Abdullah Şanlıdağ
Batı dünyası, Filistin ve Erdoğan
Batı dünyası çifte standartcı, iki yüzlü, egoist ve çıkarlarına tapınan bir yapıya sahip. Rusya- Ukrayna Savaşı'nda gösterdikleri hassasiyeti Hamas ve İsrail savaşında göstermiyorlar. Topraklarını savunan Gazze halkının yanında olmaları gerekirken, işgalci terörist İsrail'in safında yer alıyorlar. Siyonist yayılmacı İsrail'in Arzu Mevud hayalini gerçekleştirmek için Batı dünyası adeta seferber olmuş durumda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin konusunda başından beri temkinli davranıyor ve her iki tarafı da itidalli olmaya, gerginliği tırmandırmamaya davet ediyordu. Filistin, Erdoğan'ın kırmızı çizgisidir. Rahmetli merhum Erbakan Hoca da Filistin konusunda çok hassas ve Siyonizme karşı büyük bir mücadele veren devlet adamıydı. 3 din açısından da kutsal olan Kudüs beldesi, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'yı bağrında barındırıyor. Biz müslümanlar için kutsal olan bu belde, aynı zamanda Yahudiler açısından da çok önem arz ediyor. Tevrat'a göre Mescid-i Aksa'nın altında Süleyman Mabedinin olduğuna inanan Yahudiler her geçen gün Mescid-i Aksa'nın altına oyarak, onu çökertmeye çalışıyorlar. Siyonistlerin 1948'den beri işgal altında tuttukları Filistin topraklarında mazlum Müslümanlara yapmadıkları işkence ve zulüm kalmadı.
" Erdoğan'ın HAMAS konusundaki açıklamaları hamaset değil, Türkiye gerçekliğini yansıtıyor. Neticede Erdoğan siyasetçi bir lider. Elbette ki kendi tabanını ve muhalefetin konumunu gözetecektir.
HAMAS, başta katil Amerika ve İsrail'in terör listesinde yer alıyor. Halbuki en büyük terörist ülke bu ikisidir.
İsrail'in zulmü ve hastane bombalayarak sivil katliamları hem dünyada hem de Türkiye'de çok büyük bir infial yarattı. İsrail'in üzerinde çok büyük bir toplumsal baskı oluştu. Elbette reisin toplumsal baskıya duyarsız kalması beklenemezdi. Dolayısıyla Erdoğan'ın tepkisinin, birisi dışarıya diğeri de içeriye bakan iki cephesi bulunuyor. "One Minute” diyerek bir zamanlar İsrail’e rest çeken Erdoğan’ın yerinde yeller esiyor" diyen muhalefeti susturarak, böylece içeriye mesaj vermiş oldu.
BAHÇELİ DE TEBRİKİ HAKETTİ
İsrail’e bir mühlet verilmesini ve bu mühletin sonunda saldırılar durdurulmazsa Türkiye’nin gereğini yapması gerektiğini söyleyen MHP lideri Devlet Bahçeli'yi de tebrik ediyoruz.
Aslında Erdoğan'ın Filistin ve İsrail konusundaki asıl amacı garantörlüktü. Arabulucu rol üstlenmeyi dahi teklif etti, ama bu teklife uluslararası kamuoyu pek yanaşmadı.. Cumhurbaşkanı Erdoğan da haklı olarak, hem HAMAS'ın nezdinde Filistin'e sahip çıktı, hem de sözde demokrasi havarisi kesilen ülkelere mesaj vermiş oldu. Peki, Erdoğan'ın bu çıkışının yansıması nasıl olur? İçeride elini güçlendirir, ama dışarda karşılığının olacağını düşünmüyorum. Erdoğan'ın yapabileceği bir şey de yok zaten. Dolayısıyla en doğru olanı yaptı. Arabulucu ve diplomasiye dayanan mutedil dil, karşılık bulmadı.
İngiltere, Almanya ve Fransa’nın devlet başkanları, desteklerini sunmak ve İsrail'in yanında olduklarını göstermek için Netanyahu’nun ayağına kadar gittiler. Ne yapsaydı Erdoğan, o da mı haydut ülkeler gibi İsrail'e mi sahip çıksaydı? Doğru olanı yaptı ve HAMAS'ın yanında yer aldı. Filistin konusunda Körfez ve Arap dünyası sınıfta kalmıştır.
BM Genel Sekreteri António, ne demek istedi?
Önce söylediklerine bir bakalım.
Guterres “Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz bırakılıyor. Ancak Filistin halkının sıkıntıları Hamas’ın korkunç saldırılarını haklı gösteremez. Ve bu korkunç saldırılar Filistin halkının toplu olarak cezalandırılmasını haklı gösteremez” dedi.
İşgal varsa saldırı kaçınılmazdır. Evinizi, yurdunuzu işgal edeni tebrik etmezsiniz. Burada neyin haklı, neyin haksız olduğunu tayin ederken adaletli, vicdanlı ve de tarafsız olmak gerekiyor. Eğer İsrail'i işgalci bir devlet olarak kabul ediyorsanız, HAMAS'ın yaptığı mücadeleyi saldırı olarak tanımlayamazsınız. Çoluk, çocuk; genç, yaşlı demeden sivilleri katleden bir İsrail terör devleti var karşımızda. Gerçi İsrail Guterres'in bu açıklamasından dahi rahatsız oldu ve onu istifaya davet etti. BM Genel Sekreteri, her ne kadar HAMAS' ı övmese ve meşru olarak kabul etmese de, İsrail'in işgalci olduğunu ifade etmesi, terör devletini kudurttu.
"Türkiye ile Hamas arasındaki siyasi, lojistik ve mali bağlantıları kesmek için, ABD hükümetini diplomatik ve ulusal güvenlik araçlarının tamamını kullanmaya çağırıyoruz” diye ABD Başkanı Joe Biden’a mektup gönderen 110 imzalı Kongre üyelerini ve buna destek veren ülkeleri kınıyorum.
Bir çift söz de içeriye, yani bizim muhaliflere söyleyelim. Başlangıçta itidallı ve mutedil bir dille arabuluculuk yapmaya çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştiriyor, Filistin konusunda Gazze halkını yalnız bıraktığını dillendiriyordunuz. Erdoğan'ın Filistin konusunda temkinli davranarak, tarafları gerginliği tırmandırmamaya davet çağrısını ne siz ne de Batı dünyası doğru okuyamadı. Bari şimdi samimi ve omurgalı davranıp Erdoğan'ı Filistin meselesinde yalnız bırakmayın. Hamaset yapmak kolay, zor olan gerçeklikle mücadele etmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.