Mehmet TAŞ
Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş!...
Gazetecilik mesleğinde artık bedenimiz ve ruhumuz yeterince eskime sürecine doğru hızla yol alıyor.
1981 yılında yaklaşık 8 ay kadar yanında çalıştığım, bir haberi en az on defa yazdırarak, haber yazmayı öğrendiğim, gazetecilik denildiğinde ilk aklıma gelen yerel bir isim merhum Şeref Turhan, 1999 yılında tamda bu günlerde aramızdan ayrıldı.
Bu gün için Kahramanmaraş’ta kimse Şeref Turhan’ın yerini dolduramadı.
Türkçeye hakim, özlü, ne demek istediğini ilk okuduğunuzda anlayabileceğiniz kadar yalın ama kendi doğrularına hiç toz kondurmayan bir üslup ile kırk yıl yazdı.
Merhum Şeref Turhan’dan ben çok şey öğrendim gazetecilik adına. Merhum ile dünya görüşlerimiz farklıydı. Ama usta - çırak ilişkisi malum, ben hep saygıyla hatırladım, ölünceye kadarda hatırlayacağım. Merhumu kent statükocuları sevmedi.
Mesleğindeki ilkeli tavırları ile değerlendirmek yerine kendilerinden olmadığı için ötekileştirerek unutulmasını istediler.
Bir gün gelecek aynı akibete kendileride uğrayacaklardır.
Merhum Şeref Turhan’a Allah’tan rahmet dilerken, manevi ruhu önünde saygıyla eğiliyorum…
**
Ve Mehmet Ali Birand
Kanal D’nin haberlerini izlemediğim akşam sanki hiç haber dinlememiş gibi olurum.
Merhum Birand aramızdan ayrıldı. İmkanım olsa cenaze törenine katılmak isterim.
Merhum Birand, kendisiyle yüzleşme yürekliliğini gösteren, bunu bir döneklik olarak görmeyen, toplumla barışık yaşamaya çalışan sıradışı bir insandı.
Haberleri sunarken, kendinden bir şey katardı. Yorumlar, doğru bulduklarını alkışlar, doğru bulmadıklarını da edebi lisanı dairesinde eleştirirdi.
Birand, korkak bir gazeteci değildi.
1985 yılından bu yana devam ettirdiği 32. Gün proğramı Türk basınına değerli elemanlar kazandırdığı gibi bir çok ilkleri de başarmıştır.
Türkiye bu gün Filistin davasını savunuyorsa ve geçmişini biliyorsa bunda bu proğramın büyük payı vardır.
Haberleri sunarken dil sürçmesi, yanlış bir haber olduğunda ekranda özür dilemesi onun mesleğine olan saygısı olarak hep hafızamızda yer alacaktır.
Türkiye basın alanında büyük bir ustasını kaybetti.
Nasıl ki Kahramanmaraş’ta bu gün ölümünün 13. Yılını hatırladığımız merhum Şeref Turhan’ın yeri doldurulamadığı gibi, bir duayen olan Birand’ında yeri doldurulamayacaktır.
Merhum Birand’a Allahtan Rahmet dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden… Ruhu şad olsun.
**
Milletvekilleri Ramazanoğlu ve Güvenç’i dinlerken
Dün akşam sevgili kardeşim Mustafa şirin beni gelip evimden alarak bir sürpriz yaptı.
Beyoğlu Belediye Başkanı Osman Okumuş’u kardeşim gibi severim. İlkelidir. Kiminle nasıl konuşacağını çok iyi bilir. Organize bir insandır. Hal hatır sorar, insanı onure eder, değer verir.
Kervanhan’a vardığımızda Osman Okumuş, Halk Sağlığı İl Müdür Yardımcısı Dr. Abid Başarıcı ve küçük kardeşim Akın Ozan bizi bekliyordu.
Şirin baba beni evden almadan ekibi dizmişti, ben son halka olarak arabaya bindiğimde, can dostum sohbetinden keyif aldığım, her gün sesini duymak istediğim Ayhan Hançerkıran, gediklimiz Kadir Çaylı ile ekip hazırdı.
Osman Başkanın bir diğer konuğu ise Ali Rıza Kısakürek.
Sonra ise Milletvekilimız Sıtkı Güvenç kadroya dahil oldu. Şirin babaya seslendim Sayın Ramazanoğlu burada ise onu da davet et dedim. Aradı ve Sayın Vekil bizi kırmadı geldi.
Yaklaşık üç saatlik sohbetimizde hep Kahramanmaraş’ı konuştuk.
Ulaşım, enerji, eğitim, yatırımlar…
Milletvekillerimiz şehrin bütün sorunlarına vakıflar, nereye ne gerek, nerede ne gibi yatırım yapılmalı, hangi köyün ne eksiği var hepsini biliyorlar.
Sayın Güvenç eğitim konusunda bir söz sarf etti ki, 2012 yılında eğitim yatırımı 11 milyon tl iken 2013 yılında bu 72 milyona çıkmış. Yani bu yıl eğitim adına Kahramanmaraş’ın her tarafı şantiyeye dönecek.
Sağlık alanında da ciddi yatırımlar planlanıyor. Belki de bu yıl içinde eski hastanenin yanına 200 yataklı hastane inşaatına başlanabilir.
Eskiden vekillerle sohbetimizde bol dedikodu yapardık.
Şimdiki Vekiller ile sadece yatırımları, hizmetleri ve projeleri konuştuk.
Bu arada sevgili Şirin baba, Ak Parti Grup başkanvekili Mahir Ünal’a dikkat çekti.
Ünal’ın bu gücünden faydalanmamız gerektiği üzerinde duruldu. Basının sorunları da konuşulmadı değil..
Hoş bir akşam geçirdik.
Mutlu olduk.
Bize bu güzel ortamı hazırlayan Osman Okumuş’a da gönülden teşekkür ediyorum…
**
Ve şehidimiz
Eli kanlı terör örgütü, Mardin’de yiğit bir evladımıza kurduğu pusu sonucu aramazdan aldı.
32 yaşındaydı. Bir çocuğu vardı daha. Hayatının baharında aramazdan bu çiçeklerimiz zorla kopartılıyor.
Bu kan denizinden çok boğulacak eli kan damlayan katiller var aramızda.
Siz bu yazıyı okurken şehit polisimiz Ulucamiden sonsuzluk kervanına çoktan uçmuştu bile…
Yüce Türk Milletinin başı sağ olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.