Mehmet TAŞ
Biz Büyükşehir Olmayı Hak Etmedik mi?
Bugün Başbakan Sayın Erdoğan Kahramanmaraş’a gelecek. Hoş geldiler, başımızda yeri var. Kahramanmaraşlı Sayın Başbakanı ne denli sevdiğini seçimlerde verdiği oy desteğiyle ispat ediyor.
Başka ispata gerek var mı?
12 Eylül’de yapılacak olan referandumda da en az % 70 civarında EVET oyu çıkacağı tahmin ediliyor.
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay; Şanlıurfa’da yaptığı bir açıklamasında Şanlıurfa, Denizli ve Malatya’nın Büyükşehir olacağını ve bu yönde bir çalışmalarının olduğunu ilan eder.
Kahramanmaraş kent merkezini ve merkeze yakın belde ve ilçelerini dahil ettiğimizde Büyükşehir olma özelliklerinin tamamına sahip olmaktadır.
Bilindiği gibi daha önce hükümet Cazibe merkezleri oluşturdu. O süreçte Ticaret ve sanayi Odası Başkanı büyük bir mücadele başlattı. Bizler konuyu gündeme taşıdık, yazdık, çizdik. Ancak bir sonuca ulaşamadık.
Kahramanmaraş kent merkezi olarak meseleyi ele aldığımızda, alt yapı ve üst yapı sorunu vardır.
Hala ulaşım sorunu çözülememiştir.
Belediyemize gelen ödenek bellidir. Bu para ile de ancak bu kadar iş yapılıyor.
Öncelikle Yerel yöneticiler Kahramanmaraş’ın Büyükşehir olabilmesi için mücavir alanı genişletmelidir. Türkoğlu, Tekir ve Narlı’ya kadar genişletilmelidir.
Bunlar behemahal yapılmalıdır. Sonra da biz Büyükşehir olma vasıflarını nüfus ve diğer yönden taşıyoruz denilmeli ve mücadele edinilmelidir.
Yakın zamanda Büyükşehir olacağı ifade edilen Şanlıurfa bizden büyük ve ciddi yatırım aldı, büyükşehir havası oluştu.
Denizli, Malatya ve Kahramanmaraş’ın şu anki görünümleri her açıdan aynı gibi.
Burada bize üvey evlat muamelesi yapıldığını ya da yapılmak istendiğini düşünüyorum.
Sayın Başbakan’dan tek bir şey isteyelim. Ve istediğimiz şey ise bu kentin kaderini değiştirsin.
Şu anda da bu kentin kaderini değiştirecek olan en büyük hizmet Büyükşehir sözünün alınmasıdır.
Umarız bu konuda Sayın Başbakan’a bir dosya verilir, konu gündeme getirilir.
Yoksa yine her zaman olduğu gibi; kaleye bir top işine döner.
KARAOZAN BİZE GÖNDERME YAPMIŞ!..
“Referandum ve bir basın toplantısı” başlığı altında bir yazı yazmıştım. Yazıda Ak Parti İl Başkanının yaptığı basın toplantısı ve geç gelen davet konu edilmişti. Zira Mehmet Fiskeci ve Kara ozan dostlarım benim bir süre önce TV’de yapılan bir proğramda Ak Parti İl Başkanı Fatih Erkoç’un 8 yıldır bir basın toplantısı bile yapmadığını ifade etmiştim.
Fatih Erkoç ile ilgili bir konu gündeme geldiğinde ilgili ilgisiz benim bu yaptığım konuşmalar gündeme getirilmektedir. Ve ben bundan rahatsız olduğumu beyan etmiştim ve bu konudan rahatsızlığımı yazmıştım.
Önce Mehmet Fiskeci bir yazı yazdı, sonra ise sevgili dostumuz Karaozan bize bindirmiş. Ama iyi bindirmiş. İsim vermemiş amma bizlerin günlük yazılarını takip eden herkes bunu biliyor.
Bende sevgili Ozanı telefonla aradım.
Her iki arkadaşımın yazılarına cevap verecek değilim. Ama sevgili ozan kardeşim; “benim bir gün başka, bir gün başka yazdığımı, konuşmaya gelince de mangalda kül bırakmadığımı” ifade etmiş.
Arkadaşımın canı sağ olsun. Benim dostlarım beni terk edecekmiş, öyle diyor.
Yine söylüyorum;
Ben kimsenin ne adamı olurum, ne de kimse beni; bu benim adamım deme cüretini gösterebilir
Özellikle sevgili Karaozan abime, dostuma bunu hatırlatmak isterken, benden yazdığım yazılar nedeniyle uzaklaşan, uzaklaşacak olan var ise; hiç beni aramasınlar, hiç benimle konuşmasınlar, hiç selamımı da almasınlar.
Çünkü benim o insanların selamına ihtiyacım olmadığı gibi, o insanlarında benim selamıma ihtiyaçlarının olduğunu düşünmüyorum!... Çünkü;
Ben ne uşak olurum, nede uşak kullanırım!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.