Asuman SOYDAN ATASAYAR
Senede Bir Gün
Anne, sevgili, kadın… Sömürmek için ne büyük bir malzeme.
Tarih boyu, her dönemde her toplumda kadınların tepesinde yalınkılıç gibi duran erkeklerin, senede bir gün merhamete gelmeleri ne büyük bir lütuf (!), bu iyiliğin hakkı mı ödeşilir diye gülesim geliyor.
Anneler günü, sevgililer günü, kadınlar günü geldiğinde; "Ya geriye kalan 364 gün ne olacak? Diyorum.
“Hiç olmazsa sene de bir gün annemizi, babamızı, kadınlarımızı ve sevgililerimizi hatırlayıp, hatırlatalım.” Diyorlar, “Daha ne istiyonuuuzzz?” Der gibi.
Ayrıca eşi, sevgilisi, annesi babası olmayanlara acı vermek gibi bir yönü de var bu günlerin.
İtalya’da bir hükümdarın erkeklere sevgililerinin yanına gitmelerini yasaklayarak savaşa sürüklemesi üzerine, Rahip Valantin’in gizlice eşleri buluşturmasını kullanarak bir günü sevgililer günü ilan etmişler.
Kadınlar günü de Amerika’da bir fabrikada yakılan işçi kadınlardan sonra icat edilmiş.
Anneler ve babalar gününün bir hikayesi var mı bilmiyorum.
Birilerinin mağdur edilmesi sonunda onların haklarını korumuşluk yapanlar, onların üzerinden para kazanmaya çalışıyorlar aslında.
Senede bir gün "sevgiline, annene, kadınına şunu bunu almalısın... " gibi sözlerle vitrinleri hediyelik eşyalarla doldurarak hakları gasp edilenleri korumuş mu oluyorsun acaba ey sömürü düzeni?
İhtiyarlarını en kıytırık yerlerde kendi hallerine bırakanlar, hatta eritip sabun yapmayı düşünenler olduğu gibi yeni doğan bebekleri cami avlusuna bırakanlar, çöp kutusuna atanlar da var.
Niye bebekler ve ihtiyarlar günü yok?
Birilerinin ya aklına gelmedi bu, ya da yeterli sömürü kaynağı olarak görülmedi bu alan.
“Erkekler günü” diye bir gün olamaz, çünkü bu günleri icat edenler erk olduğu için, mağduriyet oluşturacak malzemeleri de yok zaten.
Hediyeleşmek genel ahlak, inanç ve görgü kurallarımızda var zaten. Hediye bu günlerin zorlamasıyla değil de gönülden koptuğu zamanda olmalı ki özel olsun, ehemmiyeti olsun.
Bu günleri senede bir gün hediye pompalayarak kutlamaya özendirenler eğer iyi niyetli olsalardı, günün önemini hediyeye endekslemeyi seçmezlerdi. Senenin hemen her gününde sanat, edebiyat ve din yoluyla sık sık insanın insana nasıl davranması gerektiğini öğretmek ve aşılamak yolunu seçerlerdi. Böylece vicdanı eğitilmiş toplumlarda her kesimin hakkı korunmuş ve yüceltilmiş olurdu.
Her insan sevip sevilir ama sevgiyi nasıl kullanması gerektiğini, nasıl tasarruf edeceğini bilmez. Bir günde pompalanan hediye hatırlatmalarıyla oluşan ilgiden, sevgiden sadece gösteriş budalalığı doğar maalesef.
Demem o ki, güvenli, dengeli, seviyeli yaşayıp yaşatma mücadelesi içinde, her insanın hakkını teslim etmek yaşam felsefemiz olmalı.
Her insanın önce insan olmanın şartlarını öğrenip içselleştirmesi gerekiyor ki; kadının da, erkeğin de, yaşlının, çocuğun, anne ve babanın da hakkı zedelenmesin..
Kadınlar, analar, sevgililer diye kategorize etmeden insan olmanın bilincini vermeliyiz;
Çünkü her insanın her insana borcu var bu dünyada…!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.