Fatmagül Abacı
Gelecek Kaygısı
İhtiyaç, insanın zaruri olarak karşılanması gereken en önemli isteğidir.
Bir insanın neye ihtiyacı var yaşarken?
En büyük ihtiyaç yeme ve barınma. Bu iki ihtiyaç zengini için ve fakiri içinde geçerlidir. Çocuğu, yaşlısı, genci ve hangi meslek grubunda olunursa olunsun bu iki şeye ihtiyaç var.
Günümüze baktığımız zaman insan ihtiyaçları olmayan şeylere de merak saldığı için bir tüketici çılgınlığı aldı gidiyor. Bu da alınan şeye anlam yüklemek şöyle dursun kıymette bilinmiyor. Kıymetini bilmediğin şeyi neden alacaksın ki? Derli toplu yaşamak ve sade yaşamak kaliteli yaşamın ön görüsüdür. Her yıl çıkan yeni cep telefon markalarına merak gereksiz bir lüks tüketimden başka bir şey değil. Üstelik taksitli satışla bir ya da iki yıl öde. Kredi kartı kabarsın ama lüksten geri kalınmasın. Üç elbise varsa dördüncü ve beşincisi israf. Ayrıca ben yaşamadım çocuğum yaşasın. Ben giymedim o giysin. Bunun sonu yok. Tutumlu olmayı nasıl öğrenecekler? Paranın kıymetini de bilmeyecekler.
Para yerine kullanılan kredi kartları ayrı bir tuzak. Çünkü verdiğin parayı görmüyor ve sanki bedavaymış gibi harcama yapıp banka borçlarını artırıp, çoğaltıyor. Ve borç bitmiyor, istek bitmez ki ! Kartta varsa elinde harcıyor. Ayağı yorganına göre uzatmak varken zoru istiyor insan. Oysa her şey elinde. Artırıp biriktireceği, tasarruf edeceği yerde, gençliğinde yaşlanacağını düşünmeden yaşlanıyor. Ve hiç yaşamamış gibi de gidiyor. Her insan yaşlanmayı tadacak, ömrü vefa ederse ! Kimseye muhtaç olmadan yaşamanın tedbiri gençlikte alınır. Çünkü yaşlandıkça performans düşer, organlar yaşlanır, güçsüz olur ve yavaşlarsın yaşarken. Tamam, ruh yaşlanmaz ama fiziki yaşlanmayı kimse durduramıyor.
***
İnsanların kıskançlığı tüketim çılgınlığını körüklüyor. Biri almışsa diğeri ben de neden olmasın inancı. Bu kıskançlık insanı tüketime zorluyor.
Varlığını temel ihtiyaçlar için var eden daha iyi bir yaşam için hazırlığını yapar ki gelecek kaygısı taşımamak için.
Gelecek kaygısı çoktur, belirsizlikler, olumsuzluklar, başarısızlık endişesiyle ortaya çıkar. Bu kaygılar kariyer, ilişkiler, sağlık, maddi durum ve kişisel amaçlardır.
Kaygıların yanında her yere her şeye yetişmek gibi bir stres neden olsun. Sadelik en gelişmiş zarafettir. Bu her alana yayıldığı zaman insanın daha ruhu sadeleşir ve netleşir. İşler kolaylaşır.
Lakin her alandaki lükse yetişmeye çalışmak nafile çabadır. Tuzaktır. Lüksün sınırı yoktur. Çamaşır makinasının ömrü en fazla 10 yıl, en iyi cep telefonunun bile ömrü çok iyi kullanırsan üç veya dört yıldır. Dünya kadar parayı verinceye dek, tasarruf ve gelecek yatırım gerektirir. Gençlerin elinde birbirinden üstün telefonlar var. Neyle, kimin parasıyla alındı? Bilinmez.
Hani derler ya “Gençliğinde taş taşı, ihtiyarlıkta ye aşı” sanırım sözün özü bu. Yaşam bu ne sunarsa sunsun kendi çizgisi olan kazanacaktır. Sade yaşayıp, geleceğini düşünerek yaşayan kazananlar olacaktır. Hangi zengin görülmüştür ki şatafat ve gösterişli olsun. Hangi kuyumcu takıp takıştırıp gezer ki?
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki orta sınıf ve altı marka düşkünlüğü daha fazla olarak belirlenmiş. Tüketici de tabi ki aynı grup oluyor.
Kozmetik şirketi sahibi olan ve 90 yaşında ölen Helena Rubinstein, bir gazeteciye verdiği röportajında kozmetik ürünlerinin hiçbirini kullanmadığını ve her şeyin İsrail devleti için olduğunu açıklamıştı.
***
Artık bilinçli tüketici olma yoluna girmeli insan. Var demeyi de yok demeyi de bilmeli çocuğuna, gencine, yetişkinine.
Üstelik bazen çok acımasız olabiliyor, kimin ne olacağının garantisi yok.
Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.