Ahmet Doğan İLBEY
Her Kurban Bir İsmail’dir, İsmail’iniz Yanınızda mı?
Kurban günündeyiz. İsmail’le buluşuyoruz. Her yer İsmail, her yer kurban! Bir yanımız İsmail, bir yanımız İbrahim.
İsmail’den kurbanlar geçiyor yüreğimin üstünden. İsmail, İbrahim’in imtihanı. İbrahim ulvî ateşler içinde. Karşıdan İsmail geliyor. Vecd ve iman içinde Allah’ın emrine uymuş olarak kurban olmaya duruyor.
Haydi inananlar! Bugün bir İsmail alın yanınıza. İbrahim gibi olup İsmaillerinizi kurban edin. İsmail gibi olup, kurban olun Allah’a, ümmete ve sevdiklerinize. İsmail’in boynuna bıçağı süren, kendini İbrahim gibi bilmeli, bıçağı İbrahim gibi tutmalı. Kurban olmadan bayram olmaz.
Kurtuluşunuz için İsmaillerinizi kurban ediniz. Birer İsmail olsun kalbiniz ve yatın İbrahim’in bıçağının altına. Yoksa ulvi itaat nasıl yerine getirilir? İsmail olan kurtuluyor, İbrahim olan seviniyor. Kurbansızlığınızı kurban kesilmekle yok edin bugün.
İbrahim ve İsmail olmaya çağrılıyoruz. İsmail’in kanına değmeli duâlı ellerimiz. İsmail’in kurban seçilişi ve rızası üzere tâlim etmeliyiz.
İsmail’den kurbanlara niyet etmeli. İbrahim gibi bakmalı İsmail’e bugün. Kirli dünyayı ve günahlarımızı İsmail’den kurbanlarla temizlemeliyiz. İçinizde büyüttüğünüz İsmail’i Allah için kurban edin bugün. "Bismillahi Allahu Ekber.”
İSMAİL VE BIÇAK
İsmail, bıçaktan korkmayan kurban. İsmail ve bıçak, birbirine hasım değil, âyet emri üzere dostlardır. İsmail’in gücü Rabbinden geliyordu, Rabbin ihsanıydı onun bıçaktan korkmayışı. Yunus Emre Hazretleri’nin, “Şimdi adım Yûnus durur ol demde İsmail idi / Ol dost için Arafat’a kurban olup çıkan benim / İsmail’e çaldım bıçak, bıçak ana kâr etmedi” demesi bundandır.
İbrahim’in bıçağının altına yatarken “Anneme selâm söyle üzülmesin” diyen itaatli oğul İsmail, bıçağın Hakk’ın emrine tâbi olduğunu işitince “Allahüekber ve lillahilhamd” diye tesbih eder.
“EMROLUNDUĞUN GİBİ ÇAL BIÇAĞI BOĞAZIMA” DİYEN İSMAİL
Babasına, “Emrolunduğun gibi çal bıçağı boğazıma, kurban olmaya hazırım, beni sabredenlerden bulacaksın” diyen İsmail, kurban olurken Rabbine perde olmadığı içindir ki, bıçak onu kesmedi. İsmail’i kesmeyen bıçak, İbrahim’in elinde tevhid kılıcıydı ve Allah’tan gayrı şeyleri, O’na perde olmaktan çıkarmakla görevliydi.
Rabbin izin vermediği bıçak! İbrahim’in elinde vahiy olan bıçak! İsmail’in boğazında “ah!” diye inleyen bıçak! İbrahim’in eliyle İsmail’in boynuna sürülen bıçak. Taşı ortasından ikiye kesen, fakat İsmail’i kesmeyen bıçak! Rabbin emriyle İsmail’i kesmediğini nida eden mukaddes bıçak! Sana selâm olsun.
“İSMAİLÎ BİR GÖNÜLLE TESLİM OLMAK BIÇAĞA”
Kendini kurban olmakla korkutan şeytanın sol gözünü taş atarak kör eden, İbrahim’in kurbanı İsmail! Yeryüzü İsmail’in kanlarıyla yıkanıyor bugün. İnananlar İsmailce birer âyet oluyorlar.
Bahtınız, İsmail gibi olmalı. Gaye, şairin mısraıyla “İsmailî bir gönülle teslim olmaktır bıçağa.” Mutlak emrin bıçağına... Bunun içindir ki, bıçağı İbrahim gibi tutanların elinde kurban olmaya nasiplenmeli.
Allah’a ve son dinine yakın olmak istiyorsanız bir İsmail alın kendinize. Gönlünüzde yaşattığınız İsmail’i kurban için hazırlayınız bugün. Derûnunuzda büyüttüğünüz İsmail’i vakti geldiği içindir ki kurban ediniz. İsmail de biziz, İbrahim de, kurban eden de…
HER KURBAN BİR İSMAİL’DİR
Kurban, yani İsmail, Allah’a yakın olmak demek. İsmail, Allah’a yaklaştıran kurban. Kurban, bir imtihan sebebi. İsmail, imtihanı geçen mukaddes kurban. Yunus Emre Hazretleri, “İsmail gibi kurban olmayınca / Cebrâil güzel koçu indirmeye” demiş. Demek ki, kurtuluşumuz kurban üzere, yani İsmail teslimiyeti üzere olacak. İsmailler çoğaldıkça ilk kan sevinecek ve inananlar kurtulacak.
Kurban, kulun Rabbine teslimiyetidir ki İsmail’de sembolleşir. İsmail, güzel ahlâk ve doğruluk, yani Allah’a yakınlık demektir. Allah’ın, kullarından istediklerini İsmail teslimiyetiyle yerine getirenler bahtiyardır.
İsmail, Allah’a adanmış bir güzel dost… İsmail, rüyâsını gördüğümüz “Hakk’a tapan ümmetin” kurbanıdır ve büyük dâvamızın elbet bir gün gerçekleşeceğine delâlettir.
Şimdiki zamanda yaşayan İsmail de böyleydi. İflah olmaz ıstırap ve mihnetler içinde geçen bir neslin deste başıydı. Gencecikken yüklenmişti İsmail üzere kurban oluş fikirlerini. Dostlarına gönül ve fikir tâlimince kurbandı her vakit. Âşık Seyranî’nin mısralarıyla söylüyordu kurban olduğunu: “Mesnedim yok azlim kaygı çekeyim / Usta başı gibi ölçüp biçeyim / Evvel âhir bir kurbanlık tekeyim / Vakti gelsin bıçağını çal bana.”
“Din Günü”ne ve dostlarına adanmış bir kurbandı İsmail. “Beni kurban ediniz” cesareti onun hayat tarzıydı. Irmaklar gibi coşkun, bitek topraklar gibi fedakâr ve hasbî idi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.