Murat Çolak
Maraşlının Kudüs'teki Kayıp Eseri; Gadiriyye Medresesi
1298 yılında Oğuzların Bozok koluna bağlı olan Türkmen Beyi, Zeyneddin Karaca Bey Elbistan merkezli Dulkadiroğlu Beyliğini kurmuştur.
Bu beylik Maraş ve bölgesinde etkin bir beylik olmuştur. Dulkadiroğlu Beyliğinin belki de en önemli eseri çoğu kişi tarafından bilinmez.
Çünkü bu eser Kahramanmaraş civarında değil Kudüs'tedir.
Mescidi Aksa içinde yer alan Gadiriyye Medresesi bu gün hala aktif olarak kullanılan devasa bir eserdir.
Peki nasıl olmuştur da Kahramanmaraş bölgesinde kurulan bir beylik Kudüs'te böyle devasa bir eser inşa etmiştir.
Bunu anlamak için tarihte bir yolculuk yapmamız gerekiyor. Dulkadiroğlu beyliğinin 1298 yılında Elbistan merkezli kurulmuş olduğunu söylemiştik. O dönemlerde Osmanlı Devleti'nin olmadığı malumunuzdur.
O tarihte bölgedeki en etkili güç Mısır'da Çerkez Türkler tarafından kurulan Memlükler devletidir.
Memlükler o dönem Kahire merkezli fakat Adana'ya kadar etkisi görülen bir devlettir.
Dulkadiroğlu Beyliği ise bu devlet ile yakın ilişkiler kurmuştur.
Osmanlı'nın hızla büyümesi Memlük Devletini kuşkulandırır.
Memlük Sultanı Çakmak, kızını Dulkadiroğlu Beyi Nasıreddin ile evlendirir.
Sultan Çakmak kızı ve torunlarını yanında ister Dulkadiroğlu Beyi ise karısını ve kızını görmek istediğinde Memlük Devletine gelmek zorundadır.
Bu zorlamanın sebebi Dulkadiroğlu Beyliğini kontrol altında tutma isteğidir.
Kahire ve Maraş arasında yani Kudüs şehrinde Dulkadiroğlu Beyinin karısı ve çocukları için bir ikametgah inşası başlar.
İşte bu inşa sonucu ortaya çıkan külliye bu gün hala ayakta olan Dulkadiroğlu medresesidir.
Bu medrese ve çevresindeki külliye yüzyıllar boyunca değişik toplumlara hizmet etmiştir.
Dulkadiroğlu Beyliğinin kurduğu vakıfla Osmanlı'nın son dönemlerine kadar yaşamıştır.
Bu vakfın kuruluşunda çok önemli bir madde yer almaktadır.
Bu maddeye göre vakfın yönetimimi Dulkadiroğlu Beyliğinde olmak zorundadır.
Türkmen beyliğinin şeyh ve yöneticileri bu maddeye dayanarak yüzyıllar boyunca medreseyi idare eder.
Resmini de verdiğimiz fermannamede yer alan şu sözler günümüze ışık tutmaktadır.
"Maraş kadısı Seyyid Ahmed'in arzı üzerine Kudüs'te bulunan Alaüddevle Vakfı'na bağlı ve Maraş alimlerine meşrut Gadiriyye Medresesi müderrislik ve mütevellilik görevinin Hacı Ahmet Efendi'nin ölümü üzerine Maraş'ta sakin ilim ve fazilet ile maruf, Salah ve takva ile mevsuf otuz seneden fazla ilim neşri ve eğitimi ile vaktini geçiren Ceritzade(Ceritli-Ceritli oğlu) Hasan Efendi'ye verilmesi."
18 Aralık 1770/BOA, C.MF, 10/472
Kaynak: Talha Uğurluel-Arzın Kapısı Kudüs
Buradan hareketle şu soruyu sormak istiyorum, Atalarımızın öz yurdu, at ve deve sırtında erinmeden gocunmadan gittikleri Kudüs'e biz neden bu kadar yabancıyız?
Kudüs'teki Maraş ve Dulkadiroğlu eserini ne kadar biliyor ve tanıyoruz?
Bir eserin bilinmesi, tanınması, sahip çıkılması için illa yıkılması mı lazımdır?
Bu şuursuzlukla nereye kadar gidilecektir?
Gadiriyye Medresesi, İsrail tarafından yokluğa yıkılmaya mahkumdur edilmiştir.
Restorasyon çalışmalarına izin verilmediğinden 2. katı kullanılamaz hale gelmiştir.
Ne yazık ki bizim toplumumuzda kıymetli insanlar ölünce kıymetli eserler de kaybedince hatırlanır.
İnşallah Dulkadiroğlu Beyliğinin en önemli ve tarihi eseri olan Gadiriyye Medresesi de bu akıbete düçar olmaz.
Selametle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.