Şehir hastaneleri çözüm olabilir mi?

 Doğru iş yapanın dokuz köyden kovulduğu günleri yaşıyoruz. Her alanda önemli mesafeler kat ederek dünyanın gitmeye çalıştığı yere doğru hızla olmasa da ilerlememiz devam ediyor.     Sağlık alanında  nerelerden  geldiğimizi yakinen  bilenlerdenim.   Bugün bulunduğumuz  yer doğru  ama yetersiz.  Sağlık tesislerinin sayısını artırmak, sağlık teknolojisinden  yararlanmak elbette biz hekimlerin işini oldukça kolaylaştırıyor.

  Sağlık profesyonellerinin  yani,  helva yapıcıların ustalık maharetleri yetersiz ise ürettiğin hizmetin kalitesi beklenenin altında oluyor. Gönülsüz  yapılan işin karın ağrıtması sözü bizim meslekte çok daha fazla önem arz eder.

  Tıp diplomalarımız   sanat ve samimiyet ile buluşursa her kapıyı açan maymuncuk halini alabiliyor. Bu gerçeklikten olsa gerek, eski ustalar çok daha donanımlı olurlarmış. Hekim ile doktor arasındaki nüanslardan haberdar olmadan verilen ve alınan sağlık hizmetinin değeri bazen şaşırtıcı hüsranlar yaşanmasının da sık sebebi.

  Şehir hastaneleri ülkemiz tıbbına büyük katkılar sağlayacak. Buna kalben inanmakla beraber yukarıdaki parağrafta özetlediğim hasletlerden yoksun sağlık ordusu ile ancak bir yere kadar gidebiliriz . Tıp mesleği sadece diploma almakla icra edilmemeli. Deontoloji , etik ve sanat yönünden meslek erbabı zenginleştirilerek şifanın tamamlayıcı unsurlarının önü açılmalı.

  Meslek hayatım boyunca olmazların olduğunu sık tecrübe ederek sadece aldığım diplomanın bu mesleği icrada  yeterli olmadığını  yaşayarak gördüm.  Turp gibisin diye gönderdiğin hastanın yolda dünyasını değiştirmesi , yarına çıkmaz dediğin hastanın yıllar sonra karşına dikilerek sana hal hatır sorması duygusunu yaşamayı bu meslek bize öğretti.

  Bu meslek aslında bana başka şeylerde  öğretti. Aynı hastalıktan muzdarip farklı iki insana aynı etkinlikte bir tedavi  verdiğimde yaşadığım  şaşkınlığı da  bu meslek sayesinde öğrendim. Birisi dua ederken, diğeri beddua edebiliyor.

  Çok samimi olarak söylüyorum. Hemen hemen her meslektaşımın sık karşılaştığı , yaşadığı ve yadırgamayacağı gerçeklik bu.  Bu durumu nasıl izah edersiniz?

 Laboratuvar ortamında doğru olan  insan bünyesinde yanlış olabiliyor. Bu yanlış aynı zamanda  bünyeden bünyeye de daha  başka şaşırtıcı sonuçları ile işi içinden çıkılmaz hale getirebiliyor.

  En basitinden anemi olarak isimlendirdiğimiz kansızlık hastalığını ele alalım. Laboratuvar ortamında sebep demir eksikliği. Demir maddesini direkt vererek çözümlememiz beklenir. Demir madenini şurup, hap,  iğne olarak veriyorsun. Bir süre sonra şifa beklenir. Sonuç maalesef olumsuz.

 İnsan bünyesi dışardan verdiğin demiri kendine yabacı olarak kabul edip ondan yararlanmıyor. Aynı demiri içinde barındıran kırmızı et, pekmez , yağlı tohumlar veya sebze olarak verirsen hemen kabul ederek bir süre sonra şifa buluyor.

  İyileşme ve şifa bulma meselesi üzerinde çok kafa yormamız lazım. Şafi ile şifa arasında oynadığımız rolü abartmadan götürebilirsek ve küçük aklımızla büyük işlere bulaşmadan sonuca gidebilirsek işimiz biraz kolaylaşacak.

  Son olarak da şöyle bir hatalı duruşu aktararak makaleme son vereyim. Özellikle sade diploma ile başarılı olacağını zanneden meslektaşlarımızın tedavilerinden sonuç alamayarak doktor ve sağlık tesisi gezen büyük bir hasta grubu var. 

  Bu hastalarımızın bir kısmı farkında olmayarak şirk gibi tehlikeli bir limanda dolaşabilmekteler. Beni filan doktor veya filan hoca iyileştirdi. Şifa Rabbimizin sıfatlarından. İyileştirme  ancak o büyük sanatkara ait. Biz olsa olsa şifaya aracı olabiliriz. İyi aracı olabilmenin en kısa yolu ise haddini bilmektir.

  Nereden nereye geldik. Şehir hastanelerimiz bir bir açılırken kalite ve kantite denklemi iyi kurgulanmalı. Beş yıldızlı otel konseptine, teknolojik desteğe ve dünya standartlarına amenna.  Bu güzel tesislere can suyu olacak insan faktörü ihmale gelmez. Sadece diploma tıp gibi insanla uğraşan bir meslekte yetmez. Diploma ile doktorluk yapılabilir. Hekimlik için sadece diplomanın yetmediği kanaatimi paylaşmak istiyorum. Sağlık ve mutluluk dleklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Akben Arşivi