Dr. Mustafa Coşkun Kale
TÜRKİYE'NİN BÜYÜ(YEME)ME SORUNU
Ekonomistlerin üzerinde durdukları önemli konularından biride, büyüme, kalkınma ve zenginleşme ölçüsü olan kişi başına düşen milli gelir konusudur.
Hatta ekonomistler, her büyümenin kalkınma getirmeyeceği gibi, büyüme olmadan da kalkınmanın olamayacağını ısrarla vurgularlar.
Kalkınma ekonomistleri büyüme ve kalkınmanın daha iyi anlaşılması için şu örneği çokca hatırlatırlar.
Aynı yaş ve kilogram da iki çocuğun, birinin yüz rengı soluk, göbekli, boyun, kol ve bacakları ince, kafası daha büyük, Diğer çocuğun yüz rengi sağlıklı, atletik yapılı, göbeksiz, baş, boyun, kol ve bacakları vucutla tam uyumlu.
Birinci çocuğu sağlıklı büyüyememiş,
İkinci çocuk içinde, hem sağlıklı büyümüş hem de kalkınmış olarak nitelendirirler.
Devletler de, olağanüstü doğa olayları, küresel ve yerel siyasi ve ekonomik şoklar yaşamadığı sürece, az veya çok canlılar gibi büyürler. Dahası, devleti yönetenlerin aslı görevi de, tüm vatandaşlarıyla birlikte, her yıl artan nufusun iş, aş derdi ve onları insan gibi yaşatma mecburiyetleri vardır.
Demokrasileri gelişmiş, halkına hesap veren açık toplum yöneticileri, halkına vâad ettikleri büyüme ve zenginleşmeyi gerçekleştirdiklerinde her türlü abartı, popülizm ve demogojiden uzak, bunun gayet tabi normal bir görev olduğu edâsındadırlar. Aksine bir durum da, ondan hemen halkından özür dileyerek 'ayrılma' tavrı beklenir.
Çünkü "bir yıl, beş yıl öncesine göre iyi miyim ? kötü müyüm ? " diye akıl ve cepleriyle yönetenlerini gözeten, değerlendiren homo-ekonomik düşünen vatandaşları vardır.
Demokrasileri olmayan veya demokrasileri az gelişmiş ülkeler de ise, siyaset; siyaset dışın da popülizm, laf ebeliği olarak bilinen demogoji, siyasi çıkar için hedefe giden her yolu mübah gören Makyevelist ahlak, hâmâset, her türlü moral değerleri de kapsağı için, söylenenler gerçeğe uymasa da, kendi aşireti içinde inandırıcılığı daha fazla kapsam alanı oluşturmaktadır.
Bu gibi ülkeler de, gerçeklerden, reel politikten kopuş daha fazla görülmekte, temkinli yaklaşımlar bile abesle karşılanmaktadır. Tâ ki ceplerinde ki delikler çoğalana, çuvaldızın da kendine battığını hissedene kadar...
Kalkınmaya dayalı büyüme, ülkelere refah ve zenginlik getirir. Ülkelerin zenginlik göstergesi ise, kişi başına düşen milli gelirle ölçülür. Aslolan da kişi başı milli gelirin vatandaşlar arasın da mümkün olduğunca adil olarak paylaşılmasıdır.
2019 verilerine göre Türkiye kişi başı milli geliri 9 127 $ dır. (1 $ ortalama 5.67 TL, dört kişilik bir aile için yıllık 207.000 TL) Son yıllarda Ülkemiz için ònemli bir sorun da gelir dağılımı adaletsizliğinin artarak bozulmasıdır.
Gelir dağılımında ki bu adaletsizlik en yüksek gelire sahip ilk % 20 ile, en az gelire sahip son %20 arasında ki uçurum daha da derinleşmektedir. Arada ki makas dar ve sabit gelirliler aleyhine her geçen gün daha da açılmaktadır.
Sizler de medyadan takip etmişinizdir.
Bir taraf da kuaförü için Bodrum'dan İstanbul'a iki saatliğine özel uçağıyla giden , diğer tarafta "geçinemiyoruz !" diye feryad edenler. ..
Kişiler arasında ki adaletsiz gelir dağılımı, şehirler ve bölgeler arasında da kendini göstermektedir.
Örneğin Türkiye ortalaması 2019'a göre 4 kişilik aileye düşen kişi başı milli gelir 207 bin TL iken, Maraş'ımız da bu miktar % 52 eksiğiyle 100 bin TL sıdır.
Sahi, Maraş İl genelinde 4 Kişilik bir aile olup da, yıllık geliri 100 Bin TL olan kaç aile var ola?
Büyüme, kalkınma ve zenginlik olarak bilinen kişi başı milli gelir bir birine bağlı üçayaklı saç ayağı gibidir. Birini diğerlerinden ayrı düşünmek mümkün değildir.
Türkiye'miz kuruluşundan bu güne kadar geçen yaklaşık 100 yıl içerisin de ortalama olarak % 5.1 oranın da büyüyebilmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşunda 712 $ olan kişi başı milli gelirimiz, 2019 yılına kadar bunu 12.8 kat artarak 9 127 $ seviyesine ulaştırmıştır.
