Elbistan’da Bulunan Selçuklu Eserleri

“Tarihi eserler geçmişin sessiz şahitleridir ve aynı zamanda da kentin hafızalarıdır”

Her eski büyük devletin arkasında kendine dair yazılı ve görsel dokümanların dışında taş ve topraktan izler bırakır. Bu sebepledir ki insanoğlunun serüvenine şahitlik etmiş bugüne dair mesajları olan herhangi bir taş parçası, sıradan gibi gözüken bir fırça darbesi, yırtık bir kâğıt parçası “tarihi eser” sıfatı kazanır. Her ören yeri, ayakta kalmış çeşitli maksatlar için kullanılan her yapı, verileri ve barındırdığı sırlarla aslında büyük bir tarih mecmuasıdır. Bazen bir heykel, bazen büyük bir saray ya da ibadethane, bazen önemsiz gibi gözüken boyutta bir tablo, o medeniyetin gücünü ifade eder.

Her medeniyet, her imparator gücünün kalıcı bir eserde yaşatılmasını ister. Bu tarihi ifade şekli şehirleri ibadethanelerle, saraylarla, devasa boyutta kamu binalarıyla, heykellerle, anıtlarla, tak-ı zaferlerle donatır.  Onun içindir ki bu tip eserler, dünü bugüne ulaştıran sessiz tarihi şahitlerdir. 

Selçuklular zamanında Elbistan önemli gelişmeler göstermiş ve büyük vilayet olmuştur. Çünkü Kayseri’den Halep’e giden kervan yolu buradan geçmekteydi. Bu dönemin en önemli ticaret yollarından biri olması sebebiyle Elbistan Selçuklular döneminde büyük yerleşim merkezlerinden biri olmuştur. Bunun en güzel örneği Maraş valilerle idare edilirken Elbistan, genellikle Selçuklu hanedanından melikler tarafından idare edilmekteydi. Bazı zaman da önemli ümera tarafından yönetilmekteydi.  Bundan dolayı Elbistan Maraş emirliğine dahil olmadığını görüyoruz. Elbistan Selçuklardan sonra bölgeyi elinde tutan Moğollar döneminde en önemli askeri tümenlerini bu coğrafyaya konuşlandırmıştı. İşte bu yüzden stratejik konumundan dolayı birçok tarihi eser burada yükselmiştir. Ancak bunların çok büyük kısmı günümüze ulaşamamıştır. Bizlerde izini bulabildiğimiz eserleri siz okurlara tanıtmaya çalıştık.

1-Hurman Kalesi 

 Bugün Afşin ilçesi sınırları içinde olan bu kale Afşin- Sarız yol güzergâhında olup bölgede Marabuz Kalesi olarak ta bilinir. Roma, Bizans ve Selçuklar tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Ortaçağ’da Bizans, Arap, Süryani ve Ermeni kaynaklarda bu kaleden sıkça bahsedilmektedir. Hurman Kalesi, Anadolu’nun doğusundan, batısına, kuzeyinden güneyine uzanan kervan yollarının kesişme noktasında bulunmaktadır. Bu kale Elbistan’dan gelen geçen kervan yolunun üzerinde olup bu yolun güvenliğini sağlamaktaydı. Haçlılar tarafından da işgal edilen Hurman Kalesi, daha sonra Selçukların eline geçmiştir. 1277’de Memluk Sultanı Baybars bu kaleyi Elbistan Savaşı’ndan sonra almıştır.

2- Elbistan Kalesi

Selçuklular zamanında Elbistan’da bir kale olduğu bilinmektedir. Bu kale şehir merkezinde ki Ulu Cami’nin arkasındadır. Günümüzde de bu bölge hala kale(kala) diye anılmaktadır. Bu kalede Selçuklu sarayının izlerine rastlanmıştır, birde yine bu kalenin içinde Selçuk hamamının kalıntıları mevcuttur. Selçuklu melikleri ve valileri burada oturmaktaydılar.

