Ahmet Doğan İLBEY
Maraş’ta bir türkü olsam
Maraş’ta bir türkü olsam, Maraşlı hemşehrilerim bir yanık türkü düzseler, bir hüzünlü türkü yaksalar arkamdan, gam yemezdim. Maraş’ın oğlu olarak, ardımdan dostlarım bir türkü söylesinler isterdim. Çünkü ben, türküler söyleyerek Fransız kâfirini kovan Maraşlı İslâmların, yâni Maraşlı Türklerin çocuğuyum. Gücümün kaynağı türkülerdedir. Türkülerle yâd edilmeli, türkülerle târif edilmeliyim.
Maraş-Fransız Harbi’nde Evliya Efendi’yle Hâfız Ökkeş’in arasında olmalıyım ve o kahramanlarla Ahır Dağı’nın tepesinden Maraş’ı seyretmeliyim. Maraş’taki kopan figandan ve direnişten yüreğim bileylenmeli.
Sonra o mücâhitlerle birlikte “Maraş Maraş derler de uy ammanamman...” diye bir Maraş türküsü tutturup, Akdere’den Uzunoluk’a yürüyerek, “ellik gâvurunun” yaptıklarının bedelini ödetmeliyim. Sonra o mücâhitlerle birlikte Bedesten’leTaşhan arasında harp ederek şehit olmalıyım.
Cenazemiz hazırlanırken din üzere, önce bir Maraş türküsü söylenmeli başımızda. “Maraş Maraş derler de yâr ammanamman / Bu nasıl Maraş bu nasıl da Maraş / Al kanlar içinde can veren kardaş…”
Ardından şu Maraş türküsü çağrılmalı: “Maraş’ın içinde bir çeşme akar / İçerim içerim ciğerim yakar / Şimdi garip anam yollara bakar / Öldü diye haber edin sılama…”
Arkamızdan ağlayanlar, Maraş’ın şu yanık türküsünü söylemelidirler: “Ufak taşınan da uy ammanamman bina yapılmaz / Valla bir ben ölmeyinengardaş Maraş yıkılmaz / Gardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim / Yollar çamurlu kurusunda gidelim…”
Sonra, Maraş Kalesi’nde, “Maraş Maraş derler bir büyük Maraş / Döşeğim Kutnu da yorganım kumaş / Al kanlar içinde can veren kardaş / Bize mesken oldu Maraş illeri / Maraş’ın önünde bir sürü koyun / eşildi mezarım ılıdı suyum / Kefene sığmıyor şu selvi boyum / Bize mesken oldu Maraş illeri” türküsü söylenerek, cümle Maraşlılara duyurulmalı ahrete uçtuğumuz.
“ÖLÜMÜ KALDIRIN KOCA MARAŞ’A”
Daha sonra Maraşlılar cümleten “Ölümü kaldırın koca Maraş’a / Vurun arkadaşlar ben yaralıyım / Kara taş içinde kaldı mezarım / Çeteler bozuldu sersem gezerim / Fransız der ki bu nasıl uşak / Elinde filinta belinde kuşak / Vurun arkadaşlar namus günüdür” türküsünü söylemeliler yürekten.
Türküler dolaşmalı Maraş’ın semalarında. Maraşlılar türkülerine, tarihine ve gönlüne yaslanmalı bir daha. Dil gücünü türkülerden almalı. Her yer Maraş, her yer türkü demeli. Maraşlı ecdadımız türkülerle dile getirmişlerdi kavim kardaşa hasretini. Karacaoğlan’ın, Telli Senem’in, Kerem ile Aslı’nın, Tahir ile Zühre’nin aşkına yakılan türküler dilinden hiç düşmemişti.
“TURNAM NERDEN GELİRSİN ASLI MARAŞ’TAN”
Aslı Maraş’tan olan bir turna olsam, adıma “Turnam nereden gelirsin, aslı Maraş” tan diye bir türkü düzseler. “Turnam nerden gelirsin aslı Maraş’tan / Kanadın ıslanmış yağmurdan yaştan / Turnam sen korkmaz mısın alıcı kuştan / Vay gidi baba baba vay / Allı turnam yoldan geçmiş yorulmuş / Vay gidi baba baba vay / Şahin vurmuş kanatları kırılmış / Vay gidi baba baba vay.”
Anadolu türkülerinin mazmunlarından olan Turna, Maraş türkülerinde de eşe, dosta ve sevgiliye selâm götüren, gurbete çıkmış evlâdın ve kocanın hâlini sorup öğrenen, gönülleri birleştiren, sevenlerin mektuplarını getirip götüren, gönlü yüce, merhametli, güzel huylu ve hayırlı bir kuştur. ([email protected])
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.