Türkiye'nin 100 yıllık büyüme performansı her 16 yılda bir, kişi başı milli gelirini 1 kat daha artırabilmek olmuştur.
Peki, ortalaması % 5.1 olan büyümemiz ve her 16 yılda kişi başı milli gelirini bir kat artırabilen Türkiye de, 18 yıllık Ak Parti iktidarının bu ortalama değerlerde ki durumu nedir? Diye soracak olursanız,
Ak Parti büyüme oranı %5.17, 2003 yılında 4 760 $ olan kişi başı milli geliri 9 127 $'a çıkarmıştır. Yani 0.91 kat 1 kat bile değil. Üstelik 2019 yılında 9 127 $ olan kişi başı milli gelir 2020 yılında 8.500 $ altına inmiştir.
Bugün Dünya da 200 den fazla ülkenin kişi başı milli gelir ortalamasının 10.500 $ olduğu dikkate alınırsa,
2019 yılının Türkiye’si kişi başı milli gelir de Dünya ortalamasından % 13,
2020 Türkiye’si de % 19 daha az kişi başı gelire sahiptir.
Türkiye’mizin Dünya ortalamasından beşte bir oranın da daha düşük bir kişi başı geliri sizi üzmüyor mu?
Yukarıda ki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Ak Parti iktidarı boyunca Türkiye ortalaması olan %5.1 büyüme de ve 16 yılda bir kat olan kişi başı geliri yükseltme de ancak Türkiye ortalamasını yakalayabilmiş, onun üzerinde yüksek bir performans gösteremeden vasat da kalmıştır.
Kaldı ki her yıl bir milyondan fazla nüfus artışı olan Türkiye de, 5 ve 10 yıl öncesi %5 lık bir büyüme normal karşılanabilirken, 2021 Türkiyesi için yeterli bir büyüme oranı değildir.
Her %1 oranında bir büyüme yaklaşık 150 Bin kişiye iş imkanı doğurabileceğinden hareketle, Türkiye gibi bir ülkenin artan nüfusu nedeniyle en az %6.5-7 oranında büyüme mecburiyeti vardır.
Buraya kadar ki túm açıklamalar sonucu, yazı başlığımızda ki, parantezi rahatlıkla kaldırabilir ve Türkiye'mizin yeterince büyüyemediğini söyleyebiliriz.
Yeterli büyüyemeyen, kişi başı gelir ve bunun adaletini sağlayamayan, işsizliğin arttığı bir Türkiye'yi ne tür kötülüklerin beklediğini düşünmek bile istemiyorum...
Biri size "Türkiye'yi çok büyüttük !" dese, hemen Türkiye'yi akranları veya daha büyükleriyle kıyaslamaya tabi tutarsınız değil mi ?
Ama ben sizler gibi yapmayacağım.
2003 yılında Kişi başı milli gelir de Türkiye'nin fersah fersah gerisinde 24 ülkenin aradan geçen 16 yılda kişi başı milli gelirini nasıl fersah fersah artırdığını tablo üzerinde göstermeye çalışacağım.
Bundan böyle Kişi Başı Milli Gelir KBMG olarak belirtilecektir.
-Tabloya göre haydi Çin'i es geçelim.
-2003 yılında KBMG' i bizim % 8.8'imiz kadar olan Gana, biz KBMG'imizi ancak 0.91 kat yani bir kat bile artıramazken, Gana KBMG'ini 4.27 kat artırdığını,
- KBMG'i bizim %22.7 miz kadar olan Kazakistan'ın, KBMG'İNİ 3.74 kat artırarak bizi bile geçtiğini,
- KBMG'İ bizim % 39.7 olan Uruguay'ın KBMG'ini 3.47 kat artırarak, bizi 7000 $ geçerek 16 190 $'a ulaştığını,
- KBMG'İ bizim %29.8 imiz olan Bulgaristan'ın KBMG'ini 2.61 kat artırarak bizi geçtiğini,
- KBMG'i bizim %10.8'imiz olan Angola KMBG'ini 1.84 kat, yani bizim iki katımız kadar artırdığını,
- KBMG'i bizimle aynı olan Şili' KBMG'İNİ 2.12 kat artırarak bizi 5 769 $ geçtiğini,
-KBMG'i bizim % 28.7 olan Surinam KBMG'ini 1.44 kat artırdığını,
Tablo böyle uzayıp gidiyor. İçi kararmadan analiz edip yorumlayanlara ne mutlu...
Malesef, gerçekleri ve algıları tamamen farklı iki ayrı Türkiye de yaşıyoruz.
Komplekslerimizi yenip kendi gerçeğimizle yüzleşmeyi öğrenebilirsek, çözüme giden süreç de o kadar seri ve kolay olur. Bundan herkes ve her kesim mutluluk duyar.
Gerçeğimizden uzaklaştıran her hâmasi söylem gemimizi kayalıklara vurmak için bizi kıyıya doğru yanaştırır.
Allah korusun o zaman şairin dediği gibi;
"ağlayın su yükselsin belki kurtulur gemi.."
Mısrasını hep birlikte ağlaşarak söyleriz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.