İngilizleri Bölgeden Çekilmesi

“Tarih, bir milletin hafızasıdır. Hafıza kaybı yaşayan milletler önce köle, daha sonra da yok olmaya mahkum olurlar. Tarih aynı zamanda bizleri geçmişimizle yüzleştirerek bu güne kadar belki de doğru olarak bildiğimiz birçok şeyin yeniden değerlendirilmesine fırsat verir. Tarihin belgelerle tespiti ise bir bakıma ezber bozar. Belgelerle ortaya konan tarih, kimsenin inkar edemeyeceği sonuçları ortaya koyduğu gibi iç dünyamızda saklı kalan derin şüphelerin ortadan kalmasını sağlar. “

 

1111İngilizler fransızlara maraş teslim etme törenifransız askerleri maraşa girerken

İngilizlerin Maraş’ı Farnsızlara teslim etme töreni 01Kasım 1919

 

İngilizler bölgede sekiz ay kalmışlardır, 15 Eylül 1919 tarihinde Fransızlarla imzalamış oldukları “Suriye İtilafnamesi” gereği 1 Kasım 1919 da Maraş'ı terk edip giderlerken yerlerini Fransız işgal kuvvetlerine bırakmışlardır.

Maraş’ta da Anadolu’nun diğer şehirlerinde olduğu gibi İngiliz işgali yerine Fransız işgalinin almasına tepki göstermektedir. Ermeniler Fransız işgalini sevinçle karşılarken, Türkler bu işgali protesto etmeye yönelirler. Örneğin Maraşlı Ermenilerden bir gurup, Adana’da ki Fransız Komutanı’na rica ederler. Bunu haber alan Türk ve Müslüman halk, Fransızlarların Maraş’a gelişini protestesto amacıyla Ulu camii’de miting yapma hazırlığına girişir ve Antep’te İngiliz işgali sakin geçerken, Ermenilere dayalı Fransız işgali protesto edilir.

Fransız işgaline karşı Türklerin ilk tepkileri, Ermenilere yönelmiş bir tepkidir. Doğrudan doğruya Fransızlara karşı bir tepki yok gibidir. O kadar ki Maraş’ta eşraftan Beyazıtzadeler, Fransızları büyük bir ziyaret vererek karşılarlar. Bir kısım Maraş eşrafı, başta Mutasarrıf olmak üzere, Fransız Dışişleri Bakanlığı’na Maraş ileri gelenlerinin imzalarıyla bir telgraf çekerek, Maraş Askeri Valiliği’nin Osmaniye’nin Fransız Askeri Valisi Andrea’ya verilmesini isterler. Kozan eşrafı, Ermeni’siz bir Fransız işgaline rıza bildirir. Falih Rıfkı Atay’a göre “İstanbul’da Kuvayı Milliye öncülüğünü yapanlar bile, Urfa, Maraş ve Antep’i alan Fransızlara hoş görünülmesini öğüt veriyorlardı”bu illerin eşrafı, Fransız işgaline son verilmesinden önce, işgalde “Ermeni askeri yerine Fransız ya da Kuzey Afrikalı Müslüman askerlerin kullanılmasını önerirler. Fransızlar, Kilis - Antep yolunu kapayan Teğmen Şahin’in yolu açmasını 21 Şubat 1920 günü Antep Mutasarrıfı’na gönderdikleri bir mektupla isteyince, bu kahraman ilin millici ileri gelenleri, Şahin kuvvetlerinin geri çekilmesi için, her şeyden önce “Antep’te ki Ermeni gönüllü birliklerinin uzaklaştırılmasını ve bunların Türk iç işlerine karıştırılmamasını“ ileri sürerler. Fransızlar bir ölçüde bu istekleri gerçekleştirmeye çalışmışlar. Ermenilerin yerine Fransız ya da Kuzey Afrikalı Müslüman askerleri getirmeyi denemişlerdir.  Hatta 1919 Aralık ayı başlarında Sivas’ta Mustafa Kemal’i ziyaret eden Suriye ve ErmanistanOlaganüstüKomseri François George – Picot, yola çıkmadan önce yeni işgal edilen yerlerden Ermeni askerlerinin çekilmesi, emrini verdiğini, söylemiştir. Bununla birlikte Fransız vaatları lafta kalır.  Ermeniler, işgalci Fransa’nın temel dayanağı olmakta devam ederler.

