Hz. Ömer(R.A.) halife seçildikten sonra camide ilk hutbesinde otoriter idareci olmasının altını çizerek cemaate sorar: “Eğer ben eğilirsem, yanılırsam, yanlış yaparsam ne yaparsınız? Bir rivayete göre cemaatten biri mızrağını halifeye doğrultarak, diğer bir rivayette de kılıcını doğrultarak “Seni kılıçlarımızla doğrultmasını biliriz ya Ömer!” cevabı verilmiştir.
Bu cevabı alan Hz. Ömer(r.a.) çok sevinir. Secdeye kapanır ve “Allah'ım, Sana hamd olsun. Ömer eğildiği zaman bu cemaat içinde onu düzeltecek kişiler var.” diyerek Allah'a şükreder. Bu yaşanmış rivayeti özellikle Türklük ve İslamı referans yaparak idareci konumunda bulunanların etrafındaki kadrolara dikkat çekmek için sizlere hatırlatmak istedim.
Bu gün bir siyasi partinin başında bulunan malum kişinin yaptığı bilinçli hatalar ihanetler, yıktığı kalpler, dağıttığı gönüller, parçaladığı yüreklerin sesi olmaya çalışan kardeşlerimize o siyasi merkezin yaptığı terbiyesizlikleri, kapatmaları, ihraçları, saygısızlıkları, küstahlıkları sırf makam, etiket, mevki endişesiyle allayıp pullayıp genel başkana tapınmaya çalışan çevresine ne demek lazım?
İslam kardeşliğini esas alarak meseleye kardeşlik hukuku açısından bakıldığında bu kadar haksızlığa uğramış Gönüldaş’larına reva görülenleri nasıl içlerine sindiriyorlar?
En tabi hak olan kurultay isteme hakkını bile mahkeme kapılarına öteleyen zalimlikleri nasıl görmezden geliyorlar?
Nisan ayında kayyum atandıktan sonra bu zalimliklere çanak tutup alkış tutanlar kardeşlerinin yüzüne nasıl bakacaklar?
İslam’da kayıtsız şartsız itaat diye bir şey yoktur dur, hak ve doğru olan şeylere itaat edilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.