Osman Hulusi Üzüm
Liyakat
Belki de son zamanlarda herkesin dilinde olan her yerde konuşulan bir terim liyakat…
Aslında bunu konuşanlardan başlayarak bakmak gerekir liyakat var mı yok mu diye…
Türkiye her zaman kutuplaştırılarak yönetilmiş veya farkında olunmadan gruplaştırılmış bir toplum yapısına sahiptir. Gruplaşma olan bir yerde istisnalar ve insiyatiflerinde olmaması mümkün değil tabi ki…
Liyakat var mı yok mu ?
Millete bu soruyu sorsak hiçbir yerde liyakata bakılmadığını ifade ediyor.
Haklı yada haksız bilinmez…
Ama bu ülkeye yeni bir sistem gerekiyor. Bürokrasiyi düzenleyecek bir sistem yönetimi doğru yönlendirecek bir sistem. Keyfi kararlardan uzak sınırlamaları olan bir sistem gerekiyor.
Sendikaların veya kişilerin tekelinden çıkacak herkese eşit yaklaşabileceği ve herkesin belirlenen kanunlar çerçevesinde işini yürüteceği bir sistem gerekli.
Gruplaşma veya kutuplaşmaların olduğu bir yerde bir tek bu sistem düzeni ve adeleti sağlar…
Aslında liyakat noktasında yarış olmalı kişiler arasında ama makamlar noktasında yarışıyoruz.
Düşünsenize kariyerinde müdürlük veya genel müdürlük olan bir kişinin her alanda bilgi edindiği kanun ve yönetmelikleri tamamen bildiğini sorun ve şikayetlere anında çözüm bulabilecek bir kişi düşünsenize nerede o yöneticiler dediğinizi duyar gibiyim.
İşte bu kişilerin olması için yeni hükümet sisteminde yeni bir sistem oluşturulmalı memur veya işçilerin sistem üzerinde kişisel gelişim ve kariyerleri oluşturulmalı bir atama veya alım yapılacağı zaman öncelikli olarak bu sistem üzerindeki özgeçmiş geçerli olmalı ve o sistem göreve uygun olmadığı halde görev verilmek istenen bir kişiye o görevi vermemeli insiyatif alacak makamlar bulunmamalı.
İşte o zaman tüm kurum ve kuruluşlarda çalışma oranları artış sağlar.
İşte o zaman hiçbir yeterliliği olmadığı halde iş isteyenlerin devleti suçlamasının önüne geçilebilir.
İşte o zamana memur işini benimseyerek önem vererek yapar çünkü memnuniyet ve çalışma niteliğinin kendi özgeçmişine işlendiği için layıkıyla görevini yapma arzusu olacak.
Tabi ki liyakat konusuna sadece memur odaklı bakmamak gerekir. Siyaseten , ticareten de liyakat çok önemli. Bir kişi ticaretten hiç anlamıyorken ona büyük bir işletmeyi teslim ederseniz az çok sonucun ne olacağı bellidir.
Siyasette liyakata mı itaate mi bakılıyor ?
Siyasette ise liyakat bence en son bakılmakta olan yer ve bu kelimenin son zamanlarda en çok konuşulmasına neden olunan noktadır. Partilerde tecrübe ve yeterlilikten ziyade kiminle ortak hareket ettiğine bakılıyor ve kim güçlüyse o taraf yakın olan kişileri yer edindiriyor. Bunun zararını ise hem parti hem dolaylı yoldan vatandaş görmektedir. Yeterliliği ve tecrübesi olmayan bir kişi sistemi öğrenene kadar görev süresi doluyor. Sistemi bilen ve yeterliliği olan tecrübeli kişiler ise potansiyel rakip görüldüğü için her zaman dışlanmaya çalışılıyor.
Siyasette de geçmişi ve başarıları ön planda tutularak toplumdaki karşılığına bakılarak atama, aday ve görevler verilseydi şuan liyakat konusu bu kadar konuşulmazdı…
Sorun da bizlerle oluşuyor çözüm de bizlerle oluşacak…
Gelin haksız taleplerde bulunmayalım, kanun, yasa, yönetmelik neyse ona uyalım.
Haddimizi bilelim başaramayacağımız bir göreve talip olmayalım.
Hepimiz liyakat veya başka konularda başkalarını eleştirmeden önce kendimizi düşünüp bulunduğumuz yerlerde ve yaptığımız işlerde liyakat sahibi miyiz diye soralım olmaz mı ?
Sonuçlar da samimi olabilir miyiz bilmiyorum ama hepimizin bir eksik tarafı olur bence…
Selam ve Dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.