3- Elbistan Ulu Camii (Cami-i Kebir)

II. GıyaseddinKeyhüsrev zamanında Elbistan valisi olan Mübarezeddin Çavlı tarafından inşa ettirilmiştir. Ancak zamanla çeşitli nedenlerden dolayı tahrip olan camii’nin yerine daha sonra Dulkadirlilerin son beyi Şehsüvar Bey tarafından şimdiki camii inşa edilmiştir. Ancak caminin kitabesi yeni yapılan caminin taç kapısında (portalında) muhafaza edilmiştir. Selçuklar tarafından inşa edilen Ulu Camii’nin 1507’de şehri işgal eden Safevi Türk devleti Hükümdarı Şah İsmail tarafından yıkıldığı söylenmektedir. Bu iki minareli olan Camii’nin diğer minaresinin nasıl yıkıldığı tam olarak bilinmemektedir.

4- Kuru Han

Afşin’in Altınelma (Norşun) mahallesi sınırları içinde bulunmaktadır. 13 yüzyılın ilk yarısında yapıldığı tahmin edilen bu han Kayseri- Elbistan – Halep kervan yolu üzerinde bulunmaktadır.

 

5-Çoğulhan

Çağlı, Çoğlu gibi isimlerle de anılan bu han Afşin’e bağlı Çoğulhan Mahalle’sinde olup şu anda yıkık vaziyettedir. Selçuklu ümerasından Mübarezeddin Çavlı Bey tarafından yapılmıştır. Bu kişinin Elbistan’da yaptırdığı farklı sayıda eserleri vardır. 1240 yılında II. GıyaseddinKeyhüsrev zamanında yapılan bu camiye ait kitabe daha sonra yapıldığı ileri sürülen Elbistan Ulu Cami’nin kapı üstü tacında bulunmaktadır. Çoğulhan Hanı’nın yerleşim yerine bakılırsa Anadolu’da ki en büyük hanlardan biri olduğu anlaşılmaktadır. Bu han üzerinden aynı zamanda Besni tarafına da gidilmekteydi.

6- Zilli Han

Elbistan Nurhak ilçeleri arasında olup şu an yıkık vaziyettedir. Elbistan’da çıkanlar bu hana uğrarlar ve geceyi burada geçirirler daha Nurhak istikametinden güneye ticari yolculuğa geçilir. Bu hanında içinde yer aldığı büyük bir külliye mevcut iken günümüze sadece harabeleri ulaşabilmiştir. Bu han’la ilgili 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri’nde rastlamaktayız. Orda şu bilgilere yer verilmiştir. Elbistan Kazası’nın sınırında bulunan Til- Kebir köyünün geliri, Kanlı Beli, Göç Gören, Ağce Derbent ve Zilli han üzerinden geçen tarik-i ammın (halk yolu- kervan yolu) olması nedeniyle, Akçaderbent ve Zilli Han isimlerinde ki derbentleri korumak için avarız bırakılmıştır.

7- Kamereddin Hanı (Derbent Ağzı)

I.GıyaseddinKeyhüsrev, I. İzzeddin Keykavus, I. Alâeddin Keykubad ve II. GıyaseddinKeyhüsrev devrinin büyük devlet adamlarından biri olan KamareddinKamyar tarafından Kayseri – Elbistan – Halep kervan yolu üzerinde yaptırılmıştır. Derbent Ağzı Hanı olarak da bilinmektedir. KamareddinKamyar’ın Elbistan valiliği zamanında muhtemelen 1237’de yaptırılmıştır.

8- Nurhak Hanı

Nurhak İlçesinde bulunmakta olup şu anda yıkık haldedir. Bu hanın da diğer hanlar gibi 1237’lerde yapıldığı tahmin edilmektedir. Zilli Han- Nurhak Hanı ve Çevirme Hanı Halep – Elbistan – Kayseri arasında ki ana ticaret yolunun Besni tarafına giden tali yol üzerinde olduğunu belirtmemizde fayda vardır.

9- Çevirme Hanı     

Nurhak İlçesi’ne 11 km uzaklıkta olan bu han Kullar kasabasındadır. Bu hanın da diğer hanlar gibi 1237 tarihine yakın bir zamanda yapılmış olması muhtemeldir. Bu han da bölgede ki diğer hanlar gibi harabe haldedir. Nurhak – Çevirme Han Besni’ye giden yol üzerinde bulunmaktadır.

