Fatmagül Abacı
AFRİN YOLUNDA
Aslında sürpriz değildi bu sonuç. Yola çıkarken göze aldığı aslında çoğunun cesaret edemediği, hatta anlam veremediği operasyona gönüllüydü. Onun için peygamberlikten sonra gelen yüksek mertebe olan şehitliği yaşayabilmek için gidiyordu. Vedası bile öyle uzun uzadıya olmamış, minik kızını gözlerinden, eşini yanaklarından, anacığının elinden, babacığına sımsıkı sarılmıştı.
Gitme henüz söz konusu olmadığı zamanda dilinde ve arkadaşlarına hep” vatan bize emanet öyleyse gerekeni yapmak gerek” diyerek gönüllü olmuştu. Uzun boylu, kumral bıyıkları seyrek, konuşması net bir delikanlıydı 23 yaşında. Ve Kahramanmaraş’ın Fatmalı kasabasından katılacaktı.
Görevin çıkmasından sonra babası onu kendi elleriyle Afrin yolcusu yaptı. Bu yolculukta ailesi de onlara iştirak etti. Anne ve eşi dualarıyla ve minik kızı öpücük atarak gönderdi, babacığını.
***
Nasılda yakışmıştı mavi bere ve yeşil asker elbiseler. Gülümsüyordu yeni arkadaşlarına, kısa sohbetler ediyordu henüz tanıştığı bu gençlerle. Hepsi gönüllüydü , içtendi ve tatlı gülümseyişlerle şakalaşıyorlardı. Anons sesi duyuldu. Mühimmatlar dağıtılıyordu. Ayrıca kimin nereye ve hangi araca bineceği belli oluyordu artık. Yavuz da mühimmatını aldı kendisiyle aynı araca binecek olan arkadaşlarıyla birlikte albayrağın dalgalandığı araca bindiler. Artık Afrin yolculuğu başlıyordu, demek. Hayalini kurduğu sıcak çatışma yerine gitmek için son kontroller yapıldı. Yavuz’un aracında en küçüğü 21 yaşında en büyüğü 23 yaşında olan arkadaşları vardı. Gönüllü oldukları için midir bilinmez hepsi coşkuyla konuşuyor ve dudaklarındaki tatlı yarım gülümseyiş gitmiyordu.
Nihayet hareket emri verildi nice bekleyişten sonra. Herkesi şaşırtan bir şey daha oldu. Askeri üssün merkezinden uzaklaştıkça yol kenarında ellerinde bayraklarla halk onları bekliyordu. ”En büyük asker bizim asker !” “güle güle yiğitler” “Gazanız mübarek olsun ! “ diyen insanlar yolun iki yakasını kuşatmıştı. Bayraklar nazlı nazlı salınıyordu havada.
***
Bir yaşlı iki büklüm teyze doğrulmaya yelkendi ellerini beline koyarak. Bu yalnız yaşayan ailesini trafik kazasında kaybedip kimsesiz kalan Emine teyzeden başkası değildi. Başını uzattı, avazı çıktığı kadar “ayağınıza taş değmesin, yavrularım ! “ dedi. Yorgundu sesi de kendisi gibi. O yoğun kalabalıkta ses çok fazla uzağa gidemedi. Dileği güzeldi her uğurlanan dilekler gibi …
Emine teyze çok hüzünlü bakıyordu. Bakışlarıyla ve dilindeki dualarla geçen her aracı sanki hayırlıyor, kutsuyordu. Bundan kimsenin haberi olmadı, ama bildiği bir gerçek vardı oda “Rabbim her şeyi görür” dedi.
***
Hilal şeklinde ilerleyen Türk ordusu zeytin ağaçlarının arasında teröristlere göz açtırmıyordu. Karşı taraf ne kadar karışık kuvvetten oluşuyordu. Yetmiyor mühimmatlarına sürekli takviye geliyordu. Destekleyen ülkeler ne yazık ki başta büyük güç olan Amerika vardı. Bunu neden yapıyordu ki??? Acaba kendini yeterince büyük göremeyip kompleksinden mi yoksa güç ispatımı ? Kendi sosyal medyasında taraflı verdiği haberlerle gündemi değiştirmek ne derece vicdani bir tutumdu. Garip ama doğru yaptıkları neydi ?Bilinen bir şey vardı ki oda asla doğru konuşmadıklarıydı. Aslında müttefik olduğumuz savunuluyor yaptıklarıyla da kendilerini yalancı çıkarıyorlardı…
Bir ülkenin kendini teröristlerden arındırması için başlattığı bu operasyon neden rahatsızlık veriyordu ki??? Tabi ki petrol kokusunu almış tek dişi kalmış canavar çıkarlarını her şeyin ve herkesin üstünde tutuyordu. Aslında yaptıklarıyla “ben büyük gücüm” ifadesini canlandırıyordu.
