Ömer IŞIK
AHİ EVRAN, AHİLİK VE SENDİKACILIK ANLAYIŞI
Türk-İslâm tarihinin önemli şahsiyetlerinden olan Ahi Evran;
Anadolu'nun Türkleşmesi ve Müslümanlaşmasına manevi mimar olarak büyük katkı sağlayan, Osmanlı Beyliği'nin cihan devleti haline gelmesindeki önemli teşkilatlardan Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi EVRAN, 1171 yılında Azerbaycan'ın Hoy şehrinde doğmuş ve 1262 yılında Kırşehir'de vefat etmiştir.
Asıl adı Nasıruddin Mahmud Ahi Evran bin Abbas'dır. Ahi Evran, ilk eğitimini hoy'da alıp Ahmet Yesevi'nin talebelerinin sohbetlerinde bulunmuştur. Ahi Evran’ın çocukluğu ve ilk tahsil devresi memleketi olan Azerbaycan’da geçmiş olsa da, gençliğinde Horasan ve Maveraünnehre giderek o yörede büyük üstatlardan ders almıştır. Bu arada âlim Fahrettin Razi’den aklî (fen) ve naklî (dini) ilimleri öğrenmiştir.
Hacı Bektaş veli ve Mevlana ile aynı dönemde yaşamıştır.Ahi Evran'ın adı kayıtlara Nasir üd-din EbüI-Hakayik Mahmud El Hoy olarak geçmiştir. Evran ismi ise herkesi korkutan yılanın onu görünce sakinleşmesi sebebiyle insanlar tarafından anılmaya başlanmıştır.
Şeyh Evhadüddin Kirmani ile tanışmış ve ondan ders almış, tefsir, hadis, fıkıh, kelâm ve tıp alanında derin bir âlim, tasavvuf yolunda yüksek makam sahibi bir velî olmuştur. Bağdat’ın İslâm dünyasının büyük sanat ve ilim merkezi olması, Ahi Evran’ın çok yönlü yetişmesinde etkili olmuştur. Bu dönemlerde İbn-i Sina, Sühreverdi el-Maktul ve Fahrettin Razi’nin eserlerinden istifade etmiş; Abbasi Halifesi Nasır Lidinillah’ın kurduğu fütüvvet teşkilatını da tanımıştır.
hocası Evhadüddin Kirmani’nin kızı Fatma Bacı ile evlenmiştir. Anadolu’da özellikle esnafa İslâmiyeti anlatarak dünya ve ahiret işlerini düzenli hâle getirmeleri için nasihatte bulunmuştur. Yaklaşan Moğol tehlikesine karşı halkı uyarmıştır. Hocasının vefatından sonra O’nun vekili olmuştur.
Ahi Evran Anadolu’ya geldikten sonra Kayseri’de bir debbağ (deri işleme) atölyesi kurmuştur. Sanat sahibi kimseler arasında çok sevilmiştir. Moğollara karşı Kayseri’yi savunan Ahileri, Ahi Evran teşkilatlandırmıştır.
Denizli, Konya ve Kayseri gibi şehirleri gezerek Ahilik teşkilatının kurulması ve yayılmasında önemli rol oynamıştır. Osmanlı Devleti zamanında Ahi Evran'ın esnafın piri olarak kazandığı ün Anadolu, Rumeli, Balkanlar ve Kırım'a kadar yayılmıştır.Ahi Evran, Moğol istilasından kaçarak Anadolu'ya gelen sanatkâr ve tüccarların dayanışmasını sağlamıştır. Onlar arasında sağlam bir birlik oluşturarak kaliteli mal üretmelerini teşvik etmiştir.
AHİLİK: Ahilik sistemi ile Anadolu’ya göç eden Türkmenlere hem aş hem iş vermiş; onları tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici insan hâline getirmiştir. Onları hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışan insanlar halinde yetiştirmiştir. Böylece Anadolu’nun iktisadi kalkınmasına ve imâr edilmesinde öncülük etmiştir.
