Mehmet TAŞ
Yazarlık atölyesi
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi günlük hayat içinde insanlara lazım olabilecek her alanda “kurslar” açıyor. Bu açılan kurslardan biri de “Yazarlık Atölyesi”
Yazmak farklı konuşmak çok daha farklı bir eylemdir. Nice ünlü hatipler vardır. Onlar eline verileni okurlar. Fakat yazamazlar.
Yazmak; bilgi, kültür, deneyim işi olduğu kadar bunun tekniğini de bilmek gerekir. Günümüzde yazma istidadı olan ve yazan birçok insan yazılarını yazma tekniğine göre değil de konuşma dili ve üslubuna göre yazdıkları için fazla etkili olamamaktadır.
Tabi günlük konuşma diliyle yazılan yazılardan da edebi bir metin ortaya çıkmaz.
Günümüzde gazeteci kimliği ile tanınan fakat köşe yazısı yazan birçok yazarın yazılarını dil bilgisi kurallarına göre inceleyip düzeltmeler yapan tashihçiler bulunmaktadır. Ancak bizim gibi Anadolu’da gazetecilik yapan fakat tashihçisi olmayan birçok insan, imla kurallarını tam olarak bilmemekte, kafalarına göre imla uydurarak anlatım bakımından okurlarına yanlış örnek olmaktadır.
İşte 35 yılı aşan meslek hayatımda çıraklık, kalfalık, ustalık diyebileceğimiz evreler bizim için de geçerlidir. Ben şahsen şu aşamada kendimi ancak çırak mertebesinde görüyorum. Çünkü kendimi bu şehirde yazan insanlarla karşılaştırmak yerine merhum Burhan Felek, Çetin Altan, Süleyman Nazif, Ömer Seyfettin gibi yazma hayatının bütün evrelerinde eserleri olan ve bu gün hatırlanan yazarlar ile kıyas yaparak, hedefimi ve amacımı çok daha yükseklere koyuyorum.
Meseleye bu açıdan baktığımda “yazarlık atölyesinin önemi” ortaya çıkıyor.
Yazmak için, yazım tekniğini bilmek gerek. Şiir yazmanın ayrı bir tekniği vardır. Günlük olayları ele alıp yazdığımız köşe yazılarının ayrı bir tekniği vardır. Tiyatro yazarı olmak istiyorsak bu türün yazım tekniklerini bilmek gerek. Roman ise başlı başına bir yazma tekniği isteyen bir iştir. Köşe yazısını roman yazma tekniğinde yazamayacağımız gibi köşe yazısı tekniği ile de roman yazamayız… En azından ben böyle biliyorum. Az buçuk mürekkep yalayan biri olarak.
03 Ekim 2016 Pazartesi günü yazarlık atölyesinin ilk dersine iştirak ettim. Değerli eğitimci ve yazar Ramazan Avcı hocanın anlatım ve yazım teknikleri ile ilgili verdiği küçük ipuçları bana çok öğretici oldu. Dedim ki kendi kendime; “Bu eğitimi aksatma!” Şimdi ikinci ders günü olan 10 Ekim 2016 Pazartesi gününü iple çekiyorum.
“İlim Çin’de de olsa gidip öğrenin!” diyen bir yüce dine inanan bir birey olarak “Beşikten mezara kadar ilim öğrenin!” sözünü kendime yaşam biçimi haline getirmiş bulunuyorum.
O halde öğrenmenin yaşı olur mu?
Burada verilen konular yazma odaklı olmakla birlikte günlük konuşma dilimizin zenginleştirmesine de katkı sağlamaktadır.
Hem gazeteci hem de TV programında konuşmacı olan biri olarak faydalı olacağına inandığım bu kurslara her bireyin katılmasını istiyorum.
Şimdilik bu kadar!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.