Gelirken Ermeniler tarafından büyük sevinçle karşılanan İngiliz kuvvetleri, Fransız kuvvetlerinin Maraş’a gelmesi üzerine 1 Kasım 1919 tarihinde akşamüzeri şehirden ayrıldılar ve Antep’e gittiler. Geceleyin Antep’de kamp kurdular. 4 Kasım 1919 tarihinde sabah saat 8.30’da kamplarını kaldıran Maraş ve Antep’de ki İngiliz askerleri gurubu Mısır’a uzun bir yolculuğa başlamak üzere bölgeyi terk ettiler.  

Kısaca, Güney’de milli direnme, dört yıl savaştığımız işgalci devlerden çok, Ermenilere karşı başlamıştır. Bu devletlerin Mondros Mütarekesi’ni çiğnemeleri, önemli bir tepki yaratmış değildir. Özellikle İngiliz işgaline herhangi tepki yoktur.

 

FRANSIZLARIN BÖLGEYE GELMESİ   

fransız askerleri maraşa girerken

15 Eylül 1919 tarihinde İngilizlerle Fransızlar arasında akdedilen Suriye İtalafnamesi üzerine Fransız kuvvetleri bölgeyi igale başladılar. Fransız kuvvetleri bu amaçla 29 Ekim 1919’da Antep şehrine girdiler. Şehirde ki Ermeniler tarafından alkışlarla, çiçeklerle karşılandılar. Çünkü Fransız kuvvetleri içinde bir Ermeni taburu bulunuyordu.

Fransız işgali bölge halkının ekonomik gücünü etkiliyecek nitelikte idi. Çünkü Malatya, Adıyaman, Darende, Gürün, Pınarbaşı, Sarız, Elbistan ve Pazarcık bölgeleri ekonomik açıdan dünyaya açılma kapısı Fransız işgaliyle kapatılmış oluyordu. Bu sebeple bölge ekonomik açıdan Fransızlara bağlı olacaktı ki bu durumda adı geçen yerlerin Türk hakimiyetinden çıkması demekti. Zaten Fransızların bölgeyi işgal amacı ekonomiktir. Fransızlara göre Çukurova, Alp dağlarına sahip olan Nil Deltasıdır. Bu bölgeyi elinde bulundurmak isteyen Fransızlar Maraş’ı işgal etmeden kendilerini emniyette hissetmiyorlardı. Çünkü Maraş stretejik konumu açısından İç ve Doğu Anadolu’ya geçiş noktasında bulunuyordu. Üstelikte buradan güneye doğru rahatlıkla genişliyebilirdi. Zaten bu işgal karşısında İstanbul Hükümeti’nin eli –kolu bağlı idi. İstanbul Hükümeti işgale karşı bir tavır almadı. Çünkü bir tavır alması karşısında İtilaf Devletlerini kızdırabilirdi. Bu yüzden iş başa kalmıştı.

Gelelim işgalin şekline; Fransız askeri 13 piyade taburu, üç süvari bölüğü ve dört topçu bataryası ile Maraş, Antep ve Urfa gibi şehirleri işgale başladılar. İngiltere ve Fransız temsiciler arasında hazırlanan beyannameye göre, Fransa’nın Urfa, Antep, Maraş ve Adana’yı kapsayan alanda kendi güdümlerinde küçük Ermenistan devleti kurmak istedikleri artık belli olmuştu. Bunun üzerine Zaho’da bulunan İngiliz birlikleri Musul’a çekilmişlerdi. Fransızların Dıyarbakır’ı işgal edeceklerine dair o dönemin Arapça gazetelerde konu ile ilgili yazılar yayınlanıyordu. Bunun üzerine Fransa’nın işgal alanını kuzeye doğru genişlemesini engellemek için, Heyeti Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın talimatıyla Malatya 12. Süvari alayını iki cebel topu ve iki mitralyöz ile takviye ederek Besni’ye gönderildi. Dıyabakır işgalini önlemek için Karacun(Urfa’nın Hilvan İlçesi) ve Viranşehir’de hazır kuvvetler bulunmaktadır. Ayrıca Elbistan’da da üçüncü kolordudan hazır kuvvet bulundurulmasının uygun olduğu talimatı verilmiştir.

