Mehmet TAŞ
Bu şehirde "basın iflah olur mu?"
Kahramanmaraş Kent konseyi, iyi niyetlerle ve tamamen samimi duygular içinde "yerel basın" konulu 14 Temmuz 2012 tarihinde Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezinde bir panel düzenleyecek.
Panelde Kahramanmaraş'ta yerel basının sorunları tartışılacak, konuşulacak.
Panel öncesinde dün (4 Temmuz) Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan hanımefendinin davetine icabet ettik.
Toplantıya katılan arkadaşlarımız bir çok konuda görüş ve önerilerini dile getirdiler.
Nacizane bende tecrübelerime dayanarak bir iki konu ile ilgili görüşlerimi ifade ettim.
Aslında ifade etmem gerekenleri de ifade edemedim. Şimdi burada onları yazmak istiyorum.
Kahramanmaraş'ın kaba taslak toplam nüfusu 1 milyon. Her ailenin 4 kişiden oluştuğunu var sayarsak 250 bin aile eder.
1000 süper zengin aile var. Kahramanmaraş'ın gayri safi milli gelirinin % 80'i bu süper zengin 1000 aileye gider. Kalan %20'i ise 249 bin aile arasında paylaşılır.
Gelir dağılımındaki bu kadar adaletsizliğin olduğu bir şehirde güçlü, sesi gür çıkan basın olur mu?
Bu seçkin ve süper zengin aileler isterse sosyal ve ekonomik açıdan kasalarına giren 1 günlük kazançlarının karları ile Kahramanmaraş'ın okul, hastane, köprü, han ve hamam gibi bütün sorunlarını en fazla 3 yılda bitirirler.
AYRICA Hac görevi ekonomik durumu olan zenginin boynuna farz olarak yazılmıştır.
Son 5 yıl içinde bu şehirden Ümre ziyareti için sarf edilen ekonomik değer Kahramanmaraş'ın okul, hastane, köprü gibi toplumsal refahı artıracak projelerde harcansaydı, sanırım yine bir çok sorunumuz çözülürdü.
Kahramanmaraş'ta bir kaç iş adamı dışında bu gibi sosyal konulara samimi ve içten geldiği gibi ekonomik destek veren yok gibi.
Bu 1000 ultra süper zengin 1'er milyon tl parayı verdiğinde hiç bir şekilde ekonomik manada bir değer ifade etmez. Peki bu toplanacak para ve bunun Kahramanmaraş'a getireceği hareket, bereket neler yaptırmaz ki?
Kahramanmaraş'ta ben mahalli gazete okumam diyen ultra zenginleri biliyoruz.
Ama bizler buna tavır koymuyor, eleştirmiyor, Allah'a havale ediyoruz. Ama aynı adam milliyetçilikten de bahsettiğinde hadi ordan deme yürekliliğini de gösteremiyoruz.
Bu şehrin Belediye Başkanı, Bu şehrin Milletvekili, Bu şehrin Parti Başkanları, Bu şehrin STK Başkanları her şeyde cömert ama, konu basına destek olunca elleri titriyor.
Peki bu kadar gelir dağılımındaki adaletsizliğin kol gezdiği Kahramanmaraş'ta basına karşıda destek manasında elleri titreyen bu zenginlerle, bu milletvekilleriyle, bu parti başkanlarıyla nereye varılır?
Geçtiğimiz günlerde,
Hanifi Öksüz annesini, Sermet Çuhadar'da babasını kaybetti. Her iki merhuma da Allah'tan rahmet dileyerek konuyu açmak istiyorum.
Bu iki marka isim ile ilgili Mehmet Balduk dışında kimse bir taziye ilanı verme gereğini duymadı.
Bu taziye ilanlarına islami bir kılıf falan uydurmayın.
Bu bir nezaket ve görgü kuralıdır.
Bu bir saygı ve değer ifadesidir.
Tabii her şeye para odaklı bakılınca, bu şehirde, kepaze bir durum çıkıyor ortaya.
Ey Kent konseyi;
Bu şehirde, bu şehrin gelişimi için GÖÇ alması gerek. Kardeş, dayı, teyze çocukları, enişteler, damatlar sosyal katmanın tamamını ellerine almışlar.
Bu sosyal doku bozulmadan, Kahramanmaraş iflah olmaz. Bu sosyal doku bozulmadan "güçlü basın" olmaz.
Yani demem o ki;
14 Temmuz 2012 tarihinde yapılacak olan panelden bir şey çıkmaz. Ve bir çözüm yolu da bulunamaz.
Önce bu 1000 ultra süper zengin sözde değil, özde milliyetçi olmalıdır.
Birde bu şehirde gazetecilik yapanlar, kendine çeki düzen vermelidirler. zira kimi siyasetçiler için öyle methiyeler diziliyor ki, yakında mehdi ilan ederlerse de şaşmam!..
Başarı alkışlanırken, Eleştiri yapılırken her şeyin bir dozajı olmalı. Dozaj kaçınca adam kendisi ile ilgili yazılanları okuyunca, ben ne önemli insanmışım demekten kendini alamıyordur. Ama bizler bu yazılanlara sadece gülüp geçiyoruz. Fakat olan memlekete oluyor. Adam ben yaptım oldu diyor..
Kaybeden ise KAHRAMANMARAŞ oluyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.