Mehmet TAŞ
Büyükşehir ve büyük düşünmek!...
Kahramanmaraş büyükşehir oldu. Bundan geriye dönüş yok. Birçok Belde artık büyük mahalle olarak anılacaktır.
Şehrin Büyükşehir olması, şehri büyükşehir yapmaz. O şehirde yaşayan insanların, sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimi, üretim kapasitesi, eğitim yüzdesi, temel kalkınmışlık göstergeleri de büyük öneme sahiptir.
Kahramanmaraş fotoğrafına bu açıdan baktığımızda tabiri caizse yerlerde sürünüyoruz.
Ortalama kalkınmışlık yüzde ortalamaları Türkiye ortalamalarının altındadır.
Bu durumda Kahramanmaraş Büyükşehir olsa ne yazar, olmasa ne yazar?
**
Değerli dostumuz Serdar Erdoğanyılmaz bu günkü köşe yazısında; “Yöneticileri Kim Yanıltıyor?” başlığı altında güzel bir konuya değinerek; “ Yöneticileri genelde yağcılar yanıltır. İkiyüzlü sahtekarlar yanıltır. İkiyüzlülük de bir sanattır. Maalesef şehrimizde bu tür sanatçılara çok rastlıyoruz”
**
Gazeteci Akif Arslan ise yine bu günkü köşe yazısında “ Küçük olmasın, benim de olmasın; nasıl olsa bir lokma da düşer bana!” başlığı altında ikiyüzlülüğü farklı bir pencereden ironik bir dil ile okuyucularına anlatıyor.
**
Ne yazık ki çekememezlik, dedikodu bu şehirde iliklerimize kadar işlemiş sosyal bir hastalık olarak benliğimizi, bedenimizi ve ruhumuzu kemiriyor.
Hocalar, din alimleri, akil insanlar, aklı yeten insanlar şehrin ahlaki eğitimi noktasında emek harcamalılar, insanlara öğütler vermelidirler diye düşünüyorum.
Görkemli camiler, ibadethaneler, okullar yapılabilir. Bu her zaman için mümkündür. Ancak insan eğitimi, insana ahlaki değerlerin verilmesi, terbiye edilmesi uzun süreç isteyen bir iştir.
Kusura bakmayınız ama biz bu yolda biraz tembel davrandık. Günü birlik küçük küçük menfaatleri her konunun üzerinde gördük.
İşte geldiğimiz nokta!...
**
Yüce Allah’ın her şeyi cömertçe verdiği bu güzel şehrimizde bir eğitim seferberliği başlatmalıyız.
İlim, ahlak, fazilet gibi toplumsal değer ifade eden davranış biçimleri ve bunun maddiyattan daha önemli olduğu noktasında bir çalışma olmalıdır.
Kütüphanelerde, okullarda, insanın var olduğu bütün sosyal yaşam alanlarında bu konuda bir çalışma yapılmalıdır.
Merhamet duygularının törpülendiği, maddeci, ahlaktan uzak, riyanın, yalanın ve yalakalığın genel kabul gördüğü bu hastalıkları toplum bünyesinden atılabilmesi için büyük bir çaba içine girmemiz gerekiyor.
Bunu başardığımızda insanlar vakitlerini dedikodu ile değil, çalışma ile üretme ile geçireceklerdir.
Ve bu o kadarda zor bir şey değildir. Birkaç yıl içinde iyi bir çaba ve emek ile Asımın nesli hayat bulabilir. Gençlerimizde ben bu ışığı görüyorum. Ama biraz gayret, biraz da çaba harcamamız gerekiyor.
**
Küçük bireysel hesap ve menfaatler topluma bir değer olarak dönmez.
Geçtiğimiz günlerde Malatya ilimizde bir platform oluşturuldu. Yaklaşık 60 insan bunda görev aldı. Bir tüzük ortaya çıktı. Platformun onursal başkanı o kentin Valisi oldu.
Bu insanlar Malatya için fikir üretecekler, Malatya için çalışacaklar… Buna akil adamlar mı dersiniz, başka bir şey mi dersiniz. Bizimde ihtiyaç duyduğumuz böylesi bir yapılanmadır.
Bunlar ortada var olan fotoğrafa bakacaklar, flu yanlarını ortaya çıkaracaklar ve bunun netleşmesi için de proje ortaya koyacaklardır. Malatya platformunu örnek alarak bizlerde bir şeyler yapabiliriz.
**
Bunları başaramamız için ortada bir sebep göremiyorum. Şu anda Kahramanmaraş’ta un var, şeker var ama bunu helva haline getirecek usta yok.
Sahi gerçekten Kahramanmaraş’ta usta yok mu? Var.. var ama iftira ve dedikodu KORKUSUNDAN bu ustalar ortaya çıkamıyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.