Yörenin Fransızlara bırakılacağı haberi Ekim 1919’da Maraş’a ulaştı. Aynı günlerde merkezi Sivas'ta bulunan 3.ncü Kolordu kumandanlığı da boş durmuyordu. Kolordu Kumandanı Albay Selehattin Bey, olayları yakından takip etmek amacıyla, Sivas'tan Elbistan'a geldi. Maraş'ın Fransızlar tarafından bir kaç gün içinde işgal edileceğini Elbistan halkını uyardı.  Albay Selehattin Bey, Sivas Heyet-i Temsiliyesi’nin de onayıyla devir- teslim sürecinde doğabilecek boşluklardan yararlanarak, Maraş’a girmeyi düşünüyordu. Albay Selahattin Bey, Sivas’ta ki vekiline bu hususta Elbistan’dan bazı talimatlar verdi. Talimatında; Maraş, Antep ve Urfa vilayetlerinden İngiliz kuvvetlerinin çekilip yerine Fransız kuvvetlerinin geleceğinin anlaşıldığını belirten Albay Selahattin Bey şu tedbirlerinin alınmasını uygun görmüştür.

“İngilizlerin bölgeyi işgali aslında Mondoros Mütarekesi hükümlerine aykırı idi. Bu sebeple bölgeyi başka devlete devretmesi, milletin haklarına ve hükümetin haysiyetine vurulmuş bir darbe olacaktır. Bölgeye Fransız kuvvetleri gelmeden oradan fiilen milli teşkilatın kurularak, milletin haklarına sahip çıkılması ve işgale karşı koyması kutsal bir vazifedir. Maraş ve bunun yanında Antep’in mümkün olduğu takdirde üçüncü kolordu koruyacaktır. Elbistan, Maraş ve Antep’de milli direniş teşkilatı düzenlenecek ve tertip edilecektir. Ayrıca Malatya’dan Maraş’a bir askeri müfreze gönderilmesi düşünülmektedir. Üçüncü Kolordunun Maraş’ta ki milli kuvvetleri ele alması ve organize etmesi için acele olarak Aziziye (Pınarbaşı)’den bir süvari güneye yollanması gereklidir. Sivas’tan bir subay ile iki hafif makineli tüfek ve müfrezeye yetişmek üzere yollanmalı ve müfrezenin masrafları verilmelidir. Müfreze subayı Elbistan ve Maraş’taki durumdan telgrafla kolorduya devamlı bilgi verecektir. Hıristiyanların mal ve canlarına dokunulmaması, müfrezenin en kısa zamanda hareket etmesi ve hareketinin gizli tutulması gereklidir.”

İşgalden önce Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyesi namına Hayrullah Bey Sivas’ta bulunan Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya bir telgraf çekerek “Salı günü Fransızların Maraş’a geleceğininin kesinleştiğini, bu sebeple acele olarak takip edilecek hareket hattının kendilerine bildirilmesini” istedi.

Pazarcık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Kılıç Ali

 Hatta bu amaç için Sivas Heyet-i Temsiliyesi, Kılıç Ali (Piyade Yüzbaşı Ali Asaf) Bey’in komutasındaki bir birliği Pazarcık’a göndermişti. Kılıç Ali Bey, 1919 yılının aralık ayı başlarında, yanlarında iki hafif makineli tüfek ve on beş askerle Pazarcık'a geldi. Bu küçük birlik, halkın üzerinde şaşılacak derecede büyük tesir uyandırdı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra büsbütün dağıldığı ve kaybolduğu sanılan Türk ordusunun timsali olan bu küçük birlik, Türk’ün hiçbir zaman göçüp gitmeyeceğinin, Türk ordusunun yeniden ortaya çıkarak düşmanı tepeleyeceğinin ve vatanı kurtaracağının bir delili sayılıyordu.

Kılıç Ali Bey'in çalışmaları sonucu Pazarcıklıların Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne katılmaları Fransızların korkulu rüyası olur. Çünkü tamamıyla dağlık, ormanlık, bataklık ve akarsularla kaplı bu doğal kale içinde, Türk milletinin en savaşçı bir bölümü oturmaktaydı. Fransızlar Pazarcık'taki aşiret reisleri ile irtibata geçerek kendi taraflarına çekmeye çalışmışlardır. Ama vatansever duygularla dolu olan bu kişiler kesinlikle Fransızların karşısında yer alarak, Pazarcık'ta Milli Mücadeleyi desteklemişlerdir. Toplumun her kesiminin katılımı ile oluşan Pazarcık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, aşağıdaki kişilerden oluşmaktadır:

