Ahmet Doğan İLBEY
Himmeti millet olan Türkler çoğalsın
Eskiden himmetimiz milletimizdi. Himmeti millet olan tek başına milletti. Himmetimiz milletimiz olduğu içindir ki her birimiz tek başımıza millet hüviyetini hakkıyla taşır ve vecibelerini yerine getirirdik. Sonra himmetimizi “uluslaşma” uğruna heba ettik. Bediüzzaman Hazretleri “Kimin himmeti milleti ise, o tek başına bir millettir” sözüyle “Kişinin himmeti ne derece yüce olursa o derece yüceleceğini” ifade ediyor. Bu sözün mânası, himmeti millet olan kişi dîninin vecibeleriyle ne kadar bütünleşirse müminlik yolunda da o kadar ilerleyecektir. Kim, Allah yolunda gayret edip nefsini arıtabilirse kendini kurtarmıştır ve tek başına millettir. Dinî istikâmette gayretli ve hamiyetli olmak mânasına gelen himmet, kalbin ve imanın Allah’a ulaştırmayan meşguliyetlerden uzak durmasıdır. Hamiyet, din ve vatan gibi gibi ulvî değerleri korumak, ömrünü din yolunda tamamlamaktır ve himmetin kemâl mertebesidir.
MİLLETİ BOZAN ZEHİRLİ BİR ÇAĞDAYIZ
Milleti bozan zehirli bir çağdayız. Zaman, himmetin mânasını Türkiye’de topyekûn “millet” olma tâlimine teşmil etme zamanı. Tek başına millet olmuş insan-ı kâmillerin yolunda yürümeden, onlar gibi muamele etmeden tarihteki gibi necip millet olmak zor. Dîni bütün bir millet olmak istiyorsak, tasavvuf âlimlerinin “Himmet kanatlarını aç, zira kuşu semalara yükselten kanadı olduğu gibi insanı da yücelten himmetidir” sözünü her fikir ve fiilimize esas almalıyız ki, himmeti Türk milletine olanlar çoğalsın.
HİMMETİ MİLLET OLAN TÜRKLÜĞE İHTİYAÇ VAR
Tarihteki gibi millet-i İslâmiye’nin şartlarını temsil kabiliyeti taşıyan Türklerin varlığına muhtacız. Türkler, İslâm mânasına gelen millet yapısına uygun istikâmette hızla yürümeli ve devleti de dönüştürmeli. Böylece isim sahipliğine diğer Müslüman unsurların itirazı kalmamalı.
Bunun içindir ki 21. asrın yozlaştırıcı ve parçalayıcı şartlarında İslâm’dan gelen “millet” hüviyetinin Türkiye’de yeniden inşa edilmesi gerek. Sırat-ı müstakim üzere Hakka tapan millet olmayı himmet ettikleri müddetçe Türkiye’nin sahipliğini Türklerden kimse almaya cesaret edemeyecek ve böyle bir fiilin işlenmesine ihtiyaç da hissedilmeyecek.
HİMMETLERİMİZİ TOPLAYIP MİLLET OLMAK MECBURİYETİNDEYİZ
Bu suallerin muhatabı İslâm’ın millet hüviyetini temsil kabiliyet ve asâletine sahip Türkler himmetlerini toplayıp asıl mânasıyla yeniden millet olmak mecburiyetindedir. Kavim ve ırk üstü bir kimlik olan Türkler Türk İslâm Cumhuriyetinin rüyasını gördüğü içindir ki hâdim ve hamiyetperver vasfı gereğince himmeti millet üzerine olmalı. Fâsıklığın asrî yüzü olan lâ-dinî ve pozitivist Cumhuriyet zihniyetiyle bulaşan seküler ulusalcılık düşüncesinden sıyrılıp tarihin en yüksek himmetini göstererek bir daha millet olma cehdini kuşanmalıyız.
TÜRK’ÜN DEĞERİ HİMMETİ MİLLET OLMASIYLA ÖLÇÜLÜR
İslâmlaşmış çağlarımızın siyaset, ilim ve medeniyetteki hamiyetini bir daha sahiplenecek, yâni himmeti millet olan Türklüğe ihtiyacımız var. Türk’ün değeri himmeti millet üstüne olmasıyla ölçülür. Âlimanın sözüdür: “Bir adamın kıymeti himmeti nisbetindedir.”
Hamiyet vasfını bir daha sahipleneceği içindir ki Türkiye’nin emniyeti, himmeti millet olan Türklerdedir. Emniyet, birlik ve huzur demektir. Müslüman aynı mânaya gelen Türkler bu ülkenin emniyetini din, yâni millet üzere sahiplendiği gün birlik ve huzur tamam olacak; iyilikle, merhametle ve asırlarca sürüp gelen din ü devlet tecrübesiyle idare edeceğini bir daha ispat edecek.
Bin yıldır bu vasıf ve seciyeye sahip Türklerindi bu vazife, bugün de onundur. Ârifler “Kişinin himmeti dağları yerinden oynatır” demişler. Tutun himmetinizi, himmeti millet olan Türkler çoğalsın. ([email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.