Kadın cinayetlerinin arttığı şu günlerde, erkek ve kadınların  duygu ve durumlarını irdeledim. Ama ne yazık ki bu konuya kafa patlatmanın adına kocaman bir “feministlik” damgası vuruyorlar dalgayı  geçe geçe… Bu konunun irdelenmesine bile tahammül etmedikleri halde; kadınlar,sevgililer ve anneler  gününde mangalda kül bırakmayanlara, ezim ezim ezdikleri kadınların ayaklarının altında cenneti gösterenlere ithafen ironik  bir yazı yazmıştım. 

Ah Erkekler;

Şu egoist dünyanın çarkında "Güç bende ! Güç bende!" diye dolaşan birer çocuksunuz bana göre. Hani süpermen olmak için omzuna sünnet pelerinini  geçirerek evin kanepe,koltuk, karyola gibi yüksek yerlerinden ucarak kız kardeşine annesine gösteri yapan, erkek kardeşine saldıran veledler var ya onların ebatlarının büyütülmüş halisiniz siz.

Küfürden kılıcı, yumruktan bombası, tekmeden tabancası olan varlıklarsınız....Sizi ne kadar kutsasam az gelir bana...Allahın özel kullarısınız çünkü!. Silahın icat edilmesine ne lüzum vardı anlamış değilim. Zaten ilahi güç size yeterince silah vermiş kadınlara gösteri yapmanıza yetecek kadar. Bunca bombalara kalaşnikoflara, uzun namlululara ne gerek vardı? Ama doğru ya, nasıl da düşünemedim; sizin kadını devirdikten sonra kendi hemcinslerinizin de boyunu devirmeniz gerekir.

Egemen sensin,büyük sen buna ne şüphe …Kural sensin, Kral sen, hukuk sensin,padişah sen, savaş sensin, komutan sen, ezen sensin,kollayan yine sen...sen ..sen..sen...dünyanın merkezisin sen...! Tanrı olmaya tanrı değilsin ama onun gibi birşeysin. Tanrı olmaya da yeltenip az mı Firvunlar yetiştirdin?  Allahın oğlu, Allahın kılıcı, Allahın aslanı, Allahın avukatı olmanın yanında peygamberi, nebisi, mehdisi olmak için yarıştınız.. İmamlık, Papalık, Pederlik, halifelik,…Allah’a yaklaştıran tüm  makamlar senin...cami senin, kilise senin, tapınaklar hep senin...

Ah Erkekler ah, nedir şu kadınlardan alıp veremediğiniz? Sizi anlamak mümkün değil. Belki de saçı uzun aklı kısa olduğum için sizi anlamakta zorlanıyorum, lütfen kusuruma bakmayın. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığınız şu kadınlar asla sizin hakkınızı ödeyemezler..! Kızların, kadınların size göre zayıf  yapılarını kendi istediğiniz şekilde yoğurmanız gerekir elbette. Akıl ve güç gibi ulaşılmaz bir üstünlüğünüz var sizin. Dünyaya nizam vermek sizin hakkınız. Bu nizam işine önce kadınlardan başlamanız da doğal elbette . Onları kırk perdelik sahnede, kırk farklı rolde oynatmanız gerekir ki herşey yoluna girsin.

Kızlarınızın yanında erkek gibi kızları öve öve göklere çıkartırsınız. "Kız dediğin ciddi olur, erkeklerin yanında gülmez, oynamaz, şakımaz, sesini çıkartmaz, öne atılmaz, süslenmez, güzelliğini paket yapıp saklar" diye diye onu cinsiyetinden kopuk büyütürsünüz. Ama gözünüz gönlünüz hayaliniz işveli cilvelinin peşinde gezer.

Nikahınıza alırken ilk önce onu soyundan sopundan koparmaktan başlarsınız işe. Onu doğurup büyüten babasının soy ismine bile tahammül edemeyip kendi soy isminizi yazdırmanız bile, hem kendi cinsinize hem karşıt cinse karşı bir  güç gösterisi değil midir?  Hem kendi soyismimi hem kocamın ismini, ikisini birlikte taşırım diyen kadını bile kendinize ihanet etmekle suçlarsınız.?

Karnında sıpa taşıyan, sırtı sopayla kaşınan, özel kapatmanız olan, çocuklarından çok sizin anneniz olan, dört atanın hakkı bir deyip anne babanıza bile hizmetçilik yapan tatlı köleleriniz onlar. Cennet bu kölelerin  ayaklarını altında seriliyor ama soy ağacında bile yer alamıyorlar ne hikmetse.

 Yazmakla bitmez sizin maharetleriniz...!

Trafik kurallarını ihlal etmedikleri için  kadın sürücüleri parçalama raddesine gelirken  hiç düşündünüz mü?  Trafik kurallarını koyanlar erkek, cezayı uygulayanlar erkek bir de kuralları ihlal etmeyenlere küfür savuranlar da erkek...

Çelişkili erkek dünyasında nasıl yaşıyor bu kadınlar inanılır gibi değil... Yine de sizi seviyor, size aşık oluyor, size çocuk doğuruyor bu kadınlar; hamile kalınca çocuğu oğlan olsun diye adak  adıyorlar üstelik...

 Ah kadınlar, siz de inanılır gibi değilsiniz  yani...!