Cemiyet Başkanı Batumlu Ançeloğlu Muhacir Ali Efendi,

1. Cemiyet'e ilk olarak giren Tilkiler aşiretinden Kara Silo Ağa,

2. Atmalı Aşireti Bozağazade Paşa Yakup Hamdi TBMM 1.Dönem Albümünden

3. Sinemilli Aşireti Reisi Tapo Ağa,

4. Göynük Çerkezlerinden Uzun Yusuf Ağa (şehit olmuştur),

5. Büyük Nacar Köyü'nden Kara Ali Ağazade Hasan Efendi,

6. Beşenli Cuma Kahya,

7. Ufacıklı Köyü'nden Mahmut Ağa'nın oğlu Büyük Mehmet Ağa,

8. Ufacıklı Köyü'nden Ali Ağazade Ali Efendi,

9. Helete (Düzbağ) Köyü'nden Mahmut Ağa'nın oğlu Büyük Mehmet Ağa,

10. Helete (Düzbağ) Köyü'nden Hocazadelerden Büyük Salman Ağa,

11. Helete (Düzbağ) Köyü'nden Vakkasoğlu Salman Çavuş,

12. Pazarcık Savcısı Abdullah Beyazıtoğlu,

13. Jandarma Kumandanı Mehmet Ramazan Efendi, (Konya Seydişehirli)

14.Ziraat Bankası memuru AlimEfendizade Muhlis Efendi

15. İskilipli olan Muallim Mehmet Fevzi, (Cebe)

16. Helete Köyü Jandarma Karakol Kumandanı Hafız Mehmet Efendi.

17. Nüfus KatibiMülazimzade Mehmet Sait Efendi.

Pazarcık Kuvay-ı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Mustafa Kemal ve bölgedeki sorumlularla irtibata geçerek bölge müdafaasında düşmana karşı direnişte fiilen görev almışlardır. Özellikle Maraş-Antep arasındaki Fransız kuvvetlerinin ikmal yollarını keserek etkili olmuşlardır. Topaktaş ve Akçakoyunlu mevkilerinde Antep'ten Maraş'a askeri mühimmat taşıyan bir müfrezenin imhasında Pazarcık Kuva-i Milliye çeteleri etkin bir rol oynamıştır.

Not:”TBMM'nin 23.05.1926 tarihli oturumunda Pazarcık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri Kurtuluş Savaşı'nda gösterdikleri üstün hizmetlerden dolayı "Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası" ile taltif edilmişlerdir. Milli Mücadelenin başladığı yıllarda Kuvay-i Milliye'nin bu bölge komutanı Kılıç Ali Paşa, Atmalıların Reisi Yakup Hamdi Paşa ve kayınbiraderi Sinemilli Aşireti Reisi Tapo Ağa ile irtibata geçmiş bu bölgedeki Fransızların temizlenmesinde Maraş ve Antep'te mücadele vermişlerdir. Büyük başarılar elde ederek bu topraklardan Fransızlar temizlenmiştir. Yakup Hamdi Paşa'ya İstiklal Madalyası verilmiştir.”

Pazarcık'ta nüfus sahibi olan Atmalı Aşireti Reisi Yakup Hamdi'nin çadırında görüyoruz

Sırıklı Yaylası Aşiretin Yönetildiği Kıl Çadır. (26 Ağustor 1919 )

Pazarcık'ta nüfus sahibi olan Atmalı Aşireti Reisi Yakup Hamdi'nin çadırında görüyoruz. Maraş'ın İngiliz işgali altında olduğu 1919 senesi...

Soldan sağa

1-Vakkas Ağa (Paşa Yakup Hamdi Bey’in amcası)

2-Ali Ağa (Paşa Yakup Hamdi Bey’in ikinci oğlu

3-Paşa Yakup Hamdi Bey

4-Binbaşı  İngiliz E. Noel

5- Paşa Yakup HamdiBey’in birinci oğlu Şahin Bey

6-Paşa Hamdi Bey’in abisi Şıh Öehmed

7- arka fon aşiret mensupları

26 Ağustos 1919 Sırıklı yaylası toplantısından sonra

14 Eylül 1919 Pazarcık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kuruluşu.

07.Aralık 1919 Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kuruluşu

Not: Bu bilgilerin bir kısmı ve resim ( Milli Mücadelenin İlk Kıvılcımı Abdurrezak Akbaba,) çalışmasından temin edilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, bu amaçla 13. Kolordu Kumandanlığına verdiği talimatta, “Maraş, Antep ve Urfa'nın Fransızlar tarafından işgal edilmesinin engellemeye çalışılmasını, bu yapılmadığı takdirde Fransız kuvvetlerinin bölgede barındırılmaması için her çareye başvurulmasının gerekli olduğunu” bildirdi.