Ahiliğin temel kaynağı fütüvvet-nâmelerdir. Fütüvvet-nâmeler dini-tasavvufi eserlerdir. Fütüvvet-nâmelerin özünde peygamber sünneti ve Kur’an-ı Kerim vardır. Ayrıca Selçuklu ve Osmanlı döneminde yazılan seyehatnameler, Ahi Seceranâmeleri, İcâzetnâmeler ve o dönemde yazılan tarih kitapları da temel kaynak olarak gösterilebilir. Anadoludaki ilk Türkçe fütüvvetnamelerde ahiliğin gayesi olarak, insanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamak ve “Âleme nizâm vermek” olarak belirtilmiştir.
Ahiliğin başlangıçta bir esnaf teşkilatı olarak ortaya çıkmadığı, içlerinde kadıların, müderrislerin, devlet adamlarının, askeri görevlilerin de olduğu; ahilerin toplumun bütün kesimlerini kucakladığı bilinmektedir.
Türklerin Anadolu’yu vatanlaştırmasında, yerleşik hayata ve aşiret hayatından millet hayatına geçmelerinde; şehir hayatına intibaklarında, iş ve aş sahibi, üretici, eğitimli insan olmalarında, meslek edinmelerinde, islâmi bir hayat nizamı oluşturmalarında; edebi, mimari, zirai, iktisadi, sosyal güvenlik ve eğitim sistemlerini meydana getirmelerinde şüphesiz ki ahiliğin büyük etkisi olmuştur.
Ahi Evran, 32 çeşit esnafı teşkilatlandırmış; Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında sanatını icra eden bütün esnaflar İslâm medeniyetinin zirve kuruluşu Ahilik Teşkilatının merkezi Kırşehir olduğu için buradan “İcâzetnâme” almışlardır.
Kardeşliğin, cömertliğin, yiğitliğin, fedakârlığın, doğruluğun, dürüstlüğün, kalitenin, üretimin, ahlâkın, sanatın, aklın ve bilimin esas alındığı Ahilik Teşkilatının esaslarıdır
Ömrünün sonlarına doğru Anadolu Selçuklu Devletindeki taht mücadelelerinde II. İzzeddin Keykavus tarafını tutmuştur. Alim ve mutasavvıf Ahi Pîri Horasanlı Türkün, kesin olmamakla birlikte Moğollara karşı mücadele ederken 93 yaşında şehit edildiği ifade edilmektedir. Ahi Evran’ın 20 kadar te’lif ve tercüme eseri mevcuttur.
SENDİKACILIK: O dönemde henüz sendika tanımı yoktu. Fakat tekillikten çoğulu kapsayan uygulama bu dönemde görülmektedir. Aslında İslam da işçi veya çalışanın hakkının verilmesine ilişkin Hadisi Şerif vardır: “Çalışanın hakkını terlemeden veriniz” ile SENDİKACILIK baz alınmaktadır. Esnaf, iş, ticaret, üretim olan her yerde çalışanlara ihtiyaç vardır. Çalışan ile işveren arasında ilk düzenli AKİT olarak Ahi EVRAN ve Ahilik teşkilatı gelmektedir. Aslında Ahilik kutlamaları sadece esnaflar için değil aynı zamanda çalışanlar için de kutlanmalıdır. Ülkemizde SENDİKACILIK anlayışı Ahi EVRAN’a ve onun öğretilerine dayandırılabilir. Zira Ahilikte esas olan insandır. Önce kaliteli insanın yetiştirilmesi ve akabinde onun ürettikleri veya hizmeti ele alınmıştır. İnsan için bir ahlak eğitimi modeli uygulanmıştır. Bu ahlak kuralına iş veren ve çalışanlar ortak tabiidir. Ahilikte hem iş verene hem de çalışana ilişkin düsturlar vardır;
- Usta, kalfa, çırak ilişkileri,
- Esnafın veya işverenin birbirlerinin kötü zamanda yardımlaşmaları,
- İşinde sahtekarlık yapanın cezalandırılması,
- Yeni iş sahiplerine destek verilmesi,
- İş ahlakının prensiplerinin öğretilmesi vs.
Bu itibarla, sendikalarımızın Ahilik öğretilerine sahip çıkması ve sendika piri olarak Ahi Evran’ı örnek almaları güzel bir vefa olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.