Habeşî'ye Müslüman olduğu için çok eziyet ederdi. Boynuna ip takıp çocukların ellerine verir, Mekke sokaklarında dolaştırırdı. Müşrikler de onunla alay ederlerdi. Garip ve kimsesiz olan Bilal-i Habeşî diğer müşriklerden de işkence görürdü. Ümeyye bin Halef aşırı sıcak altında Bilal-i Habeşî'yi tamamen soydu. Üzerinde bir don kaldı. Bu haliyle kızgın çölün yanan kumları üzerine yatırdı. Karnı üzerine de büyük taşlar koydurdu. Bilal-i Habeşî'nin kumlara yapışan teni yanıyor, verdiği azab dayanılmaz hal alıyordu. Bilal-i Habeşî bu tahammülü zor işkenceler altında "Allah birdir, Allah birdir" diyordu. Bu sırada sevgili Peygamberimiz oradan geçerken, Bilal-i Habeşî'nin durumunu görerek üzüldü ve ona; "Allahü teâlânın ismini söylemek seni kurtarır." buyurdu. Hazret-i Ebû Bekir, ticaret işlerini yapan becerikli, fakat iman etmiyen kölesi Amir’i Bilal ile değiştiler. Bu anda Cebrail aleyhisselam gelip; 92. sûre olan "Leyl" sûresinin 17. âyetini getirdi. Cenab-ı Hak, Ebû Bekir'in, Cehennem'den uzak olduğunu müjdeledi.
Bilal-i Habeşî hicretten sonra evlendi. Ezan emredilince ilk ezanı Bilal-i Habeşî okudu. Peygamber efendimizin vefatından sonra, Bilal-i Habeşî ayrılık acısına tahammül edemeyerek Şam'a gitti ve oraya yerleşti. 641 senesinde Şam'da vefat etti. Babü's-Sagîr Kabristanında defnedildi. Hamd olsun kabr-i şerîflerini ziyaret etme şerefine nâil oldum.
Bilal-i Habeşi bizzat Peygamberimizden işiterek hadîs-i şerîf rivayet etmiştir.Rivâyet ettiği bu hadîs-i şerîflerden kırk dördü Sahîh-i Buharî, Sahîh-i Müslim ve dört Sünen kitabında yer almıştır. Allahü teâlâ cümlemize okunan Ezân-ı Muhammedîler yüzü hürmetine din ve dünya seâdeti versin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.