Bu arada Fransızların Maraş’ı işgal edeceği haberi kentte çok olumsuz bir etki yarattı. Halk, Fransız işgalinin Maraş için büyük bir yıkım olacağını, ayrılıkçı Ermenilerin baskılarının artacağını düşünüyordu. Bundan haksız da değillerdi. Gerçekten de ayrılıkçı Ermenilerle Fransızlar arasında çok yakın bir ilişki vardı ve Adana’na da ki işgal bunu somut olarak gösteriyordu. Ayrıca Fransızlar, ayrılıkçı Ermenilerden oluşan “Legiond’Orinent” .(*Fransa tarafından Doğu Lejyonu'nun kurulması tasarısı- 1916 yılında düşünülmüş ve süratle ele alınmıştır. Bu lejyon daha sonraları Ermeni Lejyonu adı ile anılacaktır. Ve lejyon kurulması tasarısı, uzun zaman Fransa ile İngiltere hükümetleri arasında siyasî tercih olarak gündemde kalacak, Fransa'nın güney vilâyetlerimizi işgali sıralarında bir emperyalizm aracı olarak ortaya çıkmış olacaktı ve adını verdikleri bir alay oluşturmuşlardı). İşgal ettikleri her kente, bu alayın bir, iki taburunu götürüyorlardı. Bu durum Maraş ve çevresinde çok ciddi bir rahatsızlık yaratıyordu ve çevredeki işgaller sırasında ki baskılar halkın gözünü çok korkmuştu. Artık bu zor koşulların Maraş ve çevre halkına da uygulanacağını herkes biliyordu. Bu yüzden yapılan mitinglerle bu durumlara halkın izin vermeyeceğini sık sık dile getiriyorlardı. Hatta Hariciye (Dışişler)Nazareti aracılığı ile İngiltere ve ABD elçilerine, askeri temsilcilerine ve Dışişleri bakanlarına telgraflar çekildi. Telgraflarda, özet olarak “   Maraş Mütareke sonuna değin işgal altında kalacaksa, hiç değilse İngilizlerin işgali altında kalmalıdır”deniyordu.  Fakat bu başvurulardan hiçbir sonuç alınamamıştı. Bir tek kurtuluş reçetesi vardı o da halkın kendi öz gücüydü. Ama Fransız, açısından da bu işgal kaçınılmazdı. Çünkü:  Başta Maraş olmak üzere bölgenin ekonomik ve stratejik değeri Fransızların iştahını kabartmaya yetiyordu.   

İngiltere’nin Maraş’ı Fransız askerlerine teslim etmesi (29 Ekim 1919)

 

Antep, Urfa ve Maraş’ta Fransız kuvvetlerinin İngiliz kuvvetleri ile yer değiştirilmesi ile görevlendirilen ColonelPiepape ile Osmaniye’de temasta bulunan Ermeni Doktor Artin 28 Ekim 1919’da eski Osmanlı Mebuslarından ve Hınçak komitesinin faal üyelerinden olan AgopHırlakyan’a çektiği telgarafta “yarın misaferlerizle Maraş’tayız” diyordu. Bu Fransız kuvvetlerinin Maraş’ı işgal için hareket edeceğine dair kesin işaret idi. Nitekim 29 Ekim 1919 Çarşamba günü Fransız Yüzbaşısı Joly yanında bir kısım kuvvet olduğu halde Maraş’a geldi ve İngiliz askeri kumandanı ile görüşme yaptı.

29 Ekim 1919 Çarşamba günü Fransız öncü kuvvetleri Yüzbaşı Julie komutasında Maraş'a geldi. 30 Ekim Perşembe günü de De Fontzine komutasında 1000 Fransız ve 500 Cezayir asıllı asker ile Fransız askeri elbisesi giymiş 400 Fransız eşkıyası Maraş'ı işgal etmeye başladılar. Maraş'ta bulunan Ermeniler Fransız işgal ordusunu coşkun gösterilerle karşıladılar.

Devam Edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan GÜLLÜ Arşivi