Üstelik kazanılan hiçbir toprağa sahip olmayacaktı Türkiye ! Sadece temizleyecek ve o bölgede yaşayan halka yaşam alanı açmaktı işi… Olaya dahil olmak demek hangi tarafı destekleyeceğine karar vermesi gerekiyordu. Bu şansını da teröristlerden yana kullanıyordu. Üstelik kendi bünyesinde yetiştirdiği teröristleri de takviye kuvvet olarak gönderiyor, müttefikiz yalancı oyununa devam ediyordu…
***
Yavuz iyi nişancıydı. Attığı her kurşuna bir sahip buluyor ve sevinemeden yeni bir hedefe göz dikiyordu. Yorulmak bilmiyordu. Zayıf olduğundan manevra kabiliyeti de kıvraktı.
Hatta komutanı onu yanına çağırıp sormuştu. O da gururla “Kahramanmaraşlı” olduğunu söylemişti. Ve komutan ona gurur verici sözler söylemesine rağmen, arkadaşları ne kadar ısrar ettiyse de bu konuyu açmamıştı. Sadece “Kıyafet istemiştim ,benimkiler çok eski “diyerek geçiştirdi.
***
Ne olduysa minik kızını rüyasında görmesiyle oldu. O gün kalkmak istemedi sanki. Durgundu. Her sabah en önce kalkan Yavuz bu kez mahmurluk içindeydi. Kızını çok özlemişti. Kızının öpücük atarak uğurlaması gözünün önünden gitmiyordu. Yüzünü yıkadı. Giyindi ve kahvaltıya indiler. Kahvaltıda şöyle bir arkadaşlarını süzdü. Yanında duran kendinden biraz kısa, beyaz tenli, temiz suratlı askere “ben gitsem bile ölüme, Allah onları ve seni korusun” dedi.
***
Sıcak çatışma tüm hızıyla devam ediyordu. Her asker görevinin farkında olarak en iyi şekilde yapıyordu. Yakınlarda bir patlama duyuldu. sesi duyan askerler siper aldı hemen. Öğleye kadar karşı tarafa iyi bir zaiyat verdirmişlerdi. Günün en sıcak anıydı sanki. Güneş tepede ve sıcak bir gündü, kış ortasında. Bir an sessizlik oldu ve herkes birbirine baktı, sonucu görmek için.
Şakir’in sesi yankılandı zeytin yapraklarında titreyerek “Yavuz vuruldu !!!” Çatışma devam ediyordu ki sesler arasında sesler karışıyor netlik anlamını yitiriyordu. Şakir sarıldı biricik sırdaşına öyle ki gözleri açıktı sanki hala hırsla ileri bakar gibiydi. Ve bu güzel gözleri kapatmak Trabzon’ lu arkadaşına düştü. Sıhhiye geldi, müdahele bile edemedi, sadece alıp operasyon alanından uzaklaştırıp, hastaneye götürdüler.
Bir kuş çığlık çığlığa Yavuz !!! Yavuz !!! diyordu…
Hayvan çığlıklarına kanat çırpınışlarıyla eşlik etti. Uçtu mavi gökyüzünde kayboldu. Oysa o zeytin dalına konacağı günü bekleyen barış güvercininden başkası değildi !!!!!
Fakat çatışma devam ediyordu üstelik 42.Günüydü…
O Zeytindalına konacak ,barış sağlanacak, insanlar artık ölmeyecekti…
O günü sabırsızlıkla bekliyordu.
**********************************************************************************
*En kısa zamanda menfaatimize olarak operasyonun bitmesi, herkes gibi benim de beklentim. Allah askerimizin yar ve yardımcısı olsun ve ayaklarına taş değdirmesin…AMİN…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.