10 – Sevdilli Hanı

Elbistan – Malatya arasında olup Sevdilli Köyünün Han Obası’nda bulunmaktadır. Elbistan’a 38 km ve Kurttepe(Kurtpi Hanı)’a ise 13 km uzaklıktadır. Günümüzde harabe halde bulunan Sevdilli Hanı’nın 13 yüzyılın ilk yarısında yapıldığı tahmin edilmektedir.

11- Kurttepe (Kurtpi ) Hanı

Elbistan’a 51 km uzaklıkta olan bu han Selçuklular zamanında Elbistan – Malatya kervan yolu üzerinde yapılmıştır. İnşa kitabesi bulunmamaktadır. 1230’lardan sonra ki bir tarihte yapıldığı tahmin edilmektedir.

12- Elbistan Selçuk (Saray) Hamamı

Elbistan valisi Mübarezeddin Çavlı Bey, tarafından II. GıyaseddinKeyhüsrev zamanında Ulu Camii’yle birlikte 1239’da yaptırıldığı ileri sürülmektedir. Ulu Camii’nin yakınındadır. Bugün yıkık ve harabe halde olan Elbistan Kalesi’ndedir. Yakın zamanlara kadar kullanılan bu hamam şahıs mülkü olup şu anda kullanılmamaktadır. Bu hamam Elbistan’da ki tek tarihi hamamdır.

Şimdiye kadar hiçbir kaynakta açık olarak Elbistan’da bir Selçuklu sarayından bahsedilmemiştir. Ancak Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın oğlu MugiseddinTuğrulşah’ın Elbistan’da 30 yıldan fazla (1165-1202) meliklik yaptığını düşünecek olursak burada bir sarayın olduğunu tahmin edebiliriz. Günümüzde Kale denilen hemen Ulu Camii’nin arka sırtlarında yer alan yerde bir saray olmalıdır. İbn Bibi(Selçuklu Tarih yazarı) Sultan I. GıyaseddinKeyhüsrev’in Elbistan’a 1196’da sürgün gelişini ve burada ağırlanışını ifade derken kullandığı ifadelerden bu sarayın izlerini bulabiliriz. Selçuklardan Elbistan’da düzenledikleri tören ve eğlencelerin yapıldığı bir sarayın olması çok güçlü ihtimaldir. Şimdi kale ve Ulu Cami ve Selçuk hamamı denilen yerde bir saray olmalıdır. Bu saray Dulkadırli hükümdarları da kullanmışlardır. Günümüzde bu yerde yapılan binaların temel eşme sıralarında çok büyük temel taşları çıkmakta ve bu taşları bilinçsizce tekrar binaların temellerine yerleştirdiklerine şahit olmaktayız. Ayrıca 1507 yılında Şah İsmail’in yaptığı sefer sırasında buraların çok tahribat gördüğünü tarihi kayıtlarda rastlamaktayız.

13- Elbistan Selçuklu Darü’ş- Şifası (Hastahanesi)

Selçukların Elbistan’da yaptırdıkları en önemli eserlerden birisi de Darü’ş-Şifa’dır, Kayseri, Sivas ve Divriği gibi şehirlerde olduğu gibi Selçuklarda Elbistan’da bir Darü’ş-Şifa inşa etmişlerdir. Tarihçi Mükrimin Halil Yinanç’ın belirttiğine göre Elbistan Hastanesi Dulkadirliler döneminde de kullanılmış olup harabesi 1940’lara kadar ulaşılmıştır. Hastanenin taşları başka yapılarda kullanılmak üzere alınmış ve tamamen yok olmuştur. Bu hastanenin ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir.(Şu an hastaneden bir iz kalmamakla birlikte “Tekke” denilen yerin çevresinde olduğu tahmin edilmektedir.)  Ancak Sultan II. Kılıç Arslan’ın oğlu MugiseddinTuğrulşahuzun süre burada meliklik yaptığı için onun zamanında yapıldığı tahmin edilmektedir. Aynı dönemde bu melikin kız kardeşi Gevher Nesibe Kayseri’de bir Darü’ş-Şifa inşa ettirmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan GÜLLÜ Arşivi