Ahmet Doğan İLBEY
KURTLAR VE DARBECİLER
Kurtların insan sûretinde olanlarına darbeci denir. Din-i mübin’den beslenmediği için kâbil karakterlidir ve insanlığın en aşağısıdır, yâni esfel-i sâfilin... Kurtlarla aynı geni taşır; haşin ve yırtıcıdır. Merhamet, sevgi ve emin kişilik gibi meziyetleri olmaz. Kurtlar gibi kendi gücünü en üstün güç bilen, hak-hukuk tanımayan zorbalığın ve parçalayıcılığın adıdır.
KURTLAR KUZULARIN, DARBECİLERİN MİLLETİN DÜŞMANIDIRLAR
Kurtlaşmak: Kendinden olmayanı sevmemek, kabullenmemek ve saldırmaktır.
Lânete uğramışlığı temsil eder ve insanlıktan düşmüş olan mânasına gelir. Eski çağlarda cezalandırılacak kötü insana “kurt adam” cezası verilir ve ölünceye kadar kurt olarak kalırmış. Darbeciler de kurtlaşan kötü adamlar gibi Hakka tapan Türk milleti güçlendikçe kurtlaşıyorlar.
Kurtlar koyunların, darbeciler de hürriyet içinde yaşamak isteyen milletin ezelî düşmanıdırlar. Kurtlar çobanın sürüsüne, darbeciler de millete zarar verirler. Kurtlar ön hazırlık yaptıktan sonra avlarına saldırırlar. Darbeciler de tepeden inme darbe yoluyla idareyi ele geçirirler.
KURTLAR PARANOYAKTIR, DARBECİLER DE PARANOYAKTIR
Kurtlar paranoyaktır, dolayısıyla darbeciler de paranoyaktır. Hak edilmeyen gurur ve iktidarın, kuşku ve güvensizliğin, bencillik ve hezeyanın beslediği megalomanik davranışlarla ortaya çıkan bir ruh hastalığıdır bu... Bundandır ki darbeciler daima patolojik bir hâkimiyet krizi çeker ve sürekli “irtica, başörtüsü, laikçilik, iç düşman, dış düşman” kâbusu görürler. Dolasıyla evhamlı ve teyakkuz hâlindedirler.
Kurtların ormana, darbecilerin de millete mensubiyet şuuru yoktur. Kurtlar için ormanda kendi cinsinden başkası düşmandır. Darbeciler için de kendi vesayetlerine girmeyen herkes düşmandır. Aralarına başkalarını almazlar. Sınıf şuuru taşırlar. Kurtlaşmış “üstün” darbecinin başkanlığında hep muktedir olmak isterler. Hür iradeleriyle idarecilerini seçen toplumdan nefret eder, askerî militarizme bağlı toplumdan hoşlanırlar. Kurtlar gibi puslu havayı sever, günlük güneşlik havayı sevmezler.
DARBECİLERİN KANUNU KURTLARIN KANUNUNA BENZER
Kurtlar ormanın hâkimiyetini ele geçirmek isteyen başka kurt sürüleri çıktığında, darbeciler de iktidarlarını paylaşmak istemeyen karşı darbeci çıktığında aralarında savaş başlar. Bu genden dolayıdır ki bir darbeci bir darbecin daima kurdudur. Kurtlar gibi kuzuyu da kendinden pay isteyen benzerlerini de yerler. Hz. Peygamber Efendimiz, “İnsanlar öyle bir zamanla karşılaşırlar ki, herkes kurtlaşır ve kurt olmayanları ötekiler yer” buyuruyor.
Darbecilerin kanunu kurtların kanununa benzer. Kemal Tahir’in romanının adı olan “Kurt Kanunu” her darbe sonrasında yürürlüğe girer. Bu zorba kanuna göre kurtlukta düşeni yemek kanundur. Kurtlar açlık dönemlerinde av yapamadıkları zaman bir araya toplanırlar ve kendi etraflarında bir daire oluşturarak dönmeye başlarlar. Bu dönme sırasında ilk yorulup yere düşen kurt diğer kurtların avı olur. Kurtlaşan darbecilerin kanunu her darbe sonrasında bu şekilde işletilir. 27 Mayıs 1960’ta, 71 Muhtırası’nda, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, Ergenekon ve 15 Temmuz darbelerinde kurtlar gibi birbirlerini saf dışı etmeye çalıştılar.
DARBECİLİK GENİ TEDAVİ EDİLMELİ
Bu ülkenin selâmete çıkması için kurtlaşan darbecilerin birbirini yemesinde fayda var. Bu ülke için en büyük tehlike Tanzimat’la başlayıp, Cumhuriyet’te de devam eden kurtlaşan darbeci geninin devam etmesidir. Bu taifenin kurtlaştığı ülkede dirlik ve düzen olmaz.
Bu güruhun şizofrenik bir şekilde en çok kullandıkları kelimeler: Laiklik elden gidiyor, irtica hortladı, başörtülüler çoğalıyor, Cumhuriyet ilkelerinden taviz veriliyor... En nefret ettikleri kelimeler: Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir, İslâm, câmi, hoca, başörtüsü, namaz, oruç, hac, sakal, imam hatip… ([email protected])
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.