1983 yılında, Paris ve Prag’da, toplantılar düzenlenmiştir.
Keza, bu toplantılarda, UNESCO, ilkeler belirlemiştir.
Şöyle ki;
İnsanların gerçek ile ilgili nesnel bilgi sahibi olma ve kitle iletişim araçlarında kendilerini özgürce dile getirme hakları vardır.
Gazetecinin görevi ise, tüm bu haklara bağlı olarak, tarafsız ve en doğru haberi aktarmaktır.
Gazetecinin üretimi, bireysel değildir. Toplumsal bir maldır.
Gazeteci, yalnızca medyaya değil, halka karşı da sorumludur.
Uluslararası ve ulusal yasalar çerçevesinde, gazeteci, kişinin özel yaşamını ve onurunu korumalıdır.
Bu bağlamda, gazeteci, ulusal topluluklara, demokratik kurumlara ve halkın manevi değerlerine karşı saygılı olmalıdır.
Gazeteci, evrensel değerlerin ve kültürel farklılıkların bilincinde olmalıdır.
Gazeteci, barış ve demokrasi, insan hakları, sosyal ilerleme ve ulusal özgürlük kavramına bağlı kalmalıdır.
GAZETECİLİK
Gazetecilik, halkın bilgilendirilmesine uzanan bir yol olmalıdır.
Öyle ki; gazetecilik, bu süreçte, dürüstlük kavramının en yüksek standartlarını korumak zorundadır.
Savaşın ortadan kaldırılması, ırkçılık, diktatörlük ve sömürgecilik ile mücadele edilmelidir.
Yoksulluk, yetersiz beslenme ve salgın hastalıklara karşı uğraş verilmelidir.
MEDYA
Devlet, medyayla çok yakından ilgilenmektedir.
Hukuk ve özellikle de anayasal hukuk, öncelikle medyanın faaliyet alanlarının kapsamını, temel hakları ve devletin izin verilen ve verilmeyen müdahalelerini belirlemektedir.
KÜLTÜR DEVLETİ
Devlet de medyaya katılmaktadır. Ki; bu açıdan kültür devletidir.
Devletin medyaya katılımı, devlet enformasyon politikasıyla gerçekleşmektedir.
HUKUK DEVLETİ
Devlet ayrıca, medya üzerinde denetim görevini yerine getirmektedir. Böylelikle, hukuk devleti olmaktadır.
Devlet, medyayı mahkemeler aracılığıyla ve daha da öncesinde, parlamento aracılığıyla denetlemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.