Fatmagül Abacı

Fatmagül Abacı

Bizim Aşçımız…

Babamı kaybettiğimden beri en yakın akrabam, en yakınım annem, kardeşlerimden bile önce gelir. Onu doğduğum günden beri severim. Tabi  herkes gibi…

Gerek yemeklerini gerek yanaklarından makas almayı özlerim. Bazen ben büyümeme karşın yaptığım yemeğe ve işe karıştığı olur. Tatlı bir rekabet sarar bizi. Eee tabi ki onun yaptığı yemek herkes tarafından daha çok beğenilir. Kaç yıllık aşçımız bizim… Evimizin prensesi de o, kraliçesi de o, son ütücüsü de o…Temizleyende, düzenleyen de, koruyanda, kardeşlerime bakanda…

Aradan yıllar geçti… Büyüttüğü yavruları yuvadan uçurdu birbir. Kendi eşiyle yani babamla yalnız kaldı.

…..

Babamın rahatsızlığı kötü bir hastalıktı… Prostat kanseri… Geçmedi, ameliyata karşın. Daha kötü devam etti. Annem hastabakıcı bile olmuştu lakin yetmedi. Kader kısmet belki o kadardı. Ve babamı kaybettik, çabalarımız sonuçsuz kaldı. Babamı kaybettik çok ama çok üzülmüş depresyona girmiştim. Ve halen onu özlüyorum…Onu bu kadar ararken, özlerken daha neler yaşandı ve yaşanacaktı…

Artık annem bir başına kalmıştı. Yalnızlığı sevmeyen kadın bir başına yaşamaya başladı. Bazen çocuklar uğrasa da yanına birlikte yaşamak gibi olmuyordu.

Bazen memleketteki evine gider iki yaz ayını orada geçirir, tekrar kışın İstanbul’a dönerdi. Dile getirdiği torunları vardı ama herkes evinde barkındaydı. Bu arada canı sıkılsada “yeter ki, mutlu olsunlar da “diyordu…

Şimdi ise o da kötü hastalığın pençesine düştüğünü dün öğrendik. Nasılda sarmış yaralar bereler midesini. yakıştıramadık. doktor” Mide kanseri” deyince doktora kızmak geldi içimden…”Bir daha bak, iyi bak !!!...Ama filmler, endoskopi, bulgular ve annemde ki değişiklikler doğruluyordu…Kusma, iştahsızlık, aşırı kilo kaybı, sürekli kısa sürelerle ishal, mide bulantısı ve mide ağrısı…Şaşırdım…

Ne yapacağım şimdi? onu kaybetmeyi göze alamıyorum…Bir çare bulmalıyım diyorum…Maalesef yaşadığım, hissettiğim şey “çaresizliğin ta kendisi !!!”

Beni büyüten, yürüten, anadilimi öğreten, çevreyi, akrabayı tanıtan, yediren içiren insanı kaybediyorum öyle mi ??? Üstelik bir daha göremeyeceğim !!!...Üstelik gidip dönmeyecek o da babam gibi…Ben ne yapacağım bu dünyada…”Hepimizin gideceği yer orası “deniyorda, kabullenmek o kadar zor ki !!!

Yetmez gibi ömür de biçiyor doktor, üç ay veya üç yıl… Tanrım yüreğim sıkıntıyla dolu…Dolu bir yağmur bulutu gibi geziniyorum, şimşek ne zaman çakar bilmiyorum.

Kendinin haberi yok…Gözümün önünde gün gittikçe eriyor, ağrıları oluyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum !!!...Gözlerim doluyor ona bakarken, mutfağa kaçıyorum ya da dışarı kaçıyorum “ekmek alacağım! “diyerek… Yaşı mı ? yetmiş altı…

 

Ne kadar zayıfladı böyle… kiloluydu, kayboldu göbeği, kiloları… Zayıflamak isterdi ama keşke sağlığı ile zayıflayabilseydi. Doktor “daha da zayıflayacak, ağrıları artacak” diyor…”Allah’ım yardım et, ben ne yapayım !”

Bir de haccı çok istemişti gitmek… İki kez çıktı ama gidemedi. birinde ayağını kırdı, diğerinde bir vefat olayı oldu…Lakin rüyasında görmüş kendini hacda…Derlermiş ki rüyasında gören gitmiş kadar olurmuş…İnşallah öyledir….

Anne hakkı hiçbir zaman ödenmez,

Sırtında cennete götürsen oğlum,

Hiçbir zaman anaya karşı gelinmez,

Eğer gelmiş isen sen utan oğlum…

 

Sen de dinle kızım nalan,

Seni güzel doğuran anan,

Bu sözümü anlamıyorsan,

Sende ana olunca anlan…

 

Ali Ercan’ın bu türküsü geldi  aklıma da kahroluyorum… Çaresizliğin içinde kıvranıyorum…Yapacak hiçbir şey yok. doktor aynen şunu söyledi:” Mide kanseri dünyada üçüncü sıradaymış. Amerika’ya da götürseniz buradaki işlemin aynısını yapacaklar. Artık tıp ilerledi. Benimde doğuştan kalp kapakçığım arızalı, ona göre besleniyorum, siz de onu yapacaksınız. Sevgi ve ilgi gösterirseniz  iyi olacak. “

Gözümün önünde eriyen, iyileşemeyen, yardım edemediğim annemi ve her an ebediyete gideceğini bilerek ben nasıl mutlu olurum ki, onu mutlu edeyim…

Kendisinin haberi yok. midemde yara varmış diyor soranlara…o kadar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatmagül Abacı Arşivi

Nebi

17 Ekim 2024 Perşembe 17:13