Fatmagül Abacı

Fatmagül Abacı

Çanakkale 1915

 

İş çıkışı mağaza vitrinlerini gezerken Tuğba’ya gelen telefon bizi ayırdı…Ablası onu alışveriş için Bakırköy mado da bekliyordu…

O gidince ben de yakınımda avm de çay içmeye girdim.Dördüncü kattaki yeme içme bölümüne geldiğimde oldukça sakin bir ortam vardı.Hafta içiydi çünkü.Nereye otursam diye gezinirken sinemanın önünde durdum.Vizyondaki filmler ve onların fragmanları kesik kesik veriliyordu.İzledim biraz.Sonra sıraya girdim.

Sıra bana geldiğinde önümdeki ekrandan hangi koltuğa oturacağımı seçtim.Biletimi alıp 4 numaralı salona doğru ilerledim.Koridorun sonunda ve soldaydı.Kapı henüz açılmamıştı.Kapıya yakın olan hoş görünümlü kırmızı  deri koltuğa bir başıma oturdum.Etrafı izliyordum…

Orta yaşlı bir bey “kim ilgileniyor “dedi.Ben de “ben değil,ben seyirciyim”dedim.”Gözlüğümü içerde unutmuşum,ağlamaktan takamadım ki”dedi.

Görevli bayan geldi ve kapıyı açarak beyefendinin mağduriyetini giderdi.

Salonda herkes yerini almaya başladı.Koltuklar siyah deri ve yanlarında sehpalar vardı.Benim koltuğum iki kişilikti.Doğrusu ekranda böyle olduğu hiç gözükmedi.

Yanıma hayat emektarı olduğu her halinden belli olan güler yüzlü bir emekli öğretmen oturdu.Bu hoşuma gitmişti.iki torunu da diğer tarafta oturuyordu.Kısa bir tanışma sohbeti geçti aramızda…Film başlayınca sustuk…

Selanik şehrinin elimizden alınışıyla Anadolu’ya başlayan göçle başladı.İçim burkuldu.Yokluk ne zor şey Yarabbi!

Filmin derinlerine indikçe bırakın burkulmayı, yürek paramparça oluyor…Dayanamıyorum…Yüreğimden geçen,bildiğim ne kadar Çanakkale bilgisi varsa harmanlıyor,bir yandanda Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şiirini kendi düşünce fonumda kullanıyorum…Göz pınarlarım duygularıma eşlik edemiyor…Öyle dolu ki…Ve bazı sahneler öyle işlenmiş ki…

Mendilimi bulamıyorum çantamdan,montumun penye kapşonunu fermuarından kurtarıp dudaklarıma ve çeneme kümeleşen gözyaşlarımı siliyorum…Filme teslim oldum…Yanımda oturan hocanım elimi tutup hıçkırığını gizlemiyor…

Arkamdan birinin sürekli burnunu çektiğini duyuyorum…

Filmde yarbay Mustafa kemal 57. alayın kumandanı…Pek fazla öne çıkarılmamış…Hiç kimse başrolde değil…Herkes gerekeni yapıyor…

Güzel olan canlandrmaların yanında bayat kalmış sahnelerde var…Yapmacık görünen tavırlarda mevcut…

Şu var ki iyi bir şeyler yapılmaya çalışılmış belli…Buna biraz daha mükemmeliyetçilik ve sempati katmak gerek…

Film ara verdi.Hiç birimiz yerimizden kalkmadık.Aklımızda Çanakkale  öylece susup kaldık…

Filmin ikinci yarısı daha bir duygulu.gözyaşları zaptedilir mi? …

57.alayın savaşa iştirak etmesi…

Yaralı düşman askerinin imdat seslenişine dayanamayan Türk askerinin  gerekli tedbiri alıp, düşman birliklerine askeri kucağında teslim edişi…

Canlı canlı siperde Türk askerlerin kum ve toprak yığınına gömülüşü…Gökten kum, toprak ve mermi yağıyor…

Seyit onbaşının 287 kg lık mermiyi sırtlama nedeni…

Aç karnına, zor çalışan bir tüfekle…….Allah’ım!

Bayram namazından sonra daha bayramlaşamadan düşmanın top atışı…

Yaralıları siperlere yerleştirip, ellerine birer somun ekmek verilişi,su bile yok…zaten bir çok yaralı asker ekmeğini almıyor bile…bakışları çok yaralayıcıydı…öyle bir baktılar ki !

Ve asker komutana soruyor:

-vedalaşacak mısınız?

Komutan,düşünüyor ve:

-Savaşmak daha kolay…

Tanrım!

……….

 

Boyabatlı asker:

-biz şimdi bunlarla bakıştık,gülüştük…nasıl savaşacağız?...dur, şunlara bir bakayım, ne yapıyorlar?

Engellemeye çalışan arkadaşından uzaklaşır ve başını siperden dışarı çıkarır…O esnada hain bir kurşun Boyabatlı’yı şahdamarından vurur…Burada kopuyorsunuz….Bu iyimser ve dost canlısı güzel askerin şehit edilişine…

Ve Marmara Deniz.inin üzeri büyüklü küçüklü kadırgalar, gemiler…deniz gözükmüyor bile…

……..

Zorlu bir savaş…

Ve Çanakkale bizim !

Son sahnede yüksek kayaların üzerinde yedi asker ve ellerinde bayrak…

Yedi düvele karşı, yedi iklim buradayız anlamını çıkardım…

Yanımdaki emekli öğretmene sordum “hocam sonuç içinsiz ne dersiniz”

“sizin düşündüğünüz gibi”…

Vedalaşıp ayrıldım , hocanımdan.

Ayrıca belirtmeliyim ki, Çanakkale bir destan değil, binlerce destan var orda…

Ve film Çanakkale şehit ve gazilerine ithaf olunmuştur…..

………

Film boyunca aklımdan çıkmayan sevgili Mehmet Akif Ersoy’un şiirinden dizeler:

…………

Ey şehit oğlu şehit,isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber!

*çanakkale’ye 7 -8 kez gitmişimdir…Ama her gidişimde daha bir başka etkilenmişimdir. Eğer birgün Çanakkale’ye düşerse yolunuz, “bastığınız yerleri, toprak diyerek geçmeyin!”ya bilgi edinin ya da iyi bir rehberle gezin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatmagül Abacı Arşivi

Nebi

17 Ekim 2024 Perşembe 17:13