Adnan GÜLLÜ
27 Aralık 1949 Bir milletin intiharı
27 Aralık 1919, Mustafa Kemal'in Samsundan başlayıp Anadolu’da devam ettirdiği Milli mücadele ve kurtuluş yürüyüşünü tamamlayıp Ankara ulaştığı gündür.Artık Milli mücadeleyi, Anadolu'nun ortasından yapacaktır.
Ancak: bundan tam 30 yıl sonra, 27 ARALIK 1949 TARİHİNDE, Türkiye ABD ile ikili bir eğitim anlaşması yaparak, Türk Milli eğitimini ABD'ye devretmiştir. Yapılan anlaşmaya göre, Türkiye'de - Birleşik devletler Eğitim Komisyonu-- adı altında bir komisyon kurulacak ve bu komisyon işbu anlaşmanın hükümleri dairesinde, T.C. Hükumeti tarafından temin edilecek paralarla finanse edilecektir.Bu teşekkül, Türkiye Cumhuriyeti ve ABD hükumetleri tarafından tanınacaktır.
Fulbright Programı Nasıl Ortaya Çıktı
Fulbright Programı, Amerika Birleşik Devletleri’nin en prestijli(saygınlık) burs programı olarak nitelendirildi. 1946 yılında, İkinci Dünya Savaşı sonrası, Senatör J. William Fulbright’ın eğitim ve kültürel değişim yoluyla, ülkeler arasında ortak bir anlayış geliştirmek amacıyla Amerikan Kongresi’ne sunduğu bir kanun teklifiyle başlatılmıştır.
Bu yasanın fikir babası olan Senatör J. William Fulbright, FulbrightProgramı'nı dünyamızdaki silahlı çatışma potansiyeline karşı atılan bir adım olarak görülmüştür. Bu program sayesinde, Amerikalı öğrenciler ve sanatçılar dünyanın birçok yerinde eğitim ve araştırma imkânlarından yararlanmakta, dünyanın dört bir tarafından gelen öğrenci, öğretmen ve akademisyenler ise Amerika’da araştırma yapmakta ve eğitim alabilmektedirler. Fulbright Programı, ülkelerin giderek birbirine daha da bağımlı hale geldiği bir dünyada kişilere kendilerini uluslararası alanda geliştirme fırsatını sunmaktadır diye dünya kamuoyuna sunulmuştur.
Anlaşmada şöyle yazılıydı:
Fulbright Anlaşması nedir?Fulbright Programı, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkeler arasında kültürler arası ilişkileri, kültürel diplomasiyi ve kültürler arası yetkinlikleri bilgi ve beceri alışverişi yoluyla geliştirmeyi amaçlayan Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Değişim Programlarından biridir.Kahire'de 27 Şubat 1946'da müzakerelerinin yapıldığı, 27 Aralık 1949'da ise Türkiye tarafından onaylanan “Fulbright Anlaşması”, 18 Mart 1950'de 5596 Sayılı Kanun ile uygulanmaya başlamıştır. Anlaşmanın resmiyetteki hedefi, Türkiye ile Amerika arasında karşılıklı öğrenci değişimini sağlamaktır. Buraya kadar her şey masumca duruyor. Ancak ileri günler uygulamanın farklı olduğunu göreceğiz
Uygulama " Komisyon, dördü TC vatandaşı ve dördü ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluşacaktır. Bunlara ilaveten ABD'nin Türkiye'deki diplomatik heyetinin başı, komisyonun fahri başkanı olacaktır.Yani bu eğitim komisyonu toplamda 9 kişi, dördü Türk, dördü Amerikalı, ama dokuzuncu kişi, ABD'nin Ankara büyükelçisi olacaktır. Hal böyle olunca, temeli Cumhuriyetle atılmış Türk milli eğitiminin başına ABD getirildi.Türk Milli eğitiminin idaresi, ABD' ye devredildi.İşin bir de istihbarat yönü vardı.ABD, bu eğitim komisyonu marifetiyle, her alanda örümcek ağı gibi örgütlendi.
Amerika, uzman, araştırmacı, öğretim üyesi adları altında, bu anlaşma ile kurulan "Eğitim Komisyonu" marifetiyle gerekli personeli, bilgi toplamak üzere görevlendirdi. Türkiye'de kendisine yardım edecek ve işbirliği yapacak, Amerika'da yetiştirilmeye uygun Türk genci, öğretim üyesi ve araştırmacılar buldu. Bu amaçla, nitelikleri uygun görülüp seçtikleri bazı kişileri, eğitim araştırma, görgü ve bilgilerini arttırmak üzere ABD ye gönderdiler.Bunlardan Amerika'ya yararlı olacaklar dolgun ücretle orada bırakıldılar. Bir kısmı da Türkiye'ye döndü.
