Mehmet TAŞ
Kurban “adanmışlık” değil midir?
Yüce dinimiz İslam; beşeri ilişkilerin düzen ve tanzimi açısından evrensel değerlere 1400 yıl önce insanlığa ilan etmiştir.
Hakça paylaşım, adalet, fedakarlık gibi insan ilişkilerinde büyük önem arz eden bu değerler ibadet olarak kabul edilmiştir. Zekat İslam’ın şartlarından biri olarak önümüze çıkarken, kurban bayramını bir et yeme günü olarak görmek haksızlık değil mi?
Son yıllarda çok görüyoruz; “Ya ede kurbanı kestik dolaba koyduk, tatile çıktık” Ya kardeşim kurban etini Allah rızası için dağıtmayacaksan ne diye kurban kesiyorsun ki? Bu yaptığınla kimi kandırıyorsun? Allah, gören, bilen, işiten değil mi?
Ne yazık ki; dini bayramlarımız son yıllarda adeta bir tatil dönemi halini aldı. Devletin süreleri uzatması turizmciler açısından fayda getirse bile, örf, adet ve geleneklerimiz açısından hiç iyi değildir. Çoğu insan bayram sabahını bile evlerinde geçirmeden bir yerlere kapağı atacaklardır. Anne –baba yalnızdır. Çocuklarını, torunlarını bekleyecektir. Ama boşuna. Onlar başka yerlerde keyfince tatilin tadını çıkartma derdindedir.
**
Bayramlarımız, bayram olmaktan çıktı. Bayramlarımız tatil günlerine dönüştü. Şimdilerde kurbanı kesip buzdolabına yerleştiren bir de zümre çıktı ortaya…
Ve biz diyoruz ki; nerede o eski bayramlar?
Kurban Allah rızası için kesilip dağıtılmıyorsa, buzdolaplarına yerleştirilen et haline gelmiş ise, bayramların bereketi, huzuru, güzelliği kalır mı?
Şimdi tamda o dönemleri yaşıyoruz.
Kurban’ın adanmışlık olduğundan bihaber olanların kestiği kurban buzdolabında ancak et olarak yerini alır.
Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir hadisinden habersiz, zekat ve sadakaya uzak insanların sadece gösteriş için kesip buzdolabına yerleştirdiği kurban ve bu günleri tatil olarak gören insanlık alemi…. Ne bekliyoruz ki; ancak bu kadar olur işte.
**
Oysa büyüklerimiz Bayram sabahı önce namaza, sonra mezarlığa giderdi.
Bende rahmetli babamdan bunu öğrendim. Şimdi her bayram sabahı ilk işim anam ve babamla mezarlıkta bayramlaşmak oluyor. Sonra bayram telaşı ve heyecanı içine giriyoruz.
Kurban eti üçe bölünürdü. Biri dağıtılırdı. Biri gelen misafirlere ikrams edilirdi. Biri de ev halkına bırakılırdı.
Son yıllarda ise rahmetli babam bu paylaşımı değiştirmişti. Demişti ki; o eskiden gelen misafirler gelmez oldu. Gelip gidenler kendi çocuklarım ve akrabalarım. Bu durumda kurban eti üçe ayrılır ama ikisi dağıtılır biri eve bırakılır demişti. Hatta bir defasında bir ay sonra buzdolabında et görmüştü de anneme kızmıştı, biz kurbanı et evde kalsın diye değil dağıtılsın diye kesiyoruz demişti.
Bende buna uyuyorum.
Kurban, Allah rızası için yapılan bir ibadettir. Evlerde buzdolaplarında aylarca et bulunsun diye yapılan bir ibadet değildir.
Kurban adanmışlık olduğuna göre, gereği de o şekilde yapılmalıdır. Ne mutlu böyle yapan ve uygulayan adanmışlara.
Ne mutlu bayramı bayram gibi yaşayan müminlere ki, onlar hala insanlık zerresini yüreklerinde taşırlar.
İşte bu duygu ve düşüncelerle, kurban etini dağıtan buzdolabına mahkum etmeyen müminlerden olabilmek ümidiyle, mutlu bayramlar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.