Mehmet TAŞ
DÜŞMAN OKLARINA BAKABİLMEK
Bir söz vardır. “Din tutar gibi parti tutmak!” Hayatımın hiçbir döneminde parti taassubu içinde olmadım. Fanatik diyebileceğimiz partili ve ideolojik düşüncelere sahip olan insanlarla da tartışma içine girmedim.
Çünkü aklını kiraya vermiş insanla neyi tartışabilirsin ki?
Dini yapılanmalara, cemaat ve tarikat ilişkilerinde de ben kendimi şeyhime teslim ettim mantığı hâkim anlayış haline geldiği içinde konuya hep uzak durmayı tercih ettim. Tarikat- cemaat ya da dini yapılanmalar ile ilgili de olumlu- olumsuz bir ifadeden de uzak durmaya çalıştım.
Türkiye ve Dünya meselelerine bakarken insan odaklı, İslam odaklı, Türklük odaklı baktım. Bu bakış açısında da biatcı değil sorgulayıcı bir yöntemi tercih ettim. Çünkü Peygamberler dışında hiç kimse mükemmel değildir. Peygamberimiz her şeyin kendisine ayan beyan gösterilmesine rağmen istişare etmiştir. İstişare de hangi sonuç çıkmış ise o sonuca da uymuştur. O halde bu güzel ülkemizde nelerin olup bittiğine bakarken küçük noktalara değil de büyük fotoğrafa bakarak yolumuzu ve yönümüzü belirlememiz gerekmez mi?
**
Türkiye’de 2002 yılından bu yana Ak Parti iktidarı vardır. Türkiye hızlı bir değişim ve dönüşüm içine girmiştir. Bizler ülkemizin geleceğini bireysel geleceğimizden üstün görmez ve buna göre adımlar atmaz isek ülkemizin avucumuzun içinden kayıp gideceğini hesaba katmamız gerekiyor.
Güzel ülkemizde 2010 yılından itibaren sürekli kumpaslara şahit oluyoruz. Ergenekon, Balyoz, 7 Şubat Mit Krizi, 17-25 hükümete darbe planı, 15 Temmuz hain darbe girişimi gibi örnekleri sayabiliriz. Bunun dışında Suriye ve Irak’ta yaşanan olaylar ve bu olaylara geniş bir açıdan baktığımızda Anadolu ve Türklük üzerinde ki büyük saldırıyı görebiliyorum. Bu saldırıda zaman zaman siyasi figür öne çıkartılmış olsa da işin esası oyun ülke ve millet üzerine oynanmaktadır.
Bu gün Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan üzerine kurulan bu oyun ve kumpasların esası Devleti zayıflatmak, milleti birbirine düşürerek Ülkeyi parçalamaktır.
İmam-ı Şafii’ye sormuşlar;
“Fitne zamanında Hakkı tutanları nasıl anlarız?”
İmam Şafii demiş ki;
“Düşmanın oklarını takip ediniz, o sizi Hak ehline götürür.”
**
İmam Şafii Hz’lerinin ifadesine baktığımızda ve buna göre bir yol ayrımına gidecek olursak, ülke menfaatini de kişisel menfaatlerimizin üzerinde tutarsak, yolumuz bellidir.
Bu yol Cumhurbaşkanına sahip çıkmaktır.
Hani bir Sarı Öküz hikâyesi vardır. Hepimiz bunu biliriz. Bu durama düşmek ve sıranın bir gün bize de geleceğini hesaba katacak isek Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a, Sayın Erdoğan ile birlikte hareket eden Sayın Devlet Bahçeli’ye sahip çıkmak gerektiğini düşünüyorum. O Devlet Bahçeli ki 15 Temmuz hain darbe girişimi ve Dünya’da Türkiye üzerine oynanan büyük oyunu fark ederek Devleti güçlü hale getirebilmek için Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine destek vererek bunun hayata geçirilmesini sağlamıştır.
Sayın Bahçeli parti ve kişisel ikbal düşüncesi içerisinde hareket etmemiştir. Türkiye yok olursa bunun altında herkesin kalacağını çok iyi hesaplamış ve adımlarını ona göre atmaktadır.
Suriye’de askerin ne işi var diye sorunlar bunu anlayamazlar. Irak, Suriye Türkiye’nin arka bahçeleridir. Oralarda milyonlarca soydaşımız yaşamaktadır.
Bu gün yarın Fırat kalkanı operasyonu genişleyebilir. Afrin ve Münbiç’e askeri hareket yapılabilinir.
Ne yapalım. Bu operasyonlar olmasın orada bir PKK devleti mi kurulsun? Buna izin mi verelim?
Bize düşen görev bu kritik dönemde ülkemize, milletimize sahip çıkmak olmalıdır.
Bunun için de çok şey düşünmeye gerek yok.
Düşmanın oklarını takip edelim. O bizi hak ehline götürecektir!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.