Dönenler iki gruptu.Birinci grup, Amerikan hayranı ve onların her şeyini benimseyip Amerikalaşanlar, ikinci grup ise, birinci gruba girenlerin en kabiliyetlileri olup, gerektiğinde kullanılmak üzere, devletin en önemli yerlerinde görev almaları sağlandı. Bunların bir kısmı da, Türkiye'deki Amerikan yardım kuruluşları, şirketleri ve diğer örgütlerinde görevlendirildi.
Türkiye'deki Amerikan işbirlikçileri böyle oluşturuldu.
Diğer yandan, Türkiye'ye yolladıkları asker ve sivil görevlilerin hepsini, ailesi Türkiye'den kaçmış veya çıkarılmış etnik gruplara mensup -Ermeni ve Rum kökenlilerden - seçtiler.Bunlar, ikili anlaşmaların Amerika'ya tanıdığı geniş imtiyazlardan yararlanarak, Türkiye'deki bütün gizli faaliyetlerini büyük bir serbesti içinde yaptılar. Türkiye’yi parçalamak, karıştırmak için yerli ortaklarıyla yerli örgütler kurdular.
İstihbarat, ordu, dış işleri, din işleri, ekonomi ve siyasetin her alanını işgal edip yönettiler.Yani bir ülke, kendi milli eğitimini, dünyanın en saldırgan, işgalci, soyguncu ülkesine teslim ederse, diğer kurumların kendiliğinden o düşman ülkeye teslim edileceği bellidir.
1980 öncesi gençlik çatışmalarını örgütleyen, yöneten de bu ABD görevlileridir.Tüm Sağcı milliyetçi gençlerimizi eğitip, sadece sol düşmanı, sadece Sovyet düşmanı, Amerikan menfaatlerine göre siyaset yapan, bunun dışında ülke çıkarlarını korumaktan uzak, militanlar yaptılar.Solcu gençliğin içine girip önce Sol'u parçalara ayırdılar. Sonra her bir parçayı birbiriyle çatıştırıp, o vatansever gençlere yavaş yavaş Türkiye’ye zarar verecek siyasetleri öğrettiler.Bugün ülkenin her sokağında patlak veren, sistemli Türkiye düşmanı, Rejim düşmanı, Atatürk düşmanı, Türkçe düşmanı sahte dinci cemaat örgütlenmeleri, ABD'nin İsrail ile beraber kurup yürüttükleri temeli 1949' lara dayanan çalışmaların ürünüdür.Bunlar yaşanırken, tüm siyasi partilerimiz seyretti.Çünkü hepsi ABD kontrolüne geçmişti.
1945’lerden sonra, ABD ile askeri, iktisadi, siyasi başka anlaşmalarda yapıldı ama Türkiye’ye en kalıcı zararı bu 27 ARALIK 1949 EĞİTİM ANLAŞMASI verdi.
Anlaşmayla eğitim ABD'ye teslim edilmiş oldu. İşte o gün korkunç bir biçimde eğitimi maalesef ABD’nin hizmetine de sunmuş olduk. Kendi paramızla kendimizi bağımlı hale getiriyorduk. Milli eğitim sistemini CIA’ya bağlayan bu anlaşma ile ABD, ileriye dönük stratejik bir plan yapıyordu.
Ben bu anlaşmanın yürürlükten kalktığını sanıyordum. Değerli yazar, Cengiz Özakıncı yazdı, bu anlaşma şu anda hala yürürlükteymiş.Bugünkü aptallaştırılmış, robotlaştırılmış, cahilleştirilmiş kitlelerimiz işte bu eğitimler yüzünden planlı olarak aptallaştırılıp cahilleştirdi.Ama bir tek siyasetçinin, aydının bunları konuştuğunu duydunuz mu?Her gün önemsiz boş konularla arsızca atışıp gününüzü doldurmaları, ülkenin bu asıl çok büyük sorunlarını gizlemek içindir.
Kendisini milliyetçi, halkçı, Atatürkçü ve samimi dindar sayan tüm yurttaşlarıma duyurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.