Aday Kalitemiz Artacak Mı?

Benim için özel bir değeri olan kadim dostum, ağabeyim, farklı fikirlerinden, ilke ve prensiplerinden her daim faydalandığım, yararlandığım İnşaat Mühendisi aynı zamanda da Hukukçu olan Serdar Erdoğanyılmaz’ın bugün gazetesinde yazdığı “Aday kalitesi artacak…” başlığı altında verdiği yazısına gönderme yapmak ve eleştirmek istiyorum.

Öncelikle her zaman pozitif değerleri öne çıkartan bir kimlik ve karakter yapısına sahip olan değerli dostum, bardağın dolu tarafına bakarak iyimser bir tahminde bulunuyor. Öncelikle, kavganın yarar sağlamadığına inanan biri olarak, Kahramanmaraş açısından konuya yaklaştığımda, meseleleri ele alırken buzdağının üstüne bakarak değil altında da nelerin olabileceğini sentezleyerek olayları ele aldığımda açık açık ifade etmem gerekirse, KRAL ÇIPLAK diye bağırmak geliyor içimden.

1980 yılından bu yana Kahramanmaraş’ın 30 yıllık fotoğrafına baktığımda birkaç güzel olay dışında, kör gider yol gider olayında gelip düğümleniyor.

İktidar partilerinden bir yerlere gelebilen insanların yeterli birikime sahip olamadıkları için, YETER diyemediklerini üzülerek görüyoruz.

Milletvekili seçilerek bu şehre hizmet etmek isteyenlerin, TBMM’de yemin ettiğinin hemen arkasında, bu şehre nasıl hizmet ederiz noktasında kafa yormaları gerekirken, gelecek seçimde yeniden nasıl aday olurum telaşına düştüklerini ve bu minval üzerinde Genel Başkanlarına kentin sorunlarını iletmek yerine, her şey iyi, herkes memnun, size dua ediyorlar üslubunu benimsemeyi tercih ediyorlar.

Bu tercihin siyasette genel kabul gördüğünü ise Teşkilatlara getirdikleri yöneticilerin tavrında da bunu okumak mümkün oluyor.

Şimdi 8 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde Kahramanmaraş Teşkilatlarının kentin sorunlarını çözme adına bir iradesine, bir toplantısına, bir tavrına şahit olduk mu? Partideki makam odalarının kapısını açık tutmak bir maharet değildir. Maharet sorunların çözümünde düğümleniyor. Teşkilatta görev alan arkadaşlarımız bize kahır koymasınlar. Onların bir suçu kabahati yok. Çünkü At binicisine göre yol alır.

Bizim Ankara’da bizleri temsil etmesini istediğimiz değerli vekillerimizin büyük çoğunluğu Sallabaşı, al maaşı anlayışını benimsemiştirler. Üzülerek bu doğruları ifade etmek zorundayım.

Ve şimdi Serdar abinin 20 Ocak 2011 tarihli bugün gazetesindeki köşe yazısına gelmek istiyorum.

Değerli kardeşim şöyle yazıyor; “…Zayıf adayların bu defa işi zor…Çok seviyeli aday adayları geliyor. Aday kalitesi yükseliyor. Öz güveni olmayan aday adayları çabuk harcanacak, Alt yapısı hazır olmayan, usulen aday olanlar zor durumlara düşecek. Bütün partilerde seviye yükselecek. Çok kaliteli aday adayları yolda…”

Bu ifadelerin bir gerçek değil de temenni olduğunu, iyi bir dilek olduğunu düşünüyorum.

Bir deyim var; “Çelebinin olmadığı yerde keçiler çelebi yerine geçer!” diye.

Kusura bakmayın da bu şehirde ÇELEBİLER ÇOK, amma her ne hikmetse Çelebilerin çok olduğu yerde keçiler çelebi olalı yıllar olmuş. Ve bu keçiler de çelebiliği bırakmaya hiç niyetli değiller. (Bu bir deyimdir, kimseyi itham etmiyorum, lütfen yanlış anlamayın)

Çünkü değerli dostumun yazdıklarına katılamıyorum. Bu şehre katkı yapacağına inandığımız, yürekli, ilkeli insanların siyaset kurumuna uzak olduğunu, Bizans entrikalarına girmekten korktuğunu üzülerek görüyorum.

Birde kitap okumayan toplumlarda görülen bir hastalık var. İşte bizde de bu hastalık çok ilerledi. Bu hastalığın adı; HADDİNİ BİLMEMEKTİR.

Adam aynaya bakmıyor, kilosunu tartmıyor, cebinde üç kuruş parası var. Benim onlardan ne farkım var diyerek çıkıyor ortaya. Millete de temaşa gerek ya. Aptal adam hem kendini bitiriyor hem de siyasetin çıtasını düşürüyor.

Bizde çıkan aday adayları başka şehirlerde çıkacak olsa, orada ki yerel gazeteler şu manşeti atarlar.

“SEN KİMSİN?”

Biz burada bu manşeti atamıyoruz.

Biz burada bu ilkeli duruşu gösteremiyoruz.

Ben mümkün olduğunca kendi kendime koyduğum kriterleri taşımayan aday adayları ile ilgili ne haber yapıyorum, ne de gündeme alıyorum. Herkes haddini bilmeli.

Evet sevgili Serdar abi, benim gördüğüm manzara iç açıcı değil. Ankara merkezlilere gelence de, özellikle iktidar kanadından aday adayı olarak isimleri geçenlerin bir çoğu bir üst makama geçebilmek için bu oyunu oynuyorlar.

Yürekleri yetiyorsa, bu günden istifa ederek gelip sahaya çıksınlar, para harcasınlar, seçmenin ayağına gelsinler.

Devlet imkanını kullanarak, devletin kendilerine sağladıkları makamın forsunu kullanarak arada sırada bu şehre gelen ve hava atan bürokratlardan bu şehre bir fayda gelmez.

Sormazlar mı adama; “Sen bu güne kadar Kahramanmaraş için ne yaptın?”

Hangi hizmetin gelmesinde dolaylı da olsa bir katkın var?

Vesselam dışarıdan gelen ve bize tepeden bakan adayda, vekilde istemiyoruz.

Bize tepeden bakarak, bizim sırtımıza binen insanlardan çektiğimiz yetmedi mi?

Ve Serdar abiciğim şunu unutma lütfen;

“Gelen gideni hep arattırdı!”

Dün de böyleydi, yarında böyle olacak!...

Bu gün biz mevcut vekilleri istemiyoruz amma gelenler bunlara da rahmet okutturacak!..

Ben öyle görüyorum geleceği!....

Çünkü teşkilat içinden çıkan aday yok.

Çünkü aday olmak için bu güne kadar emek veren, cenazelere katılan, düğünlere katılan bir iki isim dışında kimse yok.

Kimi emekli, kimi vekil olduğum zaman yedi sülalem rahata erer diye düşünen ve aday olan insan portreleri görüyorum.

Hiç kusura bakma;

Yakında ben BAHARI göremiyorum!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Mehmet TAŞ Arşivi