Gül Ayşe Yetmez
Bir Ankara Günü
Ben yazmaktan usanmam, biliyorum siz okumaktan usandınız ama.
Eğer benim gibi tek bir gününüz ve pek çok görüşmeniz varsa ve bu görüşmeleri 500-600 km uzakta yapmanız gerekiyorsa, zamandan kazanmanın en doğal yolu yolculuk süresinin kısaltılmasıdır değil mi? Gerçi havaalanında gördüğüm son zamanların en etkili sloganı olarak yorumladığım ve benim sahip olmadığım epeyce bir sürede sahip olamayacağım gibi görünen bir araba firması yeni ürünü için koca bilboard reklamında “gideceğiniz yere uçmanın alternatif yolu” diyordu ama neyse.
Vazgeçtim. Kahramanmaraş’ta ki uçak saatlerinin dengesizliğinden, Havaş’ın umursamaz tavrından falan asla bahsetmeyeceğim.
Bir şekilde Ankaradayım. Özellikle belirteyim ki 2 büyük şehir tartışmasının bende ki galibi her zaman kuzeyde kalandı. Yani son 2 seneye kadar. Şimdi başkentimi çok seviyorum. Ama bu diğerini küstürdüğüm anlamına gelmez.
İşte öğleye kadar rutin bakanlık ve meclis ziyaretlerimizi yaparak derdimizi dile getirmeye çalıştık. Ama bu görüşmelerin fotoğraflarını bende saklayacağım. Çünki bendenize öyle yoğun ilgi vardı ki görüştüğüm vekillerin fotoğraflarını vesikalık olarak bile buraya sığdıramam. Hem yazık oncağızlarımda her gelene söylediklerini bana da söylediler. Kısaca meclis ziyareti konu alınan her hangi bir haber de benim buraya yazacaklarımı okuyabilirsiniz.
Ben bir umut bekleyeceğim elbet bir gün komşu illere tanınan ayrıcalıklar bize de tanınır.
Allah tan bağladığımız bir iki iş masrafımızı kurtarır niteliktedir.
Sonra, sonrası çok güzeldi. Memleketime gelen kolay ulaşım aracının saati geçtiğinde işim bitmişti. Mecburen gece yola düşecektik. Bizde yoldaşlarımla birlikte birkaç yeri gezdik. Hani cennetin alışveriş köşesi değil ya, alışverişin cenneti. Ben hiçbir şey almayacak olsam bile seviyorum vitrinlere bakmayı. Eşim anlamıyor. Ona göre gir seç al. Değil ki. O anlarda anı yaşarsınız, yorgunluğunuz gider, düşünürsünüz, hoşça vakit geçirirsiniz. Ben ilk AVM yi 20 yıl önce görmüştüm ve oraları hala çok seviyorum.
Çok hayıflandım, eğer bu Cuma Ankara da olsaydım Troya’nın yeni versiyonunu izleyebilirdim. Ama sergisini gezdim. Söylememe gerek yok muhteşemdi.
Sonra biraz Kuğulu Parka gittik. Tam bahar havası. Ne güzeldi. Kahve güzeldi, sohbet güzeldi, Ankara güzeldi. Biraz kitapçıları dolandık, bir sürü kitap aldım. Mutlu oldum. Kızıma bir şeyler aldım, eşime aldım. Mutlu oldum.
Ankara beni mutlu etti. Keşke orası ile hep bir bağım olsa. Keşke sık sık gidebilsem. Bu arada okuduğunuz satırların sahibesinin yönetim kurulu üyesi olduğu İMEF ziyaretimizi de tamamladık. Yakın zamanda ilimizde de eğitimini vermeyi istediğimiz internet editörlüğü projesinin son aşamasına gelinmiş.
Yaşadığın yeri sevmenin en önemli gerekçesi ya da onlardan önde geleni rahat nefes alabilmek. Bulunduğun yerde aldığın nefese gazlar ve tozların yanında huzur ve keyfinde iştirak etmesi. Rahat nefes alıp vermeniz dileği ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.