Asuman SOYDAN ATASAYAR

Asuman SOYDAN ATASAYAR

Hafızamız Olmasa

Bilgiler, anılar,tecrübeler…Allah'ın bize bahşettiği hafıza sayesinde hayat bulurlar.. Yaşadıklarımız tek tek yazılır hafıza denen beynin bir bölümüne. Nasıl yazıldığı hala bilinemeyen harika bir organdır beynimiz. Hafızamız yani bellek depomuz kapasitesi kadarını, gücü nispetince öğrendiklerimizi yazıyor çiziyor veya canı istemezse siliveriyor en değerli kayıtları bile.

Hatırladıklarımızı ve unuttuklarımızı  tartmaya kalksak baş edemeyiz.

Hatırlamaktan değil en çok unutmaktan şikayet eder veya zarara uğrarız.

En dikkatli insan bile hiç olmadık yerde bir şeyler unutur; anahtar, sigara , telefon,tesbih,  çanta, cüzdan...

Neler unutulmaz ki; randevular, verilen sözler, alacaklar,verecekler...

En değerli varlıklar bile unutuluyor bazen. Çocuğunu unutandan  sevgilisini unutana kadar.

"Unutmak kolaysa önce sen unut" diyenler kadar "unuttun beni zalim" diyenler de var.

Anlık unutanlar, unutmuşluk yapanlar, unutmaya çalışanlar ve hiç hatırlayamayanlar…

Bir bilgisayar belleği gibi bize ilahi bir lütuf olarak verilmiş olan hafıza olmasaydı ne olurduk diye sordum, tek cevap buldum kendimce:"Bir hiç olurduk".

Duygularımıza dokunarak  sevinç ve kederi bize yaşatan tek mercidir hafızamız.

Deposunda eskidiğini zannettiğimiz binlerce dosyası var onun. Çok yıllar öncesine ait bir olayı bir vesile ile hatırladığınızda kokusunu bile hatırlatır bize. Fonksiyonlarına akıl sır ermese de ondan esinlenilerek üretilen bilgisayarların gelişimiyle ilerde yapay bellekler bile oluşacak belki de!!!

Bilim adamları, normal unutmalarla normal olmayan unutmaları sıralıyor. Alzimer tehlikesinden korunmak için çareler arıyor… Gençliğimde okuduğum bir romanı veya bir filmi en ince noktasına kadar anlatır, herkesin telefon numarasını hatırlardım…hatta  sınıf arkadaşlarımın numaralarını bile bilirdim… Yaş ilerledikçe yeni öğrendiklerimizi daha hızlı unutuyoruz . Yorulan bellekler geri tepiyor, almıyor pek çok bilgiyi artık. Olmayacak bir şeyi unuttuğumuzda  "yaşlılık ne olsa! " deyip geçiştiriyoruz. Bu hoş görünme çabası ardından hemen ceviz, ginko bloba ve havuç tavsiyeleriyle konu değişiveriyor. Bazan da otuz kırk yıl öncesine ait bir konu veya hatıra canlanıyor. Anlatırken atladığımız, yanıldığımız veya takıldığımız yerde kendimizi savunmak için "bunca yıl geçmiş aradan unutmak normal" diyerek suçu yıllara yükleyiveriyoruz hemen.

Ameliyat anında narkoz verilen sinirlerimiz yoluyla hafızamız da uyuşturularak devre dışı bırakıldığı için acı duymadığımızı sanıyoruz… çünkü hafıza kayıtları  narkozun etkisi geçene kadar hiç bir kayıt yapamıyor. Kıtır kıtır kesiliyor biçiliyoruz ama tek bir anını bile hatırlayamıyoruz ameliyatın. Bir kumaş parçasından başka bir şey değiliz o an doktorun terziliğine kalmıştır işimiz. Yani bir hiçlik yaşamaktayız..belki de bir tür ölüm anı.

Narkozun etkisi geçip ayıldıktan sonra hayatımızın  ameliyatla geçen kısmının bir film şeridi  gibi koptuğunu anlarız.  O kısımda ne yaşadığımız , ne hissettiğimiz meçhuldur.

Hafızasız yaşamanın ottan farkı olmazdı, belki de otların bile  kendine göre hafızası vardır.

Acılar kadar mutluluğumuz da olmazdı hafızasız olsaydık. Sevgimiz, aşkımız, idealimiz, umudumuz, hayallerimiz olmazdı...

Kendi varlığımızın bile farkında olmadan yaşamanın manası mı olurdu?

Güzel anılar kaydetmesini dileyerek şükrediyorum  hafızamın varlığına.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asuman SOYDAN ATASAYAR Arşivi