M.Fatih ERDOĞAN
Emanetine sahip çıkacaksın
Çarşıdaki, pazardaki, sanayideki ustalar yanında çalıştırdıkları çırakları kimseye ezdirmezler. Onlara başkalarının iş yaptırmalarına asla rıza göstermezler. Irzlarından, namuslarından ve can güvenliklerinden kendilerini sorumlu tutarlar. Bırakın konu komşudaki ustaları kendi kalfalarının dahi kendi yanlarında çıraklara kızmalarına müsaade etmezler.
Çırağına sahip çıkamayan ustaların yanına çırak verilmez. Bu tür kişilere usta da denmez. Bunların yanında çırak barınmaz, dükkânlarında çırak bulunmaz.
Sokaktaki esnaf yanında çalışanına sahip çıkarda koca devlet kendisine emanet edilen askere, polise niye sahip çıkamaz? Bu devleti idare edenler; bir Sırp gencinin Avusturya-Macaristan krallığının prensine yaptığı bir suikastın birinci dünya savaşına neden olduğunu bilmezler mi acaba?
Halkın can ve mal güvenliğini sağlasın diye yanında çalıştırdığı zabıtaları kıçı kırık üç beş işportacı tarafından, polisi ve askeri ise eli silahlı, yüzleri maskeli bir avuç terörist tarafından dövülüyor, vuruluyor, kalleşçe öldürülüyor da devletten tık ses çıkmıyor. Eşkıya Molotof atıp yakıp yıkıyor. Asker ve polis nerde karşısına çıkarsa orada ensesine bir kurşun sıkarak öldürüyor. Devlet-i aliye den çıt çıkmıyor.
Dağdaki yol kesiyor, asker ve polis gelince uzaktan kumandalı mayınları patlatıyor, suçsuz günahsız, zavallı, sahipsiz Mehmetlerin canını alıp geldiği gibi buhar olup uçup gidiyor! Şehirdeki caddeleri trafiğe kapatıyor, dükkânları yakıp yıkıp, yağmalıyor, belediye otobüslerini ateşe veriyor, polis gelince ara sokaklara kaçıp buhar olup uçup gidiyor!
Sebep, polisin ve askerin eli kolu bağlı, hainler üstüne gelen askerlere ve polislere kurşun yağdırırken asker ve polisler mukabele edemiyor. Ara sokaklara kaçan teröristlerin peşine düşemiyor. Kısacası yüreği akan ağlasa da gereğini yapamıyor.
Efendiler, sebebi ne olursa olsun bu millet bu gafleti anlayamaz, kabullenemez. Şehitlerini uğurlarken; ‘Vatan sağ olsun’ der, susar. Şehidini mezara, kinini kalbine gömer. Sırtını sözde devlet adamlarına döner, ellerini açar, Rabbine dua eder, sabreder, şükreder. Zamanı geldiğinde ise inanın ki hasımlarına bu toprakları dar eder.
Düşmanları Türk’ün gazabından, öfkesinden, savaşından, hırsından ve de intikamından hep korkmuşlardır. Hiç bir millet Türk’ü hafife almaz, canına ve malına kolay kolay zarar vermez. Aptalca davranarak aleni bir şekilde Türke düşmanlık yapmaz. Türkün toprağına, vatanına, yurduna göz dikmez. Türkün düşmanları bilirler ki bu gibi eylemler kim tarafından yapılırsa yapılsın asla başarıya ulaşmaz ve asla cezasız bırakılmaz.
Bu durumu Alman bilir, Fransız, İngiliz, Yunanlı bilir. Haçlı Ordularına asker veren tüm Hıristiyan âlemi bilir. Arap bilir, Acem bilir, Rus bilir, İsrail bilir. Tüm dünya bilir de Kardeş dediğimiz Kürt bilmez. Adlarına kurban olasıca Selahattin Demirtaş bilmez, PKK/HDP Hakkâri Milletvekili Abdullah Zeydan bilmez.
13 yıldan beri Türk yurdunu idare edenlerin gaflet ve delalet içerisinde bulunmalarından cesaret alıp bir parça palazlanan ve kendilerine bazen PKK bazen de HDP dedirten hainler bir halt olduklarını zannediyorlar. Ne olurlarsa olsunlar, önce Allah’ın gazabından sonra Türk’ün tokadından asla kurtulamazlar.
Mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğumuz yüce Türk milletine oynanan oyunları görebiliyorsak, daldığımız gaflet uykusundan uyanabildiysek mesele yok. Son 30 yıldan beri yüreğinden kan damlayan Yüce Türk milleti bilsin ki, askerine ve polisine bu hainler için vur emri verildiği gün PKK da, HDP de, DHKP-C de, IŞID da sona erer, yok olur giderler. ‘Tanrı Türk’ü ve O’nun Yurdunu Korusun’ Amin.
‘Ne Mutlu Türküm Diyene’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.