Fatmagül Abacı
TEBESSÜM
Her milletin kendi özüne , özelliklerine has fıkraları vardır. Bu fıkralar o milletler hakkında küçük bilgilerde içerir. Öyle fıkralarda vardır ki nasihat yerine geçer, ders verir ve bilgi içerir gülümsemekten ziyade.Hani öyle milletlerde vardır ki, işte Yahudi ve İngiliz fıkralarından bazıları:
***
Yakışıklı bir genç ve yaşlı bir Yahudi uzun bir tren yolculuğunda aynı kompartımanı paylaşırlar. İhtiyar biner binmez, genç adam saati sorar, ancak yanıt almaz. Tüm gece süren yolculuk boyunca da hiç konuşmazlar. Ertesi sabah, varış¸ istasyonuna gelmeden önce, ihtiyar:
- Şimdi saat 8.30 oldu! der.
Genç, şaşkınlıkla:
- Niye ancak şimdi cevap verdiniz ki? diye sorar.
- Bakınız, genç adam; size dün akşam saati söylemiş olsaydım, sohbete baslayacaktık. Bana muhtemelen, benim de gittiğim kente yolculuk ettiğinizi ve belki de oraya ilk kez gittiğinizi söyleyecektiniz. Ben de, iyi bir insan olduğum için, sizi evime davet edecektim. Orada kızım ile tanışacaktınız. Çok güzel bir kız olduğu için, onu kesinlikle beğenecektiniz. Eh, siz de çirkin sayılmazsınız o da sizi beğenecekti. Kuvvetle ihtimaldir ki, bu iş evliliğe kadar gidecekti. Ben de düşündüm: "Saati bile olmayan meteliksiz bir damatla, benim ne işim var!..."
***
Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde büyük bir pazar ayini... Görkemli bir dinsel tören. Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri gibi. Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım. Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor. İkisinin de boynunda kocaman birer levha asılı. Birinde "Ben koyu bir Hristiyanım, lütfen bana yardım ediniz" yazılı. Ötekinde ise sadece "Ben koyu bir Yahudiyim" yazıyor. Tabii ki kiliseden çıkanlar Hristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar. Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudiyim" yazısı taşıyana sokuluyor:
- Bana bak kardeş... diyor; dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hristiyan kiliseden çıkarken, senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten. Bence çıkar o yazıyı boynundan, sen de şu Hristiyan gibi...
Deyince... Boynunda "Yahudiyim" yazılı adam "Hristiyanım" yazılı olana dönüp sesleniyor:
- Heey! Salomon! Herife bak be! Gelmiş bize ticaret öğretiyor!...
***
İzhak sürekli edebiyat dersinden kötü not almaktadır. Sonunda babası onu motive etmek için yeni bir yol bulur ve İzhak'a:
- Bundan sonra alacağın her iyi not için sana 100 dolar vereceğim! der.
Ertesi gün İzhak gider ve edebiyat öğretmenine:
- Yazılı başına 50 dolar kazanmak hoşunuza gider mi? habibi, gözümün nuru! Sen de biliyorsun ki artık damarlarımda yahudi kanı dolaşıyor!
İzhak sürekli edebiyat dersinden kötü not almaktadır. Sonunda babası onu motive etmek için yeni bir yol bulur ve İzhak'a:
- Bundan sonra alacağın her iyi not için sana 100 dolar vereceğim! der.
Ertesi gün İzhak gider ve edebiyat öğretmenine:
- Yazılı başına 50 dolar kazanmak hoşunuza gider mi?
***
İngiliz Kralı, vergileri çok ağırlaştırdığı bir dönemde, bir yolculuğa kılık değiştirip çıkmak zorunda kalmış. Kıyafetlerini özenle seçip, elinden geldiğince gizlenmeye çalışmış. Yolculuğun ilk gecesinde sabahlamak için yol üstündeki bir hana girmiş. Sabahı edip kahvaltıda üç yumurtalı bir omlet yedikten sonra:
- Hancı benim borcum ne kadar? diye sormuş.
Hancı:
- 15 altın! efendimiz demiş.
Kral afallamış. 15 altın çok büyük paraymış...
- O ne yahu? demiş kral. Buralarda yumurta kıtlığı mı var?
Daha kral hana adım atar atmaz onun kral olduğunu anlamış olan kurnaz hancı tebessüm ederek açıklamış:
- Yumurtada kıtlık yok da efendim... Takdir edersiniz ki buralarda kral kıtlığı var!...
***
2. dünya savaşı sırasında İngiliz pilot, Almanya'yı bombalarken Almanlar tarafından düşürülmüş. Daha sonra Almanlar, İngiliz'i esir alarak hastaneye kaldırmıslar. İngiliz kendine geldiği zaman Alman doktor ona sağ bacağını kesmek zorunda olduklarını söylemiş. Aksi halde öleceğinden bahsetmiş. İngiliz pilot:
- Başka çaresi yok ise kesin! demiş. Fakat bir isteğim var. Sizin pilotlar bizim memleketten geçerken bacağımı benim toprağıma atsınlar.
Doktor kabul etmiş ve bacağı kesmişler. Kısa bır zaman sonra doktor yine gelmiş ve İngiliz'e:
- Sol bacağın da kötüleşiyor, onu da kesmemiz gerekiyor. Aksi halde öleceksin! demiş.
İngiliz aynı isteğini yinelemiş. Doktor yine kabul etmiş. İngiliz'in sol bacağı da kesilmiş. Alman pilotlar bu bacağı da İngiltere'ye atmışlar. Kısa bır zaman sonra, Alman doktor yine hastanın yanına gelmiş:
- Sağ kolunun durumu da kötüleşiyor, kesmemiz gerekiyor, aksi halde öleceksin... demiş.
İngiliz:
- Kesin ama şartlarım geçerli olsun! demiş yine... O zaman kabul ederim diyerek ricada bulunmuş.
Doktor yine kabul etmiş. Bir müddet sonra doktor yine gelmiş ve İngiliz'e sol kolunun durumunun çok kötü olduğunu, onun da kesilmesi gerektiğini anlatmış. İngiliz:
- Lütfen bu kolumu da memleketime atın, demiş.
Doktor bu sefer kabul etmemiş. İngiliz, doktora neden isteğini kabul etmediğini sormuş. Alman doktor bıyık altından gülerek:
- Sana birazcık yüz verdik. Sen ufak ufak kaçmaya çalışıyorsun. Bu sefer sana izin yok!... demiş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.