Mehmet TAŞ
Bir dosttan gelen!
Kahramanmaraş’ta imar sorunu, kente, kentin öz yapısına uymayan bina şekilleri, binaların içiçe, yan yana ve çok yakın yapılmalarına itirazımız devam edecek. Bu şehri bir getto’ya arsa yok diye dönüştüremezsiniz. Buna hakkınız yok.
Bu görüşlerimi 35 yıldır dile getiririm. Kahramanmaraş’ı büyük bir köye dönüştürmeyin diye yazıp çiziyoruz. Allah ömür verdiği sürece bu haksız ve adaletsiz uygulamaya da isyan etmeye, eleştirmeye devam edeceğiz.
Bizi takip eden bir Kahramanmaraş aşığı dostumdan gelen bir bilgi notunu sizlerle paylaşırken birde çağrıda bulunuyorum.
(Bu şehir hepimizin, şehrimize hep birlikte kırıp dökmeden, yöneticilerin, idarecilerin ikna edilmesi için medenice mücadele edelim.)
**
“Sayın Mehmet Bey,
Son zamanlarda okuyabildiğim yazılarınızda özellikle toplumsal konulara, şehirleşme ve ulaşımla ilgili konulara değiniyorsunuz. Çok da iyi ediyorsunuz. Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün. Ülkemizin neredeyse bütün şehirlerinde olduğu gibi, Maraş'ta da şehirleşme sorunları had safhada ve de çözülmesi gereken sorunların başında yer almaktadır.
Mehmet Bey, Batı ülkelerine gitmişliğiniz vardır. Adamların şehirleri yüz yıllardır dantel gibi ilmek ilmek örülmüştür. Kaldırımları dâhil her yapı adeta el emeği göz nurudur. Binaları mimari yönden son derece estetik, göze hoş gelen yapılardır. Yeşil alanları çok, trafiğe kapalı meydanları ise dünyaca meşhurdur. Binalar gibi şehirlerin de elbette mimarileri vardır. Bu şehirlerin usta birer şehir plancılarınca planlandığını hemen anlarsınız.
O nedenledir ki, ruhu okşayan güzel binalarla ve yeşil alanlarla dolu şehirlerde yaşadıkları için, varsa da streslerini atacakları trafiğe kapalı geniş meydanlar olduğu içindir ki batı şehirlerinde yaşayan insanlar daha hoş görülüdür, daha stressizidir ve sonuç olarak da daha az agresiftir. Bizim şehirlerimizde ise bunlar ya hiç yok, ya da az olduğundan insanlarımız daha stresli, daha agresiftir. Atalarımız boşa söylememiş "güzele bakmak sevaptır." diye. Biz buradaki "güzel” den kadını anlasak da işin aslı güzel olan her şeydir. Güzel bir bina, güzel bir resim, güzel bir tabiat manzarası, güzel bir heykel hâsılı güzel olan ne varsa. Bakıldığında insanın ruhundaki o çirkinliği, o nobranlığı söndürür. O nedenledir ki güzel sanatlarla uğraşan bir insan, diğerlerine göre daha kibar, daha centilmendir.
Batı memleketlerinde şehrin banliyölerinde tek katlı veya dublex tarzda bahçeli araba parkı olan evler varken ve buralarda hali vakti yerinde insanlar otururken, bizde ise durum tam tersidir. Şehirlerimiz banliyölerdeki evler de rant(getirim) hırsı ile aynen şehir merkezlerinde olduğu gibi çok katlı ve buralarda da genelde gelir durumu iyi olmayan insanlarımız otururlar.
Diğer yandan, etajer misali çok katlı binalar birer mahpushane gibidir; o nedenle de asla insani, fıtri değildir. Bu tarz binalarda yaşayan çocuklar adeta birer mahkûmdur. Oysa insani olan azami bir kaç katlı, bahçesi olan, konu komşunun çocuklarının oynayabileceği parkları olan yapılardır. Bu konuda ileri sürülen mazeret hap aynı "arsa yokluğu". Asla katılmıyorum. Burada asıl sorun rant meselesidir. İnsanlar arsasına çok katlı binalar yapılsın, böylece de çok daire sahibi olmak istemektedirler. Çünkü aynı sorun her tarafı alabildiğine düz, arasa sorunu olmayan Kayseri için de geçerlidir.
Sonuç olarak, şehirlerimiz kendine has tarz ve üslubu, özelliği ve güzelliği olan yapılarla donatılmalı, şehirlerimiz aynı batıda olduğu gibi, bundan yüzlerce yıl sonrası dikkate alınarak ilmek ilmek işlenerek şekillenmelidir. Şehirlerimizin trafiğe kapalı meydan ve caddeleri, geniş yeşil alanları olmalıdır. Ancak bu şekilde çocuklarımıza yaşanabilir şehirler bırakabiliriz. Bırakmalıyız da...
Saygılarımla. A. ÇALIK”
**
Bize önerileriyle destek veren bütün dostlara da ayrıca teşekkür ediyorum.
Kahramanmaraş için birlikte el ele omuz omuza verelim beyler!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.